Ankaragücü, her anlamda zor bir sezonun 27. haftasını da geride bıraktı. Eryaman Stadyumu’nda oynanan Fenerbahçe maçından ise 1 puan ile ayrılan bir takımı izledik. Bu maçtan 3 puan alınsaydı ‘çok iyi’ olacaktı ancak 1 puan ise ‘iyi’ statüsünde bir başarıdır. Çünkü; son 7 maçtan alınan 12 puan var ve 21 puanlık dilimin yarısından fazlasını toplayan bir ekibi izliyoruz.
Bu süreçten önce ise 27 puanlık dilimden sadece 1 puan alan ve bütün teknik adamların tabir-i caizse çalışmaktan kaçtığı bir takımdan, iç karışıklığa neden olurcasına inceden inceye ‘bazı insanlar’ kanalıyla haber gönderen teknik adamların olduğu bir döneme geldik. O yüzden Mustafa Kaplan’ın arkasında durup başarısını takdir etmeliyiz ama gerekli eleştirilerden de uzak durmamalıyız.
Bazı bölgeler neden aksadı?
Fenerbahçe maçından alınan 1 puanın özelinde konuşacak olursak, ‘Ankaragücü, bu maça iyi hazırlanmıştı ama bazı oyuncuların sakatlığının tam olarak geçmemesi nedeniyle bazı bölgelerin zaman zaman aksamalarına neden oldu ve bu nedenle 3 puan alınamadı’ yorumunu rahatlıkla yaparım.
Çünkü; uzun tedavi süreci sonucunda yeteri kadar antrenman yapamayan Djedje ve Kitsou, fazla riske girmeden ve oldukça ekonomik oynadı. Sakatlıkları tam olarak geçmediği için fazla zorlasalardı, daha büyük bir soruna yol açabilirdi.
Açıkçası saha içerisindeki bu tip zaafları, Fenerbahçe’nin daha önce tahmin ettiğini ve bunun üzerine çalışmalar yaptığını söylemek zor olmaz. Bu bölgelerden atak girişimlerinin sıklığı da bunu kanıtlar nitelikteydi. Yenilen gol de, Kitsiou’nun bir anlık konsantrasyon kaybı nedeniyle adamını kaybetmesinden oldu zaten.
Fenerbahçe’den ikili averajda üstün
Maç içerisinde Ankaragücü’nün şanslı olduğu dakikaları ve Kaleci Altay Bayındır’ın olağanüstü başarısını düşününce, bu maçtan alınan 1 puanın değeri daha da yükseliyor. Aynı zamanda sezon sonunda iki takımın puan eşitliği halinde, Ankaragücü’nün ikili averajda üstünlüğünü sağlaması da iyi bir avantaj olacaktır.
Bunun yanı sıra Bursaspor ve Göztepe’nin maçlarını kaybetmesi, düşme barajını biraz daha geriye çekti. 41 puanın ligde bırakacağını söylemiştim, alttaki takımların maçlarını kaybetmesinden dolayı bu barajın 39’a düştüğünü düşünüyorum. Kalan 7 haftada, Ankaragücü’nün bu işin üstesinden geleceğine eminim.
Canteros ve Orgill’in yokluğu kötü oldu
Fenerbahçe maçındaki en büyük kayıp ise yaptığı asistlerle son dönemde adından söz ettiren Canteros ve takımın en golcü oyuncusu Orgill’in cezalı duruma düşmesi oldu. Son 7 haftada, bu ikilinin takıma verdiği katkı yadsınamaz. Mustafa Kaplan ve kurmaylarının, Kayserispor maçında nasıl bir yol izleyeceği ise merak konusu şimdilik.
Orgill’in yokluğunda Fenerbahçe maçında sonradan oyuna giren Sadaev’in topu ileride tutma konusunda gösterdiği çabası ve gayreti, Kayserispor maçında İlhan’ın önünde onu bir adım önde tuttuğunu düşünüyorum. Canteros’un yerine ise Moulin değil de Scarione oynarsa şaşırmam. Çünkü; Mustafa Kaplan’ın istediği oyuna Scarione’nin daha uygun olduğunu görüyorum. Belki şimdiye kadar yeteri kadar süre almamış olsa da tecrübesi ve lig deneyimi ile bu işi yapabilir.
Zor karar
Burada verilecek asıl karar ise hafta içinde yapılacak antrenmanlarda, oyuncuların sergileyeceği hırsı ve göstereceği tempo belirleyeceği olacaktır. İlhan ve Sadaev’in aynı anda oynama ihtimalini düşük görsem de Moulin ve Scarione’nin hafta içindeki performanslarından sonra değerlendirilebilir bir konu olduğunu düşünüyorum. Burada Mustafa Kaplan’ın vereceği her karara saygı duyacağım. Oldukça zor ve etkili kararın ardından sert bir maçı izleyeceğiz.