Sezonun hazırlık evresinde yapılan 11 transferin mevkilerine ve takımın oynadığı maçlara bakınca Özat’ın, geçen sezon olduğu gibi bu sezon da, “önce savunma yapalım, önde basıp rakibi bozalım ve yapabiliyorsak hızlı adamlarla çıkıp golümüzü atalım, olmuyorsa da 1 puanla sahadan ayrılalım” taktiğini uygulayacağını düşünüyorduk.
Özat, TSYD maçlarında oldukça diri ve hızlı hücum yapan bir görüntü sergileyen Karabükspor karşısında sahaya yen i transferlerden Zeki Yavru, Ahmet İlhan Özek ve Petar Skuletic’i sürüyordu. Uğur, Politevich, Luccas, Ahmet Oğuz, Zeki’den kurulu savunmanın önünde Issah ve Khalili onların önünde de Ahmet İlhan ve Rantie en ileride ise Skuletic yer alıyordu.
Maçın daha ikinci dakikasında Ahmet Oğuz’un biraz fazlaca topu dolandırmasının ardından ileriye göndermeye çalışırken şansızlıkla topun rakibin önünde kalmasıyla Karabükspor maça 1-0 önde başlamış oldu.
Golden sonra Gençlerbirliği, tıpkı TSYD maçlarındaki gibi sürekli olarak rakip savunma arkasına havadan top şişirerek gol aradı durdu. Ama ya toplar yerine ulaşmıyor ya da diri rakip savunması arasında pozisyon eriyip gidiyordu. Fakat asıl sorun takımın ne yaptığını bilmiyor vaziyette, ful panik bir şekilde oyun sergiliyor olmasıydı. Kırmızı-Siyahlılar neredeyse doğru düzgün 3 pas yapmadıkları maçın 23. dakikasında, geçen yılın en çok eleştirilen futbolcusu, Khalili’nin nefis frikiği ile beraberliği elde etti.
Beraberlik yakalandıktan sonra takım, oyunu kontrol altına alıp sakin bir şekilde gol aramak yerine tüm topları ileriye şişirerek kaos ortamının devam etmesini sağladı. Bir de buna Karabükspor’un önde basmaya çalışması da eklince karşılaşma adeta bir tenis maçına dönüştü.
Issah’ın havadan pasıyla en ilerde topla buluşan Rantie’nin kötü son vuruşu, Yatabare’nin bomboş pozisyonda direği nişanlaması ve Khalili’nin nefis derinlemesine pasını alan Vedat’ın kaleciyi geçememesiyle karşılaşma beraberlikle sonuçlandı.
Takım kadrosunda yer alan tek oyun kurucu vasıflarına sahip Milinkoviç'in en ileride ve ters ayakta oynatılması oldukça şaşkınlık verici bir karardı. Marko, ya ters ayaktan ötürü topları kontrol edemedi, ya zayıf fiziği yüzünden savunma arasında topa sahip olamadı ya da hızlı toplara yetişemedi. Kısacası takıma hiçbir faydası olmadı. Oysa top tutup oyunu sakinleştirmeye ve yapacağı bir verkaç ya da ara pasla takımını öne geçirecek golün hazırlayıcısı olabilirdi.
Kısacası Alkaralar dün sahada tamamen panik bir oyun sergilediler. Neredeyse hiç top tutmaya ve paslaşmaya çalışmadılar aksine sürekli kaos ortamı yaratmaya ve dönen tüm topları tekrar ileri şişirerek kaos ortamını harlayan bir oyun ortaya koydular. Tabi bunda takıma transfer edilen 11 oyuncudan hiçbirinin oyun kurucusu görevini üstlenecek vasfa sahip olmaması ve Marko’nun da en ileride harcanmış olmasının da etkisi vardı.
Maçtan sonra ise, Ümit Özat’ın sanki ligin son haftalarına girilirken küme düşme hattında kalan bir takımmışçasına açıklamalar yapması ve oyuncularını hedef göstermesini üzüntüyle takip ettik. Teknik direktörümüze hatırlatmak gerek ki, daha önümüzde 33 maç var ve bu yıl o oyuncularla bitirilecek. Tabi devre arasında 11 oyuncu daha transfer etmeyi düşünmüyorsa.