Daha en başından söyleyeyim; Malatyaspor maçından sonra da teknik taktik anlamında Mesut Bakkal’ın arkasında duracağım. Sezonun ortasında geldiği takımın ne yapıp yapamayacağını mecburen sahada deneyerek öğrenmeye çalışmış, üst üste güçlü takımlarla oynamış, buna göre kafasında bir oyun şablonu oluşturmuş. Bu şablon Belediyeden bozma Başakşehir ile geçtiğimiz iki yılın şampiyonu Beşiktaş’ı devirmiş. Dişine göre gördüğü Alanyaspor karşısında topa hakim olmaya, oyunu yönlendirmeye, ofansif oynamaya çalışmasının bedelini kalesinde gördüğü dört golle ödemiş. Aslında Mesut Bakkal bir arayış içinde, kendisi tarafından kurulmayan bir “klasman altı takımı” ligde nasıl tutarımın hesabı içinde… Şimdi tekrar başa dönüp, eldeki malzemeyi tekrar değerlendirip yeni bir şeyler üretmek zorunda. Ancak başaramasa bile, bu takımı Mesut Bakkal kurmadı, transferleri o yapmadı. Cumartesi Günü sahadan boynunuz bükük ayrıldıysanız, bunun sorumluları bellidir: 1. Murat Cavcav 2. Ümit Özat…
BECERİKSİZİZ-YETENEKSİZİZ!
Maça dönelim, Mesut Bakkal bu takımın en iyi yaptığı şeyi yaparak başladı: rakibe pozisyon vermemek! 11 oyuncu kendi sahamızda, topu rakibe verip ve kontra fırsatları kovalayarak başladık. İhtiyacımız olan şey Malatyaspor üzerimize gelirken Akhisar deplasmanında bir devrede üç kez ürettiğimiz beceriyi üretmekti. Hesaplanamayan ise Malatyaspor’un bu oyuna düşmeyecek olmasıydı. Kısacası biz kapandık, Malatyaspor “hay hay, siz kapanırsanız biz de gelmeyiz” dedi. Böylece 45 dakika neredeyse pozisyon dahi yaşanmadan bitti. İlk yarıdaki tek hatırı sayılır pozisyona da hızlı hücumla biz girdik.
İkinci yarı başlarken Mesut Bakkal “maçı kazanmamız lazım, böyle olmayacak” düşüncesi ile takımı biraz daha öne çıkardı. İster istemez oyuncular arasında mesafe uzadı ve yetenek farkları ortaya çıkmaya başladı. Gençlerbirliği’nin alan daraltarak sıkıştırdığı oyunda beceri eksiklikleri çok da anlaşılmayan Scekic-Zeki – Khalili üçlüsü, birazcık ofansif oynamaya çalıştığımız anda bu ligin adamları olmadıklarını gösterdiler. Bütün pasları rakiplere attılar. Aldığımız her topu kaybetmeye başlayınca boş alanlar verdik ve Malatyaspor bu boş alanları yetenekli futbolcuları ile kullanmaya başladı. Adem’in, Barazite’nin, Boutaib’in futbolcu olduklarını gördük. Kalemizde 2-3 pozisyon yaşadıktan sonra golü de yedik. Malatyaspor golden sonra iyice kapandı ve Mesut Bakkal’ın hamleleri gecikince, üstüne golden sonra hemen oyundan çıkması gereken Zeki, kötü futbolunun hırsıyla gidip rakip oyuncunun boğazına sarılıp atılınca, bizim için maç bitti.
TEK UMUT KENARDAKİLER
Kısacası çok önemli bir 3 puanı bırakıp, gelecek için de endişe duyacağımız bir oyun ortaya koyduk. Teknik taktik olarak bu kadroyla yapılabilecekler bu kadar, Mesut Bakkal’ın kenardaki adamları, özellikle de Diallo, Berat, Milinkovic ve Manu’yu tekrar gözden geçirmesini bekliyorum. Acıdır ki, Rantie’yi de çok ihtiyacımız olan bu günlerde kaybettik.
Not: Bir Gençlerbirliği teknik direktörünün cinsiyetçi ve homofobik bir dil kullanmasını, “ruj mu sürüp çıkalım, biz şey miyiz” gibi bir maç açıklaması yapmasını asla kabul edemeyiz. Gençlerbirliği’nde mesele asla sadece teknik taktik mesele olmadı, insani bir mesele oldu. Kulüpten birinin çıkıp Mesut Bakkal’ın bu konuda özür dilemesini sağlaması gerekiyor. Aksi takdirde, Mesut Bakkal bu dediklerinin hesabını öder. Benden söylemesi…