Sonuna Kadar Hak Ediyoruz
…hem sonuçta görünen köy kılavuz istemez öyle değil mi?
Yukarıdaki üç nokta, 2006’dan bu yana kulübü yönetenlerin tekrarladığı hataları, sonrasında gelen cümle de, şu anda içinde bulunduğumuz durumu ifade ediyor.
Haftalardır takım kan kaybederken, birkaç oyuncu dışında sahada kazanmak için neredeyse hiçbir varlık gösteremezken, teknik direktörün “asla düşmeyeceğiz” sözlerini, “sonuçta düşe de biliriz ne olacak ki”ye evrimleştirirken, yönetimin en ufak bir hamle dahi yapmadığına bakarak, kulüpte herkesin keyfinin yerinde olduğu sonucunu çıkartabiliriz. O yüzden de yıllardır yazıp çizdiğimiz hataları tekrar tekrar yazmanın hiçbir anlamı yok. Sonuçta kulübü yöneteneler, her sezon, bir önceki sezondan daha kötü takım kurarak düşmeyi sonuna kadar hak ettiler. Ama şu oldu, ama bu oldu, kümede kalınınca da, hatalardan ders çıkartmak yerine bunu “başarı” olarak görüp, “ne yaparsak yapalım kümede kalırız!” bahsi yapmışçasına, bir sonraki sezon daha kötü takım kurdular. Bu kısır döngünün bir yerde patlayacağı da gün gibi ortadaydı! Yani sonuçta görünen köy kılavuz istemez öyle değil mi?
O yüzden artık bizim konuşmamız gereken şey, kümede kalırız / kalmayızdan çok, gelecek sezon için “kasada” ne kadar para olduğu. Çünkü sadece elimizdeki 17 yabancı için 2018-2019 sezonunda ödenmesi gereken paranın 30 Milyon TL olduğunu düşününce ortada düşmekten çok daha büyük sorunlarımız olduğu görünüyor!
Umarım kümede kalırız ve umarım 95 yaşındaki Gençlerbirliği’ni bu duruma düşürenlerden hesap sorulur…