Aylardır yapımı yılan hikayesine dönen Eryaman Stadyumu, sonunda açıldı ve Ankara’nın hizmetine sunuldu. İtiraf etmeliyim ki; gerçekten çok iyi dizayn edilmiş bir stadyum olmuş. Bu kadar iyi bir stadyum ile karşılayacağımızı düşünmüyordum. Kusursuz bir stadyum inşa edilmiş. Şimdiye kadar bazı kişileri eleştiri yağmuruna tutsakta iyi bir stadyumu Ankara’ya kazandırdıkları için onlara teşekkür etmesini de biliriz.
Peki ya, Eryaman Stadyumu’nun bu güzelliği karşısında Ankaragücü, stadyumu dolduran taraftarlarına ve camiasına aynı oranda cevap verdi mi? Maalesef, hayır. Bunun sebepleri arasında kısıtlı kadronun olmasının yanı sıra teknik heyetin tercih hataları ve oyuncuların da yeteri kadar bu maça hazırlanmamış olması da var.
Faty ve Moulin neden orada oynadı?
Alanya maçının kritikliği haftalar öncesinden belli iken, teknik heyetin eldeki bütün orta saha oyuncularını aynı anda ilk 11’de oynatması, gerçekten büyük macera arayan insanların yapacağı işti ve başarı da gelmedi tabiki. Burada inanılmaz tercih hataları vardı ayrıca. Orta sahada kesici özelliği ile bilinen Faty, oyuncu kurucu pozisyonunda oynarken, orta sahanın ortasında oynayan Moulin’in de sol kanatta oynatıldığını görünce nutkum tutuldu.
Şimdi sormak isterim, Moulin’den sezon boyunca orta sahada ne verim alındı ki, sol kanatta nasıl bir verim alınacak? Karşısında Efecan gibi hızlı bir oyuncu olduğu düşününce de sahada kayboldu gitti. Daha fazla geriye gitmeye gerek yok, geçen hafta oynanan Alanya-Sivasspor maçında Efecan’ın nasıl oynadığını görmek yeterliydi. Sivasspor’un sol beki Ziya’yı darmaduman ettiğini ben gördüysem bir zahmet teknik heyette izlemeliydi.
Mesela Faty’nin oyun kurucu bölgesinde oynamasına anlam veremiyorum. Orada Djedje oynasa ve Faty de oyunu geriden kursaydı daha iyi olmaz mıydı? Djedje’nin sezonun ilk yarısında Fenerbahçe karşısındaki oyununa bakılsaydı bu tercih rahatlıkla yapılabilirdi. Ayrıca, Moulin’in yerine İlhan konabilir ve en ileride de Kubilay başlayabilirdi.
Cerci, bu takımda bile oynayamıyorsa gönderilsin!
Bu tercihleri de geçtim, elinde öyle yada böyle Cerci gibi bir isim var. Kadrodaydı ve oyuna sonradan da girdi. Eğer bu mevcut takımda da ilk 11’de başlayamıyorsa takımda tutmanın gerçekten anlamı yok! Bence bu kadar da yerin dibine konacak bir oyuncu değil. İlk yarıdaki Malatya maçını tek başına kurtaran isimdi oysa ki. 0-0 giden oyunda faydalı olabilirdi, 2-0 giden oyunda sonradan girmesinin ne ona ne de takıma bir faydası yok.
Ankaragücü’nün kazanmasına ihtiyacı olduğu bu maçta, bu kadar orta saha oyuncusu sahada olunca mağlubiyette kaçınılmaz oldu. Mustafa Kaplan’ın maç sonunda yaptığı, ‘İyi mücadele ettik ama üretken değildik’ açıklamasını dinledim. Açıkçası sahaya çıkan ilk 11’in üretemeyeceğini ve sahada sadece mücadele edeceğini tahmin etmek güç değildi. Bu anlayış ve diziliş ile bu takımın galibiyet alacağına nasıl inanabilirsiniz ki zaten.
Bireysellik başlamış!
Bazı oyuncuların aşırı bireyselliğe doğru gittiğini de söylemem lazım. İsim vermek istemiyorum ama Ankaragücü’nün bazı oyuncuları pas vermek yerine çalım atma meraklısı olmuş. Bu vurdumduymazlığı sezon başında yapsalardı bu takımda oynama şansları yoktu. Bir de Pinto’nun cezalı olması nedeniyle Mehmet Sak sol bekte oynadı. Mehmet Sak’a pas vermemek için bazı oyuncular adeta yarışa girdi ve mutlak pozisyonlara engel oldu. Bunlar da gözümden kaçmadı. Hatta bu durum karşısında bir keresinde Mehmet Sak isyan etti arkadaşlarına. Şimdilik bu konuları es vererek kapatıyorum. Haftaya üzerinde duracağım.
Yiğiner’in sütten ağzı yandığını yoğurdu üfleyerek yiyeceğini düşünüyorum
Ankaragücü, sezon başında yaptığı yanlış kadro planlaması ve bütçeyi aşan oyuncular nedeniyle şimdi ciddi bir problem yaşıyor. Başkan Yiğiner, maç sonunda, transfer yasağının kalkacağını ve transferlerin kalan 3 günde arka arkaya yapılacağını söyledi. Keşke bu transferler devre arasında yapılsaydı da Alanya maçı kazanılsaydı diyorum. Yiğiner, son dönemlerde, sezon başında menajerler tarafından kandırıldığını sürekli söyleyerek bu konuda hata yaptıklarını söyledi.
Şimdi asıl hatayı devre arasında yapmamak lazım. Yiğiner’in sütten ağzı yandığını yoğurdu üfleyerek yiyeceğini düşünüyorum. Çünkü; kalan 15 haftada hata yapma şansı yok kimsenin. Yönetim ve oyuncular hata yaparsa son 6 senede verilen mücadele ve emek bir anda çöpe atılmış olur. Son senelerde verilen tabir-i caizse bu savaşa yazık edilmesin diyorum.