Gençlerbirliği’nde kirlenme 2006 yılında başladı aslında. 2006 yılında, Cavcav döneminde ilk kez ciddi bir muhalif hareket olunca, kongre öncesinde naylon üyeler kaydedildi kulübe ve o naylonların oylarıyla İlhan Cavcav başkan seçildi. Bir gerçek: Naylon üyeler olmasaydı İlhan Cavcav o gün başkanlığı kaybedecekti. O sene genel kurul öncesinde gerçekten Gençlerbirliği’ni sevenler, İlhan Cavcav’ın yanlış kişilerle yakınlaştığını görüp muhalif oldular ve genel kuruldan sonra çeşitli bahanelerle kulüpten uzaklaştırıldılar!
İşte bu naylon yolsuzluğu, o yönetimin ayağına dolandı. Gelirler artmasına rağmen Gençlerbirliği kötü yönetildiği için küçülmeye, Gençlerbirliği’nin başarısı için görevlendirilenler kulüpten tırtıklamaya başladı. Sen ahlak dışı yollarla başkan olursan, altında çalıştırdıkların da bu yollara girecektir, bunu anlamak güç değil. İlhan Cavcav o günlerde “beni de çok öptüler” diyecekti.
Aradan 11 yıl geçti. Baba Cavcav öldü, o güne kadar kulüpte ciddi bir görev almayan, İlhan Cavcav’ın oğlu olmasına rağmen, futbolla, Gençlerbirliği ile ilgili tek çıkışı, demeci olmayan Murat Cavcav başkanlığa aday oldu. Tabi kendisi de, yönetimdeki ortakları da bu görevi hak etmediklerini bildikleri için, seçmen sağduyusundan ve camianın üretkenliğinden korkup, babadan kalma “naylon üye” harekatını yaptılar ve Murat Cavcav’ı başkan seçtirdiler. Murat Cavcav, seçilmek üzere olduğu Genel Kurul’da, hemen seçim öncesinde, Gençlerbirliği başkan adayı olarak seçim konuşmasını yaparken, kendi öz naylon üyeleri bir an önce oy verip gitmek için sahnenin arkasında kurulan sandıklarda sıraya girmişlerdi, yani az sonra kendisine oy vermek şartıyla üye yapıldıkları kulüp başkanına, kendisi ilk kez konuşurken afedersiniz kıçlarını dönmüşlerdi. Dakika bir gol bir! Gerçek Gençlerbirlikliler ise bu manzarayı oturdukları koltuklarında hayretle izlemişlerdi.
O gün bugündür Gençlerbirlikliler acı çekiyor. Gençlerbirliği kan kaybediyor, Murat Cavcav döneminde Ümit Özat ile yapılan ortaklığın sonucunda kulübün içi kısa zamanda boşaltıldı Stancu, Selçuk, Serdar, Aydın gibi verimli oyuncuların gidişleri çok umursanmazken, hem geçen sezon devre arasında hem de bu sezon öncesinde yapılan 20 yi aşkın yeni transferden en ufak verim alınamadı. Bu süreçte altyapıdan gelen oyunculara da şans verilmedi. Kulüp, son 10 yıldır kötü yönetilmesine rağmen, sporcu yetiştiren ve sporcuları kazanan kimliğiyle ayakta kalmayı başarıyordu, ancak geride kalan 10 ayda, içi boşaltılan kulüp bu kimliğinden de bir hayli uzaklaştı. Şu anda ligin açık ara en kötü takımı! Üstelik on ayda yapılan 20yi aşkın transfer kasadaki parayı da eritmek üzere. Hazıra dağ dayanmaz!
Artık son perdeye geldik. Yönetim, vizyonsuzluğuna yeni bir kocaman halka ekleyerek Özat’ı göreve geri getirdi. Sona doğru hızla yaklaşıyoruz, artık tüm Gençlerbirliklilerin Murat Cavcav’a, Ümit Özat’a, naylon üyelere ve kulüpte dönen kirli işlere karşı pozisyon alma zamanı gelmedi mi? “Haydi Gençler!” diye bağırıyorum ama bu kez sahadaki futbolculara değil, Gençlerbirliği ruhuna sesleniyorum!