Uzaklardan ...
Haberi duyduğum zaman inanamadım, malum her sezon patlamayan bomba transfer haberlerinin alışılmış etkisiyle. Hemen her gün gazetelerin spor sayfalarında Avrupa’nın isim yapmış futbolcularının adı bizim takımlarla anılıyor, sonrası ise büyük çoğunlukla fos çıkıyordu. Her transfer sezonunda, Türk futbolu bir yalan teranenin içinde dönüp duruyor, sonra kendi yalan masalımıza dönüyorduk sıkıntıyla. Gelenler, gidenler, gelecekler derken umutlar hiç bitmiyordu. Feri sönmüş yıldızların son durağı haline gelmişti kulüplerimiz.
Genellikle hep üç İstanbul takımlarının adları geçerdi ‘bomba’ transfer haberlerinde. Başkentinden Şampiyon çıkartamamış Türk futbolunun köklü kulüpleri suskun kalırdı böyle dönemlerde, mutlaka kötü yönetilmekle alakalı. Bir zamanlar yeni yetenekleri bulup çıkarmakta ustalaşmış, Türk futbolunun fabrikası Gençlerbirliği bile suskun kalmıştı son sezonlarda.
1910 yılında kurulmuş, gelecek sezon yüzüncü yılını kutlayacak Ankaragücü, kötü yönetilen takımların başında gelirdi. Sevilmeyen, istenmeyen, göstermelik kongrelerde eş, dost, akraba oyları ile seçilen Fenerbahçe kongre üyesi kır saçlı bir adamın elinde, 12 senede hayli kan kaybetmişti Ankara’nın sarı lacivertlileri. Bir başkanın başarısı görevde bulunduğu süreç içindeki icraatları ve kulübüne kazandırdıkları ile ölçülecek ise, karnesi zayıflarla dolu idi. Koltuğa oturduğu günden beri beraber çalıştığı teknik direktör sayısı otuza yaklaşmış, Ankaragücü, her sezon sayısız futbolcunun geçerken uğradığı, kulübün kasasının bağımsız denetimlerden uzak yönetildiği, pardon yönetilmediği, bölünmüş, parçalanmış bir camia haline gelmişti. Ersun Yanal dönemi hariç, Başkent’in köklü kulübü her sezon küme düşmeme kavgasında lige tutunma savaşı verir, kümede kalmayı başarı sayardı.Geçmişi bilenlerin yürekleri kanardı bu hazin manzara karşısında. Taraftar kulübüne asla üye olamaz, yönetimde söz sahibi olmazdı. Nicedir bir çiftlik tadında yönetiliyordu Ankaragücü, nicedir hasta yatağından kalkamıyordu. Nicedir pazarda görsek tezgahından meyve almayacağımız adamların oyuncağı olmuştu Başkent kulübü.
Sonra bir gün beklenmedik bir şey oldu ve yeni bir başkan seçildi Ankaragücüne. Taraftarın sürekli artan baskısına dayanamamış olacak ki, çoktan yapması gerekeni yaptı kır saçlı adam. Sonrasında gerçekleşen olağanüstü kongrede, Ankaragücü tarihinin 39. başkanını, Cengiz Yıldırım Topel’i seçti.
Ve geçtiğimiz günlerde, kır saçlı adamın 12 senedir yapamadığını gerçekleştirdi yeni başkan, kaybedilmiş yılların acısını çıkartırcasına. Ankaragücü, çok uzun zamandır ilk kez Türk futbolunda dev bir transfere imza attı. Transfer görüşmesi yapmak için Ankara'ya getirdiği Darius Vassell ile 3 yıllık anlaşma sağladı. Takımının her zaman yanında olmuş vefakar Ankaragücü taraftarı bayram yaptı bu haber karşısında. Vassell’i karşılamak için havaalanına giden 3000’e yakın taraftarın coşkulu görüntüsü yansıdı ekranlara. O karşılama, İngiltere spor medyasında bile haber oldu, ses getirdi. Çok uzun süredir hasret kalmıştı Ankara futbolseveri böyle manzaralara, kim bilir belki o gün Ankaragücü adına yeni bir sayfa açıldı.
***
Darius Vassell;
13 Haziran 1980 Birmingham doğumlu. Futbol ile tanışması, o yıllarda yaşadığı bölgenin takımı, minik takımlar liginde mücadele eden ‘Romulus takımı ile. Oynadığı ilk sezonda 46 gol atarak göze batıyor. Ondan sonraki sezonda, hocası ile yaşadığı anlaşmazlık nedeniyle pek forma şansı bulamıyor, attığı gol sayısı 12.
