Gençlerbirliğimiz, belki de tarihinin en kötü günlerini yaşıyor. O kadar kötü günler ki bunlar,İlhan Cavcav öncesi kulüp ayakta kalsın diye fedakarlıklar yapanlar, yani “döğüşenler” bile, mevcut kazanımları uğruna tüm bu yaşananları sessizlikle izliyor. Ümit Özat adında bir zat, bir nefret idolü, ne konuştuğunu, ağzından neler çıktığını anlayamayacak kapasitede bir karakter, Gençlerbirliği kulübünü esir almış durumda. Gençlerbirliği’ni seven herkes çok mutsuz ve umutsuz!
EN BÜYÜK SORUN MURAT CAVCAV
Murat Cavcav, Gençlerbirliği Kulübü Başkanı olarak seçildi ama ne yazık ki bu yükü kaldırabilecek kapasitede ve vizyonda olmadığını, hem de çok kısa zaman içinde defalarca kanıtladı. Temsil becerisi yok, hitabet yok, futbol ile ilgisi yok, Gençlerbirliği sevgisi yok! Öylesine bir adam, sokaktan geçen birine “al sen bu kulübün başkanısın” desek, ancak bu kadar kötü yönetebilirdi. Yılı bile dolmadan, bütün camiayı birbirine düşürdü. Üstelik çok becerikliymiş gibi bütün yönetim kurulunun yetkileri de gasp etmiş. Bütün gücü kendisinde toplamış. Topladığı bu gücü de almış, her hafta yeni bir gariplik ve rezillikle sahne alan Ümit Özat’ın peşine takılmış gidiyor. Bütün eksikliğini, Ümit Özat’ın verdiği akıllarla! kapatmaya çalışırken, kulübün adını, camianın enerjisini ve ruhunu dibe vurdurdu. Kulübün sosyal medya hesapları bile Özat’ın blogu gibi çalışıyor, yapılan açıklamalar rezalet! Gençlerbirliği kulübünde özellikle son 6 ayda yaşananlar, neresinden tutarsanız elinizde kalıyor. Koskoca bir camia ve kültür, resmen kaosa ve yıkılmaya doğru hızla gidiyor!
MUHALEFET YOK MU?
Şu anki yönetim kurulunda olan ve bütün bu olanlara sessiz kalanlar ise bundan sonra Gençlerbirliği için kara listeye girdiler. Bu yönetim kurulunda olan hiç kimse ama hiç kimse bundan sonra camiadan saygı ve sevgi beklemesin! Ayrıca koskoca Gençlerbirliği Camiası içinden, bugünlerde sorumluluk alabilecek kapasitede bir muhalefetin çıkmaması çok acı! Baba Cavcav, vefatından kısa bir süre önce oğlunu başkan olarak göstererek asıl vurucu darbeyi vurdu ama önceki büyük kötülüğü, gerçek Gençlerbirliklileri kulüpten uzaklaştırarak 2006’da yapmıştı. Tribündeki taraftar dışında Gençlerbirliği seven, Gençlerbirliği için çabalayan kimse kalmadı. En son küstürülen Niyazi Akdaş da görüldüğü kadarıyla sorumluluk almak istemiyor. Sorumluluk alacak ve kulübü düştüğü bu kaostan kurtaracaklar ya bugün sahneye çıkacaklar, ya da bundan sonra olacakları hep beraber gözyaşları ile izleyeceğiz.
ZEKİ YAVRU’NUN SUÇU NE
Gençlerbirliği teknik direktörü olan zat, son derece sorunlu, kibirli ve kavgacı bir zat! Ağzından çıkanı kulakları duymuyor, nefretle yaşayıp, nefretle konuşuyor. Başında da O’na “sus” diyecek bir irade olmayınca, boş bulduğu arazide at koşturup duruyor. Geçen hafta Sevgili Mehmet Soylu ve oğluna bu zat tarafından yapılanlar camianın midesini bulandırdı. Bu olaya kenarından dahil olan Zeki ise, Kasımpaşa maçında ödeyebileceği en ağır faturayı ödedi. Sevgili Ömer de olayları anlatırken Zeki’nin kendisine herhangi bir hakaret ya da kötü bir ifadede bulunmadığını, elindeki telefonu alıp, Ümit Özat tarafından yapılan hakaret ve aşağılamaların kayıtlı olduğu ses dosyasını sildiğini söyledi. Keşke yapmasaydı. Kasımpaşa maçında maruz kaldığı tepkiyi hak ettiğini düşünmekle beraber, Zeki’nin takımı en fazla sahiplenen, içinde bulunulan durumu en fazla kafasına takan futbolculardan olduğunu öğrendim. Üstelik düşünüldüğü gibi Ümit Özat’ın sevdiği futbolculardan biri değil. Sadece bu zor günlerde daha fazla sorunla uğraşılmaması adına bu hareketi yaptığını düşünüyorum. Bundan sonraki maçlarda, Zeki Yavru protestosunun bir yana bırakılıp, asıl meselemiz olan Murat Cavcav ve Ümit Özat’la mücadelenin aynı coşkuyla devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Ümit Özat’ın, Zeki’yi taraftarın önüne atması oyununa gelmemeliyiz!