Uzun süredir elim yazmaya gitmiyordu. Son bir senede yaşananları, Gençlerbirliği camiasında on yıldır her anlamda süregelen düşüşün misli misli hızlanmış, kontrolsüzleşmiş ve sevimsizleşmiş halini yazmayı kim ister ki? Ancak bugün ulaşılan noktada, Osmanlıspor karşısındaki rezaletin sona ermesi üzerinden saatler geçmiş olmasına rağmen hala aklımdan çıkmayan durumumuz ve içime bir taş gibi oturan mutsuzluk ve umutsuzlukla kendimi bilgisayarın başında buldum. Aslında Gençlerbirliği’nin 2006 yılında yapılan kongresinden bu yana geçen zamanı ciddi anlmada masaya yatırmak lazım, ancak ben bugünlük sadece sonra bir yılın anti-kahramanlarını hatırlatmak istiyorum size:
1: Murat Cavcav : Sen ne zavallı bir adamsın. Ben şahsen yıllardır iş dünyasında olan, hem kamu hem özel sektörde birçok toplantıya katılmış, onlarca konuşma dinlemiş biri olarak söylüyorum bunu: bir topluluk önünde konuşma yapan insanlar arasında –ki buna basit idarelerin müdürleri de dahil- senin kadar kötü hitabet becerisine sahip birini görmedim. Babanın hatırına seni seçen Gençlerbirliği delegelerinin bir kısmı, seni ilk defa o salonda karşılarında gördüler. Camiaya da futbol dünyasına da zaten uzaksın! Sana verilen yetkileri ve gücü kullanmayı beceremeyecek kadar bilgisiz bir adamsın. Bu kulübün başkanı olduğun gün biz zaten küme düşmüşüz meğer! Sadece ligde değil, her anlamda küme düşmüşüz. Bugün bile müdahale etmekten acizsin, takımın teknik direktörü “sokaktan geçen 11 adamı onatsak daha iyi olurdu” diyor, bu sözlerden sonra bu adam, kalan 4 haftada bu oyunculara nasıl maç kazandıracak? Hala neyi izliyorsunuz, bir yerlerden tren mi geçiyor?
2: Ümit Özat: Büyük hoca, büyük şahsiyet, harika adam… Öncelikle 1990lardan beri Gençlerbirliği taraftarıyım, şu bir buçuk senede oynattığın futbol kadar sinik, korkak, rezil bir Gençlerbirliği izlemedim. Hani hep diyorsun ya son on yılın en iyi derecesini yaptım diye, ben sana başka bir istatistik vereyim, son kırk yılın en rezil futbolunu oynatan teknik adamsın! Ne oyun planın var, ne bir taktik becerin. Tek bildiğin sahnede olmak... Kavgaların, kompleksin, narsistliğinden kaynaklı fevriliğin bitmedi. Sen anca taraftara saldır, instagramdan insanlara küfür et, diğer takım teknik direktörlerine sar! Bir buçuk senedir takımın başındasın, bu sürede kendini geliştiren, futbolu gelişme kaydeden tek bir futbolcu yok. Her hafta takımla ve oyuncularla oyuncak gibi oynayıp duruyorsun. Bir buçuk senede yirmiden fazla transfer yaptın, Sessegnon dışında hiçbirinin bir numarasını göremedik. Gelenler gidenler oldu, isimlerini bile hatırlamaz olduk. Bir bucuk sene önce oynayan takımın tamamı değişti, yangından mal kaçırır gibi oyuncu sirkülasyonuna gittin, derdin ne be adam? Stancu, Vedat Muriqi, İrfan, Ahmet, Selçuk gibi takımın iskelet oyuncularına yol verilmesine sebep oldun, yaptığın her şey bu takımın zararına… Hala daha gitmiyorsun, “ben düşürdüm bu takımı” de ve git artık! Senden de rezil futbolundan da kurtulalım.
3: Oyuncular: Aslında oyuncular demekten öte tatilciler demek lazım. Gamsız, ruhsuz, birbirinden uzak bir grup adamdan başka bir şey değilsiniz. Aynı formayı giymekle takım olunmuyor, siz takım değilsiniz. Bu kadar birbirine uzak, birbirinden nefret eden bir oyuncu grubunu hiç bir arada görmemiştik, o da bu sene nasip oldu bize… Altyapıdan yetişmiş iki kaptanımız var, diğer oyuncuların uyumunu kolaylaştırmaya çalışacaklarına, kendileri her gün yeni bir uyumsuzluk çıkarıyorlar. Birkaç oyuncu dışında, hiçbiriniz, ne kişilik ne de futbol kalitesi olarak bu kulübe layık değilsiniz. Sizi getirenlerle beraber gideceksiniz!
4: Taraftar: Arkadaşlar karşıdan hiç sevimli görünmüyorsunuz. Kırk parçaya ayrılmışsınız… Aranızda bazıları passolig illetine hak ettiğinden fazla değer yüklemiş, kendilerini tribünün dışına atmışlar. Geri kalanlar birbiriyle didişmekten, birbirlerine saldırmaktan, tehdit etmekten, iftira atmaktan, rakip takım seyircilerine küfür etmekten, stat dışında taraftar kovalamaktan başka bir şey yapmıyor! Bu sene stat içinde ve etrafında kaç kez birbirinize girdiniz. Sizin de içinize Özat kaçmış ne yazık ki, aynı kibir, aynı kavgadan beslenme hali… Oyuna hiç müdahil değilsiniz, şarkılı türkülü İstanbul havaları ile ne yapmaya çalıştığınızı anlamak güç… Tribünden cinsiyetçi küfürler yükseliyor, kesinlikle Gençlerbirliği tribünü değil burası… Ümit Özat ve Murat Cavcav futbolu katlederken, siz de camianın değerlerini, ilkelerini çiğniyorsunuz. Siz de küme düştünüz!
Eski Gençlerbirliklilerin bu dönemdeki gamsızlıklarından da bahsetmeden geçmek olmaz. Nerede o bu camianın büyük ağabeyleri, “Murat sen biraz dur, bak takım küme düştü, bırak da gereğini yapalım” diyecek, bu kulüp tarih olmadan önce elini masaya vuracak bir yiğit yok mu? Bu kulüp Arda Çakmak’ın da, Murat Cavcav’ın da kalibresinin çok çok üstünde, bunu görebilen yok mu? Sözlerimi bitirirken sene ortasında Divan Kurulu Üyeliğinden istifa eden ve tek dertleri Gençlerbirliği’nin onurunu korumak olan kıymetli insanlara teşekkür ediyorum. Bu sene sınavı bir tek onlar geçebildiler. Geri kalan herkes, hepimiz küme düştük. Yazıklar olsun.
Hepimize geçmiş olsun. Bu sonu hep beraber hazırladık. Canımızdan çok sevdiğimiz kulübümüz düşerken, hepimiz suçluyuz.