Ankaragücü’nde yıllardır kaosun eksik olduğu bir an görmedim. Hatta öyle bir şey ki, bir sorun bitse hemen ardına yeni bir problem takılır ve camianın üzerinde kara bulut gibi dolaşmaya başlar.
Yine bu tip kaotik ortamın olduğu bir dönemde Mustafa Kaplan ve öğrencileri, son dönemde oynadığı futbolla dikkatleri üzerine çeken Hikmet Karaman ve oyuncularına karşı ders verircesine bir futbol oynayıp Kayseri’den 3 puanla döndü.
Oyuncular zevk alıyor ve zevk veriyor!
Canteros ve Orgill gibi son 2 ayda Ankaragücü’ne sunduğu olağanüstü katkısı bulunan bu iki oyuncudan yoksun bir şekilde Kayseri’ye gidip 2 farkla alınan bu 3 puanın değeri daha fazla oldu. Öyle bir takım meydana geldi ki, kim oynarsa oynasın aynı taktik disiplinle sahada modern futbola uygun bir gösteri sergiliyor. Gösteri dememin sebebi ise, oyuncular oynadığı futboldan zevk alıyor ve izleyenlere de zevk veriyor. Bunun sonrasında da ortaya çıkan başarı ise kaçınılmaz oluyor.
Her babayiğidin harcı değildi
Devre arasında takımın başına gelmek isteyen teknik direktörlerin isimlerini bir şekilde duymuştuk. İsimlerini belirtmeye gerek yok. O dönemde taşın altına elini değil, gövdesini koyan Mustafa Kaplan, takımın başına gelip 20 puanlık takımını, 35 puana taşıyıp son 6 hafta kala ligi bir nev-i bitirdi. Bu saatten sonra küme düşme korkusunun yaşanma ihtimali yok. Her babayiğidin başaracağı bir iş değildi bu. Mustafa Kaplan ve ekibini o yüzden kutlamak lazım. Kalan 540 dakikada da aynı hırs ve azimle çalışmaya devam edip ligi ilk 9 sırada bitirme hedefine de girmek için gerekli olan özveriyi göstereceklerinin duyumuna da almıyor değilim.
Sadece Ankaragücü’nde olurdu bu!
Devre arasında adeta takımın baştan oluşturulduğu bu dönemde, takımdaşlık ruhunu en üst seviyeye çıkaran karakterli oyuncu grubu da takdirin en büyüğünü hak ediyor. Başka bir takımda böyle bir oluşumunun meydana geleceğini sanmıyorum. Daha önce de söylediğim gibi, Ankaragücü’nün DNA’sında bu var. Kim formayı giyerse giysin, terinin son damlasına kadar mücadelesini sürdürüyor ve sonuca ulaşıyor.
İyi bir savunma, başarının işareti oldu
Takımın kadrosuna bakacak olursak, başarılı bir defans 4’lüsü sayıyoruz. Altyapının son temsilcisi Altay Bayındır’ın dışında Kitsiou, Pazdan, Kulusic ve Pinto’nun takımın savunmasında nasıl bir kilit rol oynadığını son 8 haftada gördük. Takımın adeta en önemli omurgasını oluşturdular. Bir başarı isteniyorsa atan ve tutan iyi olacak derler ya, Ankaragücü’nde savunma kısmı çok iyiydi işte. Öyle ki, bir takımın savunmasını oluşturan isimler ezbere sayılabiliyorsa, o takım başarılı olmuş demektir.
Kitsiou’nun değeri 5 kat arttı
Bu savunmayı oluşturan 4 ismin, gelecek sene de Ankaragücü’nde kalması gerekiyor. Pazdan, Kulusic ve Pinto’nun sözleşmesi devam ediyor ama Kitsiou kiralık olarak takıma katıldığı için 31 Mayıs tarihi itibariyle sözleşmesi sona erecek. Kitsiou’nun opsiyonunun Ankaragücü’nde olduğunu duydum. Bonservisini PAOK’tan almak için belli bir tarihe kadar opsiyonun maddeleri geçerli olacak. O tarih geçtikten sonra ise PAOK’un istediği bir bonservis bedeli olacak ki, o sözleşmede yazan bonservis bedelinin en az 5 katı olacaktır.
