Gençlerbirliği’nde İlhan Cavcav’ın vefatı ardından herkes bundan sonra ne olacağını merak ediyor.
Kalemimin yettiğince yaşananları sizlerle çok sık bir şekilde paylaşmaya başlayacağım. Duyumlarımın yanında öngörülerimle de hem süreci hem süreçte yaşanabilecek tehlikeleri yazmaya çalışacağım.
Kapıda bir kriz var mı? Hayır.
Kriz çıksın diye el ovuşturanlar için yazı burada sona eriyor. Devamını okumalarına gerek yok.
Kulübün geleceğinden endişe edenler, bundan dertlenenler için ise daha yazım yeni başlıyor.
Evet kapıda bir kriz yok.
KRİZ YOK
Yıllardır bir şey söylüyorum. Bunu köşe yazılarımda da paylaşmıştım, “Kendinden sonrasında tufan olmaması için İlhan Cavcav’ın mutlaka bir ismi işaret etmesi gerekiyor” diye. Başkan tercihini oğlundan yana kullandı. İlhan Cavcav, Niyazi Akdaş’ı üzme pahasına bu ismi işaret etti. Hem de ölümünü tahmin etmişcesine. Eğer birini işaret etmeden vefat etse idi ölümünden en geç 90 gün sonrasında en az 3 adaylı bir kongre Gençlerbirliklileri bekliyordu. Bu da dernekçilik savaşlarını neredeyse hiç yaşamamış Gençlerbirliği için büyük bir kaos ortamı oluşturacaktı.
İlhan Cavcav son dakikada oğlu Murat Cavcav’ı işaret ederek çıkabilecek bir kaosu engelledi. Belki de son yıllarda Gençlerbirliği için yaptığı en önemli icraatı da bu oldu. Şimdi bu cümlelerimden kimse Gençlerbirliği’nde yönetimin babadan oğla geçmesini savunduğum fikrini çıkarmasın. Savunduğum ilkeler ve dünya görüşü gereği böyle bir şeyi normalde söyleyemem. Ancak sitenin mottosu olan “Taraflı Spor Sitesi” sloganı benim şahsi fikrim olarak da geçerli. Evet tarafım. Ancak kulüplerden yana tarafım. Kulübün iyiliği için bazı kişisel değerlerimi de gözardı etmem gerekirse bunda bir dakika bile düşünmem. Şu an olduğu gibi.
Hele ki Ankaragücü gibi 100 yıllık bir camianın 2-3 kişinin oyunları ile ne hallere geldiğini en yakından takip eden gazetecilerden biri olarak gerekirse başkanlığın babadan oğla geçmesinin ateşli savunucularından biri bile olabilirim. Yazımın devamında da nedenlerini anlayacağınızı düşünüyorum.
GENEL KURUL 90 GÜN BEKLENMEDEN TOPLANMALI
İlhan Cavcav, vefatından 2 gün önce yaptığı Yönetim Kurulu toplantısında oğlu Murat Cavcav’ı başkanvekili olarak görmek istediğini, oğluna tüm yöneticilerin destek olmasını istediğini biliyorsunuz. Bu, kendinden sonrası için sadece bir işaret değil aynı zamanda bir vasiyet de. Tüzük gereği en geç 90 gün içinde toplanacak genel kurulda Murat Cavcav’ın tek aday olacağını tahmin etmek zor değil. Öncelikle kongreyi toplamak için 90 gün beklenmesi büyük bir hata olur. Minimum 21 gün içinde toplanacak genel kurulun 1 ayı bulmadan gerçekleşmesi lüzumsuz bir kulis süreci yaşanamasını engeller. Bu yüzden lig devam ederken enerjinin saçma sapan kulisler ile harcanmasına bence hiç gerek yok.
Genel kurul olağanüstü toplanacağı için görev süresi Mayıs 2018’e kadar olacak. Yani yaklaşık 1.5 yıllık bir yönetim seçilecek. Murat Cavcav’ın yeteneklerini göstermek için yeterli bir süre gibi görünüyor.
