Klasspor - Meriç Enercan - "İstanbul'da doğdu, Ankaralı oldu" yazısı

Site İçi Arama


"İSTANBUL'DA DOĞDU, ANKARALI OLDU"

19432 Okunma


Bu yazıyı ilk kez Ankaragücü’nün 100. Yaşgününde büyük bir aşk ve beklenti ile yazmıştım. Ancak gelişen olaylar, bir çok insan gibi benim de bu beklentimi boşa çıkardı. Geçen zaman içinde Ankaragücü çok  kötü günler yaşadı, çok zor durumlara düştü; ancak vefakar taraftarının desteğiyle geri dönüşümün ilk adımlarını attı. 

Bu yazı, iki yıl önce Ankaragücü”nün Doğum gününde yaşamını yitiren yiğit taraftarı Suha Mirahur’un anısına yayınlanıyor bu kez. Bu yazıyı çok seven Sevgili dost, sağlam Ankaragüçlü Suha’nın Aziz hatırası için...

(Özel yazı)

31 Ağustos günüydü doğum tarihi, yıllardan 1910...

Ve Ankaragücü, İstanbul’da doğdu o gün...

İstanbul’da doğup, Kurtuluş Savaşı’nda Ankaralı oldu.

İlk rengi, sarı yeşil idi. Tıpkı kavun ile üzüm gibi.

Tatlı, keyif veren ve gösterişli...

Aslında kuruluşu, bir sıkı çekişmenin ürünüydü.. Aynı tarihte yani 31 Ağustos 1910’da kurulan Altınörs İdmanyurdu ile Turan Sanatkarangücü’nün yine aynı gün içinde birleşmesiyle futbol sahnesine çıktı, Ankaragücü... Anlayacağınız sancılı doğdu... Sancısı, o günden bugüne hiç bitmedi.

İlk günden yaşanan çekişmelerle yaşadığımız günlere geldi.

Hep popülerdi, popüler kaldı.

Kurtuluş Savaşı sırasında şehit veren bir takımdı Ankaragücü..

‘Millî Mücadele’ yıllarında ülkeye yaptığı hizmetlerle ön plana çıktı. Mermi üretti, savaş için askeri mühimmat yaptı, bunları İstanbul’dan Ankara’ya; oradan da tüm Anadolu’ya taşıdı.

Yılmadan, korkmadan, bıkmadan, usanmadan, yazılan şanlı Türk tarihinin mürekkebi oldu...

Gurur duyulacak işler yaparken, kötü günler de yaşadı.

Küme düştü, parasız kaldı, başarısızlıkları sevenine kabus oldu.

Ama hiç sahipsiz kalmadı. Yere düşmedi, başı eğilmedi.

Mermi gibi dik, hızlı ve sert idi her zaman.

İyi gününde, kötü gününde hep seveni vardı...

ATATÜRK’ÜN RENGİNİ VERDİĞİ TAKIM

Sarı lacivert renklerini, Büyük Kurtarıcı Mustafa Kemal Atatürk verdi.

“Kavunun sarısı, Ankara üzümünün laciverdi olsun” dedi Büyük Türk. Renk Babası oldu Ankaragücü’nün...

Belli ki içten içe sevdi, yüreğinden destekledi...

Bakmayın siz, birilerinin sıkça tekrarladığı “Atatürk bizdendi” palavralarına... Hiç bir takıma söylemediğini, Ankaragücü’ne de söylemedi. “Fenerbahçeliyim, Galatasaraylıyım, Beşiktaşlıyım” demediği gibi “Ben Ankaragüçlüyüm” diye de bir laf etmedi.

Ama Ankaragücü’ne rengini verdi Atatürk...

O da yeterdi, Başkent yaptığı Ankaralılara...

AŞKIN SARI LACİVERT HALİ

Sevgi dedik de, insanlar sevdi Ankaragücü’nü...

Yüzler, binler, onbinleri ve hatta yüzbinler gönlünü verdi.

Aşkın sarı lacivert haliydi Ankaragüçlülerin yaşadığı...

Karşılıksız aşkın, dayanılmaz ağırlığını yaşadılar yıllarca...

Hepsi hepsi, iki Türkiye Kupası, bir de Devlet Başkanlığı Kupası’ydı 102 yılın hasılatı...

Sadece bu kadarı için verilen sevginin bir tanımı olabilir miydi?

1959’da başlayan resmi 1. Lig’de şampiyonluk görmediler.

Aslında göremeyeceklerini bile bile sevdiler Ankaragücü’nü.

Bu, öylesine bir sevda; dünyada eşi olmayan bir garip tutkuydu.

İYİ Kİ DOĞDUN ANKARAGÜCÜ

Bu tutkuydu, insanları tribünde, sokakta bir araya getiren.

Bu sevgiydi, tribünde ilk kez karşılaşanların, 40 yıllık dost gibi sarılmasına neden olan.

Kazandığında pembe bulutlara çıkarıp, kaybettiğinde karalara büründüren işte bu tutkuydu.

Ankaragücü ile yatıp, Ankaragücü ile kalkanların ezeli ve ebedi tutkusuydu.

Babadan evlada geçen, bitip tükenmeyen bir sevdaydı Ankaragücü...

Süper Lig, PTT 1. Lig, 2. Lig ve hatta amatör küme farketmeden.

Dün olan, bugüne kalan, yarına devrolan.

İyi ki doğdun Ankaragücü, iyi ki varsın.

Her şeye rağmen, her zaman var olacaksın...