Ateşle Oynuyoruz!
Akhisar maçıyla beraber artık iyice kafamıza kazındı ki, Ümit Özat’ın en çok istediği, arzuladığı ve ihtiyaç duyduğu şey konuşulmak. Bu yüzden Gençlerbirliği’ne adımını attığı günden bu yana sürekli “ekstra” şeylere imzasını atıyor. Gün geliyor taraftarla kavga ediyor, gün geliyor “sadece benim istediğim transferler yapılacak!” diyerek yönetime ayar veriyor, gün geliyor maçın 30. dakikasında 2 değişiklik yapmış oluyor, gün geliyor maç sonunda kendi oyuncusunu isim vererek doğrudan paralıyor vs.
Son dönemin en popüler hareketi ise, maçın ilk 30 dakikasında yaptığı değişiklik ya da değişikliklerle hem sahaya sürdüğü kadronun, hem de oyun taktiğinin “hatalı” olduğunu ispatlıyor olması. Özat, Akhisar maçının 30. dakikasında savunmadan Claro’yu çıkartıp sağ kanata Manu’yu alarak bu alışkanlığını sürdürdü. Böylece bir kere daha Alkaraların 30 dakikasını boşu boşuna heba etmiş oldu ama bir yandan da en büyük “ihtiyacı” olan “konuşulmayı” bir kere daha başardı. Tebrikler. (!)
Her sezon bir öncekinden daha kötü kadro kuran Gençlerbirliği’nin sezon sonlarında kümede kalmasının en büyük sebebi, tüm oyunu, genelde devre arasında bulduğu, teknik bir oyuncunun üzerine kuruyor olması. Devre arasında gelen Sessegnon’u ilk kez sahada gördüğümüz an, hepimizin ortak fikri “kalmamızı sağlayacak futbolcu bu!” idi. Fakat Özat’ın hayati değerdeki Akhisar maçında sahaya hem defansif bir kadro sürmesi, hem de Beninliyi kanada hapsederek oyuncunun tüm meziyetlerini budaması nedeniyle Gençlerbirliği adına ilk 30 dakikada doğrudan çöpe gitti. Bu süre zarfında, Kırmızı-Siyahlılardan daha fazla karşılaşmaya motive olmuş olan Akhisarlılar ise daha fazla pozisyon üretip, gol için çabalıyorlardı.
30’da yapılan değişiklikle Sessegnon’un forvet arkasında özgür oynamaya başlamasıyla birlikte kısa bir süre oyun dengelense de, ilk yarının sonuna doğru Gençlerbirliği’nin altyapısında yetişen Soner’in nefis pasıyla buluşan Seleznyov rakibin istekli oyununu golle süslemeyi başardı.
İkinci yarının büyük bir bölümünde top tutan, sakin oynayan ve ne yaptığını bilen taraf yine Akhisar’dı. Gençlerbirliği ise genelde top şişirerek ya da Sessegnon’un oyun kuruculuğunda pozisyon üretmeye çalışıyordu ama bir türlü tehlikeli bir atak oluşmuyordu. Maç gitti gidecek derken 90+4’te kaleci hatasıyla atılan mucizevi gol bir nebze olsun nefes olsa da, diğer rakiplerin kazandığı haftada Alkaralar kendisini ateşe atmış oldu.
Ligin bitimine 8 hafta kaldı. Tıpkı Alanya maçındaki gibi hayati bir karşılaşmaya çıkan Gençlerbirlikli futbolcuların yine karşılaşmanın önemini kavrayamamış olması bir yana, Özat’ın kadroyu yap-bozmuşçasına sürekli kurcalaması nedeniyle, Kırmızı-Siyahlılar için tehlike çanları sağır edercesine çalışıyor. Bir an önce hem teknik ekip hem de futbolcular kendilerine çekidüzen vermezlerse kötü günler bizi bekler…