Murat Cavcav haricinde başka bir aday çıkabilir mi? Bence çıkmaz. Yönetimin içinden birilerinin adaylığını açıklayabileceği düşünülse de o da İlhan Cavcav’ın vasiyeti daha taze iken bence oldukça zor. Cavcav’ın ölümünden iki gün önce istifa eden başkanvekili Niyazi Akdaş’ın da aday olmayacağını tahmin ediyorum. Niyazi Akdaş konusuna yazının ilerleyen bölümlerinde tekrar değineceğim.
İLHAN CAVCAV, OĞLUNA ÇOK ÖNEMLİ BİR MİRAS BIRAKTI
Babaların yaptığı hatalar bazen oğullar için iyi olur. Misal yeni nesil Ankara’nın yerlilerinde pavyon alışkanlığı ve kültürü yok denecek kadar azdır. Bunun nedeni ise babalarının, dedelerinin kazandıkları üç kuruş parayı pavyonda yemelerine olan tepkidendir. Yıllardır hem kulüpte hem de iş hayatında babasının yanında olan Murat Cavcav’ın ses etmese dahi İlhan başkanın hatalarını görmediğini sanmıyorum. Aynı hataları yapmayacaktır. İlhan Cavcav’a yakın olup zarar verenleri de Beştepe’den uzak tutacaktır. İlhan başkanın son yıllarda düştüğü menajer oyunlarına düşmeyecektir. Zaten bundan sonra birçok kararın Yönetim Kurulu tarafından alınacağını düşündüğümüzde menajer oyunları için alan iyice daralacaktır diyebilirim.
İlhan başkan, oğlu Murat Cavcav’a çok güzel bir miras bıraktı. Koca bir kulüpten, tesislerden, fabrikalardan bahsetmiyorum. Belki de son 15 yılda kurduğu en iyi yönetim kurulunu oluşturdu. Ve kulüpten uzak durması gerekenlerin neredeyse tamamını dışarıda bıraktı. Murat Cavcav’ın başarılı olması bana göre tamamen bu mirası iyi okuyup değerlendirmesinden geçiyor. Mevcut yönetimi koruyup, dışarda bıraktığı adamları kulüpten içeri sokmayarak 1.5 yıllık süreci başarı ile yürütebilir. Aynı yönetim kurulu, Murat Cavcav’ın başkanlığında sanki başlarında İlhan Cavcav varmış gibi devam ederek “Cavcav ölürse Gençlerbirliği biter” söylemlerini sona erdirebilir.
Bu mirası iyi okuyup, ona göre davranmaz ise başkanlığının hemen başında saçma sapan liste savaşları ile uğraşmak zorunda kalabilir. Liste dışı kalacağını düşünenler adaylık hesabına girebilir, Murat Cavcav ve çevresi bu tehlikeyi berteraf etmek için Gençlerbirlikli olmayan kişileri üye yapmaya başlayabilir, dernekçilik oyunlarını iyi bilen çakallar da bu işte rol alıp kulübü savaş alanına çevirebilir. Şimdiden böyle bir durum için kendilerine yakın yakın şirketlerde çalışan kişilere üyelik formlarının doldurtulduğu, fotoğrafların toplandığı haberleri oldukça çok yerden gelmeye başladı. Umarım geçmiş tarihli boş karar defteri sayfaları (Olduğunu bilmeye gerek bile yok. İlhan Cavcav yönetiminde genelde hep vardır) üzerinden böyle üyelik işlemleri gerçekleşmez! Kulübün dengeleri durduk yere bozulmaz.
ÇAKALDAN DOST OLMAZ!
