Belli bir süredir köşe yazısı kaleme almadığımı fark edince Ankaragücü’nün 4 sezon sonra TFF 1. Lig’de ilk maçına çıkmasının şerefine birkaç kelam etmek istedim.
Sarı-Lacivertliler, sezonun ilk maçında BB Erzurumspor ile 0-0 berabere kalarak sezona 1 puanla başladı. Bu karşılaşmanın analizini yapmadan önce yeni sezon öncesi yapılan kamp çalışmalarındaki görüntüye değinmek istiyorum.
Yetersiz sayıda hazırlık maçı yapıldı!
İsmail Kartal yönetimindeki takımın, BB Erzurum ile lig maçına çıkmadan önce sadece 4 hazırlık maçı yapması beni ciddi şekilde düşünmeye itti. Alınan skorlardan ziyade TFF 1. Lig gibi güçlü ekiplerin olduğu bir cendereye girmeden önce yapılan hazırlık maçlarının sayısını çok yetersiz buldum. Neredeyse kadrosunu baştan aşağıya yenileyen bir ekibin, adaptasyon sürecini atlatması için antrenmandan çok, maç yapmaya ihtiyacı olduğunu düşünürüm. Açıkça söylemem gerekirse, en iyi antrenmanın da maç olduğunu iddia ederim. Nedenini bilmiyorum ama Ankaragücü’nün bu konuda geride kaldığını düşünüyorum. Elbette bu durumun teknik bir açıklaması vardır ama daha farklı bir yöntem bulunarak en azından 1 maç daha yapılabilirdi.
Ankaragücü’nün, yeni sezon arefesinde Samsunspor ve en son olarak Ostim’de Hacettepe ile oynadığı hazırlık maçlarını canlı gözle izledim. Özellikle Hacettepe ile yapılan karşılaşmada, oynanan oyunu gördüğümde korkularım daha çok artmıştı. Ostim’de şahitlik ettiğim bu manzara, lige hiçbir şekilde hazır olmayan ve yeni transferlerden kaynaklı olarak uyum sorununun ‘bas bas bağırdığı’ bir takım görüntüsüydü. Ki bu maç sonunda Teknik Direktör İsmail Kartal’ın dedikleri de gördüklerimi kanıtlar nitelikte oldu.
Korkular ve endişeler ile birlikte ilk yarı
Kafamdaki çokça soru işaretler ve ciddi endişeler ile birlikte, Ankaragücü’nün BB Erzurumspor ile oynadığı ligdeki ilk maçını izlemeye koyuldum. Maçın ilk dakikalarındaki takımın oyununa baktığımda, Hacettepe maçındaki dağınıklığın aksine daha derli toplu ve belli bir anlayışı sahaya yansıtmak isteyen bir Ankaragücü’nü gördüm. Özellikle maçın ilk 20 dakikasındaki coşkulu oyun beni sevindirdi. İlk yarının kalan 25 dakikasında ise rakibini tartmayı deneyen ve Erzurumlu oyuncuların yapacağı hataları iyi değerlendirip gol bulabilir miyim düşüncesine hakim bir takım sahada yer aldı.
İkinci yarıda taktik savaşları vardı
Maçın ikinci yarısı ise tam anlamıyla taktik savaşına döndü. Rakip takımın Teknik Direktörü Osman Özköylü ile Ankaragücü Teknik Direktörü İsmail Kartal, yaklaşık olarak aynı dakikalarda yaptığı değişikliklerle oyun üstünlüğünün rakibin eline geçmesine izin vermedi. Ki bu dakikalarda Ferhat Çulcuoğlu’nun ince pasında hafif sağ çaprazdan kaleyi gören bir yerden topla buluşan İlhan Parlak’ın vuruşu, isabetli olsaydı teknik direktörlerin bu savaşını, İsmail Kartal kazanabilir ve Ankaragücü sezona 3 puanla başlayabilirdi.
Oyuncu performanslarına gelecek olursam, Başakşehir’den gelen Dieng’in oldukça çalışkan ve faydalı olduğunu gördüm. Soldan yaptığı bindirmelerin sonucunda açtığı ortalar, zaman zaman ciddi tehlikeler oluşturdu. Bu maçtan sadece 3 gün öncesinde takıma katılan Dieng’in bu grafiği sergilemesi ise gelecek karşılaşmalarda, ciddi canlar yakacağının sinyali olarak değerlendirdim.
Ofansif orta saha gerekli
Orta sahada ise Arif Morkaya, Kibong ve Ferhat Çulcuoğlu oynadı. Bu üç oyuncunun, birbirine çok benzer olduğunu düşünüyorum. Bu oyuncular, daha çok rakibi karşılayan ve en yanındakine pas verebilen bir özelliğe sahip. İki ön liberonun önünde, ofansif orta saha yada forvet arkası görevlerini yerine getirebilen bir oyuncu, oraya transfer edilirse sol taraftaki Dieng ve ileri uçtaki İlhan Parlak, daha faydalı kullanılabilir. Ki bu maç sonunda açıklamalarda bulunan İsmail Kartal, futbol dilinde 10 numara pozisyonu olarak lanse edilen o mevkiye, bir oyuncunun transfer edilebileceğinin işaretini verdi. Anlatmak istediğim eksikliğin, İsmail Kartal tarafından çok önceden fark edilip verdiği rapor ile o bölgeye yeni ismin alınacak olmasının, oldukça faydalı bir adım olduğunu düşünüyorum.
Bekler oyuna katılmalı
Ankaragücü’nde savunmanın ortasını iyi buldum fakat beklerin oyuna daha fazla katılması gerektiğini düşünüyorum. Günümüz futbolunda, beklerin ne kadar önemli bir hale geldiğini söylememe gerek bile yok sanırım. Bursaspor’dan transfer edilen Erdem Özgenç’in hazır hale gelmesinin ardından tecrübesi ile bu noktada, takıma ciddi katkılarda bulunacağını öngörüyorum.
BB Erzurumspor ile yapılan maçın ardından olumlu ya da olumsuz fikirlere bürünmek doğru olmaz. Ben sadece bu karşılaşmadaki, gözlemlerimi sizinle paylaşabilirim, ki öyle de yaptığımı düşünüyorum. Ankaragücü’nün oyun anlayışı hakkındaki net yorumlarımı yapmak için ilk 5 haftayı bekleyeceğim. Bu süre dolunca anca daha kalıcı eleştirileri kaleme alabilirim.
Hedefi konuşmak için çok erken
Ankaragücü’nün hedefi doğrultusunda bu maç öncesi ve sonrası çeşitli yorumlar yapıldı. Ben ise hedefi dillendirmek için erken olduğunu düşünüyorum. Ankaragücü’nün, sezonu şimdiden ilk 2’de bitirir demenin hayalcilik, Play-off mücadeleleri için gerekli olan ilk 6’ya giremez sözünü kullanmanın ise haksızlık olacağını düşünüyorum. Benim şu an için yapacağım tek yorum, ilk 10 haftayı beklemek üzerine olacaktır. Ankaragücü, bu süre diliminin sonunda, ligde yer alan 18 takımın ilk yarısının gösterdiği derecede yer alırsa yani ilk 9’da kendine yer bulursa başarılı bir şekilde yoluna devam ediyor diyebilir ve üst lig için gerekli olan hedefi tekrar koymak gerektiğini söyleyebilirim…