Ankaragücü, 4 sezon önce TFF 2. Lig’de aynı grupta yer aldığı Altınordu ile bu kez TFF 1. Lig’de karşılaştı. İzmir ekibi, 2013-14 sezonunda Ankaragücü ile büyük bir çekişmeye girdiği o ligin sonunda şampiyonluğunu ilan etti ve o günden beri TFF 1. Lig’de mücadele ediyor. Hatta o kaotik sezonun 24. haftasında İzmir’de oynanan karşılaşmada, Altınordu’nun son saniyelerde attığı golle Ankaragücü’nü 3-2 yenmesi, tabir-i caizse Sarı-Lacivertli takımın 3 sezonunu çalmasına neden oldu. Güçlüler, o gün berabere kalsaydı belki de muhtemelen bir puan eşitliği halinde ikili averajda üstünlük sağlayacaktı ve üst lige çıkma başarısını bu kadar ertelemeyecekti.
Geçen 3,5 senede…
3 Mart 2014 tarihinde oynanan o talihsiz maç, Ankaragücü’ndeki iç karışıklıkların ve bunalımların artmasına çanak tuttu. O sezon üst lige çıkamayan Sarı-Lacivertliler, her sene kadroyu dağıtıp sil baştan ve yeniden bir takım kurma yoluna girdi ve kısa vadede olumlu sonuçlar alamadı. 2016-17 sezonunun başında doğru plan ve programla yola koyulan Ankaragücü, bunun meyvelerini alarak o yılın sonunda TFF 1. Lig’e çıktı. Başka bir deyişle Altınordu’nun 3 sene önce çıktığı bu lige, 2017 yılında yükseldi.
Altınordu, o geçen sürede ülkedeki gündem maddelerinin baş sırasına yükselerek parmakla gösterilen bir kulüp haline geldi. Altyapısından çıkardığı oyuncuları, yüksek bonservis bedelleri ile önde gelen futbol kulüplerine satarak hem kasasını doldurdu hem bu konuda model alınan bir kulüp haline geldi. Normal şartlarda U21 takımında oynaması düşünülen oyuncularla TFF 1. Lig’de mücadele eden Altınordu, gelecek yıllarda da oyuncularını Türk futboluna armağan edecek gibi görünüyor. Altınordu’nun Ankaragücü’nün önemli rakiplerinden olsa da İzmir ekibinin ciddi anlamda bir övgüyü hak ettiğini düşündüğüm için bunları yazma gereğini hissettim.
Moral getirecek olan 1 puan
Ankaragücü, yeni transferi Putsila’nın attığı şık golle İzmir’den 1 puanla döndü. İlk 5 haftayı geçiş dönemi olarak gördüğüm bu ligde, Altınordu gibi zor bir deplasmandan alınan bir puanın değerli olduğunu düşünüyorum. Ligin ilk 2 haftasının ardından yenilgisiz yola devam etmenin, takım olma yolunda daha moralli hareket için bir vesile olacağına inanıyorum.
İyi yönler: Putsila ve Erdem
Skor yorumunu es geçip sahadaki oyunun üzerinde durduğumda, geçen haftaya göre hem iyi hem de kötü taraflar göze çarptı. Önce iyi taraftan başlayayım, geçen hafta orta alanın ortasında oyunu kuracak bir isme ihtiyaç olduğunu ve beklerin oyuna katılmadığını belirtmiştim. Altınordu karşısında yeni transfer Anton Putsila’nın forvet arkasına monte edilmesi ve Bursaspor’dan gelen Erdem Özgenç’in sağ beke geçmesi, takımın çehresini değiştirdi. Putsila’yı Gaziantepspor’da oynarken birkaç kez görmüştüm ama dikkatli bir şekilde analiz etme fırsatım olmamıştı. 30 yaşındaki oyuncuyu, Sarı-Lacivertli forma ile yakında izleyince stil olarak vatandaşı Aleksander Hleb’in 10 sene önce oynadığı futbol anlayışına benzettim. Onun gibi oyun kurabiliyor ve hareketli topa sertçe vurup skoru bir anda değiştirebiliyor. Putsila, Ankaragücü için önemli bir kazanç olacak. Yeni transfer Erdem Özgenç, Putsila gibi hazırlık maçları dahil olmak üzere ilk kez Ankaragücü formasını giydi. Buna rağmen iyi bir görüntü çizip takımın defansını ayakta tutan isimler arasında yer aldı. Duran toplarda topun başına gelerek bu yönde de özelliği olduğunu gösterdi.