Kitsiou gibi bir sağ bek oyuncusunu bulmak kolay değil. Çok etkileyici bir oyunu olduğuna inanıyorum. Başkan Mehmet Yiğiner’in Yunan oyuncunun bonservisini almak için girişimlere şimdiden başlaması gerekiyor. Kitsiou’na bonservisine 1 verip gelecek sene 5 alır Ankaragücü. Demedi demeyin.
Hücum bloğu, endişe ve korku saçıyor
Ankaragücü’nde tutan kısımdan bahsettik, şimdi ise atan kısımdan söz edelim. İleride Boyd, Canteros, Sacko ve Orgill isimlerinden oluşan hücum bloğu rakipler için korku ve endişe saçıyor. Top ayaklarına geldiğinde Canteros asist yapacak, Boyd fark oluşturacak ve Orgill gol atacak hissiyatına giriyorum. Sacko için ise yetersiz yorumunu yaparsam haksızlık etmiş olurum, onun sorunu Boyd ve Orgill kadar gol atamaması oldu ancak kaliteli kumaşa sahip bir oyuncu olduğunu görüyorum.
Günümüzde skoru bir anda değiştiren oyuncu sayısı gerçekten çok az. Bu isimlerden Canteros ve Orgill’in mukavelesi devam ederken, Boyd ve Sacko’nun sözleşmesi Kitsiou’da da olduğu gibi sezon sonunda bitecek. Takım en golcüsü Orgill’in ise bonservisi ile alındığını belirtip, 2020 yılına kadar sözleşmesinin olduğunu söylemekte yarar var.
Boyd, her maç değerine 2 milyon avro ekliyor
Boyd, Ankaragücü formasıyla piyasa değerini 10 kat arttırırken, her maçta ise 2 milyon avro üstüne ekliyor. Yeni Zelandalı, her maçta atıyor, attırıyor ve kazandırıyor. Uzun süredir böyle bir oyuncuyu Ankaragücü’nde izlemedim. Bütün bir camianın sesi olarak Boyd’u gelecek sene de Ankaragücü’nde izlemek istiyorum.
Boyd’un sözleşmesinde yazan satın alma opsiyonunun 1 Milyon Avro olarak belirlendiğinin iddiası var. Bir Süper Lig kulübü için çok fazla bir para değil bu. Yeni Zelandalı ve henüz 25 yaşında olan Boyd’un Milli takıma seçilmesinin ise an meselesi olduğunu tahmin etmek için ise futbol dâhisi olmaya da gerek yok. Ankaragücü, sözleşmesinde yazan miktarı ödedikten sonra gelecek sene onu en az 10 katına satabilir. Böyle bir oyuncuyu almak için Avrupa’nın önemli takımları sıraya girer.
Takımın geleceği açısından beklediklerimi kaleme döktüm, burada artık Mehmet Yiğiner ve yönetimine büyük işler düşüyor. ‘Paralar verilirse, bu takımı uçururuz’ diyen oyuncular bas bas bağırıyor. Yönetim, bu sese kulak verip ve mevcut takımı tutup gelecek senenin altyapısını oluşturmalıdır.
Yiğiner ve yönetiminin kararı ne olacak?
*Boyd, Kitsiou, Sacko’nun bonservisini almak demek; Ankaragücü’nün geleceğini kurtarmak demektir.
*Mehmet Yiğiner ve yönetimi, önümüzdeki 2 ayda bunun sınavından ve güç testinden geçecek.
*Bu 3 oyuncunun aynı anda bonservisi alınırsa camiada unutulmayacak bir etki oluşturur ve takdiri hak eden bir yönetim anlayışı sergilenmiş olur.
*Özellikle Boyd ve Kitsiou takımda tutulamazsa Yiğiner ve yönetimi, son 2 ayda gösterilen başarıya rağmen sınıfta kalır.
Reçete belli, karar Başkan Yiğiner ve yönetiminin…
