Klasspor - Meriç Enercan - İstanbul'da doğdu, Ankaralı oldu... yazısı

Site İçi Arama


İSTANBUL'DA DOĞDU, ANKARALI OLDU...

8387 Okunma


Artık veda zamanı 

Bu yazı ilk kez Ankaragücü'nün 100. yaş gününde yazıldı ve o dönemde Spor müdürü olarak görev yaptığım Hürriyet Ankara'da yayımlandı. 

Hürriyet geleneği, görevde olduğum 2013 yılı 31 Ağustos'u da dâhil üç yıl sürdü. 

Emeklilik ve Klasspor ailesine katılmamın ardından Yaş günü Yazısı geleneği son dört yıldır Bülent Atlas'ın sitesinde devam etti. 

Bu süreçte Ankara’nın gururu Ankaragücü, hak etmediği her şeyi yaşadı. 

Birilerinin "Amatör kümeye kadar yolu var" kötü dileklerine rağmen sadece TFF 2.Lige kadar düştü. 

Dibe vurup geçtiğimiz sezon bileğinin hakkı ile Süper Lig'e döndü. 

Ve benim için klasik haline gelen bu yazıyı son kez yayımlayıp gitme vakti geldi. 

Artık veda zamanı... 

Hoş çakalın... 

(Özel yazı)

İSTANBUL’DA DOĞDU ANKARALI OLDU

31 Ağustos günüydü doğum tarihi, yıllardan 1910...

Ve Ankaragücü, İstanbul’da doğdu o gün...

İstanbul’da doğup, Kurtuluş Savaşı sürerken Ankaralı oldu. İlk rengi, sarı yeşil idi. Tıpkı kavun ile üzüm gibi.

Tatlı, keyif veren ve gösterişli...

Aslında kuruluşu, bir sıkı çekişmenin ürünüydü..

Aynı tarihte yani 31 Ağustos 1910’da kurulan Altınörs İdmanyurdu ile Turan Sanatkarangücü’nün yine aynı gün içinde birleşmesiyle futbol sahnesine çıktı, Ankaragücü... Anlayacağınız sancılı doğdu... Sancısı o günlerde başladı; bugüne kadar da hiç bitmedi.

İlk günden yaşanan çekişmelerle , bitmez tükenmez mücadelesiyle yaşadığımız günlere geldi.

Hep popülerdi, yıllar geçtikçe artan bir popüleritesi oldu.

Kurtuluş Savaşı sırasında şehit veren bir takımdı Ankaragücü..

‘Millî Mücadele’ yıllarında ülkeye yaptığı hizmetlerle ön plana çıktı.

Mermi üretti, savaş için askeri mühimmat yaptı, bunları İstanbul’dan Ankara’ya; oradan da tüm Anadolu’ya taşıdı.

Yılmadan, yorulmadan, ürkmeden, korkmadan, bıkmadan, usanmadan, yazılan şanlı Türk tarihinin mürekkebi oldu...

Gurur duyulacak işler yaparken, acı anılar bırakan kötü günler de yaşadı.

Küme düştü, parasız , yemeksiz hatta formasız kaldı, başarısızlıkları sevenine kabus oldu.

Ama hiç sahipsiz kalmadı. Yere düşmedi, başı eğilmedi.

Mermi gibi dik, hızlı ve sert idi her zaman.

İyi gününde, kötü gününde hep sevenleri vardı...

ATATÜRK’ÜN RENGİNİ VERDİĞİ TAKIM

Sarı lacivert renklerini, En Büyük Türk Mustafa Kemal Atatürk verdi.

“Kavunun sarısı, Ankara üzümünün laciverdi olsun” dedi Büyük Türk. Renk Babası oldu Ankaragücü’nün...

Belli ki içten içe sevdi, yüreğinden destekledi...

Hoş barutun yanmış ve yanmamış halleri iddiası da vardı sarı ile lacivert için ama kavun-üzüm kontrastı daha popülerdi çoğunluk için...

Bakmayın siz, birilerinin sıkça tekrarladığı “Atatürk bizdendi” palavralarına... Hiç bir takıma söylemediğini, Ankaragücü’ne de söylemedi. “Fenerbahçeliyim, Galatasaraylıyım, Beşiktaşlıyım” demediği gibi “Ben Ankaragüçlüyüm” diye bir laf da etmedi.

Ama Ankaragücü’ne rengini verdi Atatürk...

O da yeterdi, Başkent yaptığı Ankaralılara...

AŞKIN SARI LACİVERT HALİ

Sevgi dedik de...

İnsanlar sevdi Ankaragücü’nü...

Yüzler, binler, onbinleri ve hatta yüzbinler gönlünü verdi.

Aşkın sarı lacivert haliydi Ankaragüçlülerin yaşadığı...

Karşılıksız aşkın, dayanılmaz ağırlığını yaşadılar yıllarca...

Hepsi hepsi, iki Türkiye Kupası, bir de Devlet Başkanlığı Kupası’ydı 102 yılın hasılatı...

6 yıl çile çekilen alt liglerde aldıkları 2. lig şampiyonluk kupası ile 1. lig ikincilik kupasını da eklersek 108 yılın toplam hasılatı bu idi...

Sadece bu kadarı için verilen sevginin bir tanımı olabilir miydi?

1959’da başlayan resmi 1. Lig’de şampiyonluk görmediler.

Aslında göremeyeceklerini bile bile sevdiler Ankaragücü’nü.

Bu, öylesine bir sevda; dünyada eşi olmayan bir garip tutkuydu.

İYİ Kİ DOĞDUN ANKARAGÜCÜ

Bu tutkuydu, insanları tribünde, sokakta bir araya getiren.

Bu sevgiydi, tribünde ilk kez karşılaşanların, 40 yıllık dost gibi sarılmasına neden olan. Kazandığında pembe bulutlara çıkarıp, kaybettiğinde karalara büründüren işte bu tutkuydu. Ankaragücü ile yatıp, Ankaragücü ile kalkanların ezeli ve ebedi tutkusuydu.

Babadan evlada ve hatta torunlara geçen, bitip tükenmeyen bir sevdaydı Ankaragücü... Süper Lig, PTT 1. Lig, 2. Lig ve hatta amatör küme farketmeden.

Dün olan, bugüne kalan, yarına devrolan.

İyi ki doğdun Ankaragücü, iyi ki varsın.

Her şeye ve herkese rağmen, her zaman var olacaksın...

Yeni yaşın, kutlu ve mutlu olsun...