Kenan Özer’e tam puan
Bu iki oyuncu haricinde sahadaki en başarılı ismin ‘Kenan Özer’ olduğunu düşünüyorum. Geçen sene şampiyon olan ekibin, en önemli parçalarından olan başarılı oyuncu, Altınordu karşısında topun ileri kalmasını sağlayarak takımın ataklarına yön verdi. Bornova Stadyumu’nda daha çok sağ kanatta oynayan Kenan, topun hem kendisinde hem de takımda kalmasına katkı vererek Altınordu’nun o genç oyuncularını bile yormayı başardı ve onların hata yapmasını sağladı. İlk yarının son dakikasına girerken derinlemesine top ile hızlıca giderek Altınordu’nun defans kurmaylarını uyutan Kenan’ın, ceza alanına yakın bölgede topla buluşup golü atan Putsila’nın da boşta kalmasını sağladığını da belirtmek isterim. Gol kadar o ince zeka da önemliydi. Ülkemizde genelde gol atanlara tam puan verirler ama bu yanlışı düzeltmek için bir öncü olup Kenan Özer’e Altınordu karşısındaki oyunundan dolayı 5 üzerinden 5 yıldız vermeyi uygun görüyorum. Ki bu oyununun ardından da formayı sezon boyunca sırtından çıkarmayacaktır.
Verimsiz alanlar, tüm omurgayı etkiliyor
Geçen hafta BB Erzurumspor karşısında iyi oynadığını söyleyerek çok şeyler beklediğimi vurguladığım Dieng’i Altınordu karşısında çok verimsiz buldum. Meşin yuvarlağın kanatlardan ceza alanı içine hızlı koşularla getirmesini düşündüğüm Afrikalı oyuncu, bana göre istediklerinin hiç birini yapamadı. Bu konudaki eksiklik, o tarafın yükünü sol bek oyuncusu Mehmet Sak’ın sırtına yüklenmesine neden oldu. Bu da beraberinde defanstaki hataları getirdi. İnsan vücudundaki bir omurganın olmaması yada hasar görmesi, bünyeyi etkiliyorsa futbolda da bunun örneklerini görüyoruz. Sol öndeki oyuncunun yeteri kadar performans sergilememesi, takımın dengesini bozuyor. Yenilen golde, bu hasarların üst üste gelmesi sonucunda ortaya çıkan hatalar zincirinin peşinden geldi. Dieng’in iyi oyuncu olduğunu, hafta içinde yapacağı iyi bir çalışma ile bu sorunun üstesinden geleceğini düşünüyorum.
Silkelen Kibong!
Şimdi ise biraz önce bahsettiğimiz omurganın tam merkezinde bulunan oyuncu Kibong’a gelelim. Türkiye’de yaklaşık 10 senedir gösterdiği performansla dikkatleri üzerine çeken Kamerunlu oyuncu, Ankaragücü forması ile çıktığı ilk 2 resmi maçta çok inançsız bir futbol oynuyor. Geçen sene Konyaspor forması ile Avrupa Ligi’nde de boy göstermiş olan Kibong, bu performansından çok uzak bir görüntü sergiliyor. Kibong’un basan, mücadele eden ve yırtan özelliklerini, Sarı-Lacivertli forma ile görmek için Teknik Direktör İsmail Kartal’ın oyuncuyu silkelemesi gerekiyor sanırım!
Disiplin derecesi artıyor
Kişisel performanstan çıkıp genel oyuna bakarsak; Altınordu müsabakasında, ilk haftadaki BB Erzurumspor karşısında ortaya konan oyundan daha üstün bir disiplin gösterimi vardı. Zaman zaman ciddi hatalar yapılsa da gelecek adına ışık veren bir sistem anlayışı oyuncular üzerinde hakimdi. Bu oyun, Her zaman üzerimizde durduğumuz ilk 5 hafta sonrası adına umut verdi ve belli bir hedefi konuşacak kıvama getirdi. Şimdi asıl konuşmamız gereken, bu oyun anlayışı gelecek haftalarda ileriye mi gidecek, yoksa yerinde mi sayacak? Buna da geçiş döneminin bitmesi için kalan 3 hafta sonunda kanaat getireceğim.
Kehinde’nin lisansı neden çıkmıyor?
Son olarak, sezon başında Elazığspor’dan büyük ümitlerle transfer edilen Lanre Kehinde’nin lisansı bir türlü çıkmıyor. Ki bu tip bir oyuncuya takımın acil bir şekilde ihtiyacı var. Yönetimden veyahut teknik heyetten bu konu hakkında bir açıklama yapılmadı. Kehinde’nin lisansının çıkmamasının sebebinin, Nijeryalı oyuncunun daha önce dizinden yaşadığı sakatlığın tekrarlaması olduğu iddia ediliyor. Lisans verilmemesinin sebebi bu olsa bile konu daha fazla uzamamalı. Zira yeni transfer Nduka’nın da sakatlığı nüksetti ve oyuncu 1,5 ay sahalardan uzak kalacak. Ankaragücü’nün gol yollarında ihtiyacı olduğu Kehinde’nin takımda yer alıp almayacağı artık belirlenmeli. Eğer takımdan gönderilecekse bile kalan kısa sürede yeni oyuncu transfer edilmeli…