Süper Lig’de artık haftalar azaldı ve hatanın affının olmadığı süreç başladı. Bu kritik dönemde Ankaragücü, önce Bursaspor maçından 2 puan, daha sonra da Malatya’da 3 puan bıraktı. Bu iki maçtan en az 4 puan alınabilirdi fakat Ankaragücü, 1 puan almayı tercih etti.
‘Tercih etti’ ifadesini bilerek kullanıyorum. Çünkü; önce Antalyaspor galibiyeti sonra da Bursaspor beraberliğinden gerekli ders çıkarılamadı. Geçen haftaki yazımda, Samet Aybaba’nın Mustafa Kaplan’ın oyun sistemini kilitlediğini ve bu kadar basit bir şekilde çözülmemek gerektiğini söylemiştim.
Malatya karşısında hakem hataları olduğunu herkes gördü ama bütün bir maçı hakem üzerine yüklersek asıl konudan uzaklaşırız. Ankaragücü’nün asıl konusu, ligde nasıl rahat bir nefes alacağı ve buna bağlı olarak nasıl oynadığı ve galibiyet almak için ne yaptığı ya da ne yapmadığı hususlarıdır.
Bursaspor maçında eleştirdiğim noktalar, daha önceki maçlarda çok etkili olan Boyd’u rakip oyuncular tarafından durdurulunca Ankaragücü’nün atak yapma noktasında tıkanmasaydı. Malatya maçında bu konu özelinde bir çare üretildiğini görmedim. Bir çözüm üretilmediği gibi Boyd’un ayağına gelen her top, sonuçlanmamış atak hanesine yazıldı. Maçın ilk yarısında Boyd, bir tane bile tehlike oluşturacak pasa imza atamadı. Rakipler bu işi çözerek adam adama savunma yaptığı belliyken hatamızda ısrar ettiğimiz için maçın ilk yarısında gol pozisyonu üretemedik.
Boyd’un çok yetenekli bir oyuncu olduğunu düşünüyorum fakat her iyi oyuncu, oyun içerisindeki her şeyi yapacak diye bir şey yok. Mesela, ceza alanının önünde ve yakın çevresinde 3-4 tane serbest vuruş kazanıldı. Topun başına her defasında Boyd geçti ve hepsini isabetsiz şekilde kullandı. Elinde Canteros gibi duran top ustası varken Boyd ısrarı takıma zarar verdi. Maçlar detaylarda kazanılıyor ya da kaybediliyor. Bu ince durumlarda Ankaragücü, Malatya karşısında maalesef üstünlük sağlayamadı.
Maçın ikinci yarısının hemen başında Malatya takımında oyuna Aleksic girdi. Bu değişiklik yüzünden 45 ile 60. dakikalar arasında Malatya topla daha çok buluştu ve Ankaragücü bu konuda hiçbir önlem almadı. Penaltı pozisyonundaki ismin de Aleksic olduğunu söylemem gerek. Bu penaltıdan önce iki tane elle oynama şüphesi olan pozisyonda hakem ‘devam’ kararı vermişti, tribün baskısıyla hakemin en ufak faule penaltı vereceği o kadar belli olmuştu ama oyuncular hipnoz olmuş gibi atakları sadece izleyince 3 dakikada gelen 2 gole engel olunamadı.
Penaltıdan gol yemiş olabilirsin ama bu kadar çabuk dağılan bir takım hüviyetine neden dönüyoruz diye oyunculara ve teknik heyete sormam gerekiyor. İkinci yenen golde Moke’nin o hatasını anlamam mümkün değil. 45 ile 60. dakikalar arasında alınmayan önlemler nedeniyle de maç gitti.
Maç 2-0 olduktan sonra Boyd’un isabetsiz ortaları fark edilmiş olacak ki, bütün serbest vuruşlarda topun başına Canteros geçti ve her açtığı ortanın nasıl pozisyon oluşturduğunu herkes gördü. Oyunun doğrularını 2 gol yedikten sonra yaptık ama iş işten geçti. Böyle maçlarda geri dönmek kolay olmuyor.
2-0’dan önce kaleyi bulan tek şut var, o da ikinci yarının hemen başında Boyd’un etkisiz vuruşu sanıyorum. Kaleye isabetli şut bulmadan gol atma şansımız yok. Malatya’nın kalecisi Farnolle, maç içerisinde o kadar çok hata yaptı ki anlatamam. Her kaleci atışını taca attı, hiç isabet sağlayamadı. Maçı dikkatli izleyenler demek istediğimi anlayacaktır. Çok güvensiz bir biçimde kalede duruyordu. Bu kadar kötü bir kaleci performansı uzun süredir görmemiştim oysaki. Ceza alanı dışından bile kaleye vurma beceresini göstersek gol yeme ihtimali çok yüksekti ama kaleye vurma gereksinimi duymadık. 2-1 olduktan sonra İlhan ve Kulusic’in net pozisyonu var ama onlar da kaleyi tutmadı yine. Kısaca kaleyi bulan isabetli şut sayımız yükselmeli. Takımın topla oynama yüzdesi yüksek gibi görünse de bize artı sağlayan bir istatistik değil bu.
Bu stresli dönemde kaybedilen koca bir 3 puan var. 31 puanımız var ve ligde kalabilmek için kalan 8 haftada minimum 10 puana ihtiyaç var. Bunu başaracak kadro kalitesine de sahibiz ama hamle gücü konusunda sıkıntı çekmeye başladık. 21 günlük uzun arada sakatlık vermemek lazım.
Özellikle Milli takımlarına seçilen oyuncuları zinde tutmak gerekecek. Takımın en golcüsü konumunda bulunan Orgill, Jamaika Milli Takımı’nda oynamak için uzun bir uçak yolculuğu yapacak. Umarım takıma döndükten sonra ‘jet lag’ sorunu yaşamaz. Pazdan ve Sacko da Milli takımlarına gidecek. Bu 3 oyuncunun Fenerbahçe maçı arefesinde en ufak sıkıntı yaşamaması gerekiyor. Bu konuda hem kendilerine hem de Ankaragücü’nün teknik heyetine önemli işler düşecek…