Henüz 16 yaşında, taraftarı olduğu Aston Villa’nın futbol akademisine kabul ediliyor Vassell. Burada, bir sezonda 39 gol atarak akademi tarihinin en golcü unvanını kazanıyor. 1998-1999 sezonun başında, profesyonel sözleşme imzalıyor ve henüz 18 yaşında ilk kez Aston Villa’nın Middlesbrough’yu 3-1 yendiği maçta sahada yerini alıyor. Sürati, rakip defansı hallaç pamuğu gibi dağıtan direk stili ile Villa taraftarlarının bir anda gözdesi haline geliyor. Onun oynayıp gol attığı hiç bir maçı kaybetmiyor oynadığı takımlar. 1998’den 2005 sezonunun başına kadar giydiği Aston Villa formasıyla, 162 maçta 35 gol kaydediyor.
Bu dönemde 22 kez İngiltere Milli takım formasıyla sahaya çıkan 1.75 boyundaki forvet, bu maçlarda 6 gol kaydediyor. İngiltere’nin 13 Şubat 2002 tarihinde Hollanda ile yaptığı ve 1-1 beraberlikle sonuçlanan milli maçta takımının golünü atıyor.
27 Temmuz 2005 tarihinde, iki milyon Sterlin karşılığında Aston Villa takımından Manchester City’e transfer olan Vassell, ilk sezonunda forvette oynayan Andy Cole ile iyi bir uyum yakalayıp oynadığı 35 maçta sekiz gol atıyor. O sezonun sonuna doğru geçirdiği fıtık ameliyatı nedeniyle bir süre sahalardan uzak kalıyor.
City’de ki ikinci sezonunda eski formunu yakalamaktan uzak görünüyor Vassell. Ancak, bu düşüşte, City’nin o sezonki teknik direktörü Stuart Pearce’ın da rolü büyük. Zira Pearce, savunmaya yönelik futbolu seviyor ve genelde takımını 4-5-1 dizilişi ile sahaya sürüyor. Bu dönemde sürekli kanatta oynamak zorunda kalan Vassell, gol yollarında suskun kalıyor.
2007-2008 sezonunda takım arkadaşı Elano’nun 11 numaralı formayı kapmasıyla, 12 numaralı formayı giyen Vassell, 10 Şubat 2008 tarihinde, Premier ligde, City’nin şehirdaşı Manchester United’ı 1-0 yendiği maçta 50. golünü atıyor.
***
Bir aksilik olmazsa Darius Vassell yeni sezonda Ankaragücü forması giyecek. Umarım sakatlıklardan uzak bir sezon geçirir ve Ankaragücü formasıyla uzun süre yeşil sahalarda yeteneklerini sergiler. Ancak son sezonlarda hayli kaybetmiş Ankara takımının kadrosunu, bilhassa defans bölgesini güçlendirmesi gerekir. Bu transferden sonra Sol Campbell’ın adı Ankaragücü ile anılıyor olsa da, geçmişte büyük başarılara imza atmış bu yıldız futbolcunun 35 yaşına basmak üzeredir. İngiltere futbolunun büyük golcüsü Michael Owen ise şimdilerde takım aramaktadır, ancak istediği rakam hayli uçuktur.
Velhasıl gelecek sezonlarda daha güçlü kadrolar kurabilme adına, yeni yönetimin kulübe kaynak yaratması, Ankaralı işadamlarının desteğini alması gerekir.
Umarım küskün Ankaragücü taraftarı adına, bu transfer ‘eve dönüşün’ müjdesi olur. Yine eski günlerdeki gibi maç günleri tıka basa dolar yaşlı 19 Mayıs stadı, babalarının elinden tutmuş kendi şehrine sevdalı çocuklar akar o yaşlı stada.
Müthiş bir başlangıç yapmıştır Cengiz Yıldırım Topel, tüm Ankara futbolseverinin bu silkiniş için kendisine teşekkür etmesi gerekir. Zaman alacaktır uzun sürmüş karanlık bir dönemden aydınlığa çıkış, sabretmek, iyi bir başkanın arkasında durmak gerekir. Zira takımlar sevdalı ellerde yükselir.
Ve yeni sezonda umarım o eski sloganı hep birlikte haykırır Ankara futbolseveri,
‘Gururluyuz Güçlüyüz Ankaragüçlüyüz...’
Ziya Adnan
2 Temmuz 2009