Ankaragücü’nde kurtların dansını seyredince, Gençlerbirliği’nde kenarda bekleyen çakalların neler yapabileceğini kestirmem emin olun hiç zor olmuyor. Hele bu kulüpteki çakalların geçmiş dönem oyunlarını hatırlayınca ister istemez daha da tedbirli olunması gerektiğini düşünüyorum. Daha birkaç sene önce İlhan Cavcav’ın 10 bin lira maaş teklif edip de 25 binden aşağısına gelmem diyen bu çakallar, kulüpte yönetime girmiş yancıları, kulüpte görev alamamış ama bu çakal gelirse geri dönerim umuduyla yaşayan şakşakçıları ile kenarda bekliyorlar. İsim isim biliyorum. Deşifre etmem de yakındır. Sözde Gençlerbirliği aşkı ile görev alacak, engin bilgi ve birikimlerini kulüp için kullanacak. Üstelik maaş almadan yapacaklar bu işi. Yönetici olarak. (Gerçi hem yönetici olup hem maaş almışlıkları var. Yakın zamana kadar alanları ya da başka arkadaşları üzerinden yine almaya devam edenleri de var.) Tabi yerseniz. Amaç belli. Yönetime sızmak, yöneticileri birbirine düşürmek, birilerini Murat Cavcav’a karşı aday olmaya zorlamak, sonra çakma üyeler ve dernekçilik hileleri ile kendi kurdukları bu oyundan Murat Cavcav’ı kurtarmak. Dostları ile arasını bozup kahraman olmak. Böl, parçala, yönet. O kadar klasik bir hikaye ki.
Murat Cavcav bu yazıyı okuduğunda kimlerden bahsettiğimi hemen anlayacaktır. Buradan kendisine sesleniyorum. Bu çakallar sürüsünü kulüpte çaycı olarak dahi işe alırsanız en büyük sorunu kendiniz yaşarsın. Demedi demeyin.
İlhan Cavcav sayesinde futbol camiasına giren, hiç hak etmedikleri itibarları ve maaşları kazanan, “İlhan Cavcav ölsün de ben de kulüpte görev alayım” diye bekleyen bu çakallar sürüsünü yıllardır takipteyim. Bu günleri yıllar öncesinden öngördüğüm için çekmeceleri doldurdum. Her hamlelerinde ipliklerini teker teker pazara çıkarmaya başlayacağım.
SİYASET VE SİYASİLER KULÜPTEN UZAK TUTULMALI...
Bir başka tehlike ise siyaset ve siyasiler. Bana “İlhan Cavcav’ın yaklaşık 40 yıl süren başkanlık hayatında en büyük başarısı nedir?” diye sorsanız kasadaki para, tesisler, transferler demem. Bu kulübü siyasetten uzak tutmayı başarmasını söylerim. Ruhu şad olsun, bunu gerçekten çok güzel başardı. Gençlerbirliği, İlhan Cavcav’ın başkanlığı döneminde siyasetin hiçbir zaman oyuncağı olmadı. Bundan sonra da olmamalı.
Kulüpte düzenlenen veda töreninde Melih Gökçek gerçekten güzel konuştu. İlhan Cavcav’ın yaptıklarını kısaca özetledi. Kimseden destek almadan, kasasında 50 milyonun üzerinde parası, lüks tesisleri olan bir kulüp yarattığını söyledi. Söylediklerinin altına imzamı atarım. Sadece konuşmasını şöyle bitirmesini beklerdim: “Evet İlhan Cavcav başkanlığı döneminde bunları yaptı. Üstelik 32 yıldır bu şehirde Belediye Başkanlığı, milletvekilliği yapan, Hacettepe’yi kapatan, Ankaragücü’nü batıran bana rağmen yaptı” deseydi konuşma 4/4’lük olurdu. Neyse buna da şükür diyorum.
Ama bundan sonra bu kulübün üzerinde siyaset ve siyasiler tehlike olacağa benziyor. Siyasilerin Gençlerbirliği’ni ele geçirme çabasından bahsetmiyorum. Az buçuk kafası çalışan bir siyasetçi, bu kulübün taraftar ve camia yapısından kendilerine bir fayda gelmeyeceğini bilir. Sorun Gençlerbirliği’nde bir yerlere gelmek isteyeceklerin siyaseti kullanmaya çalışmasında. Sarayı, Belediye Başkanını arkasına alıp yönetici ya da başkan olma heveslileri çıkacaktır. Buna karşı savunma mekanizması üretmek de başta Murat Cavcav olmak üzere seçilecek yönetim kurulu üyelerine düşüyor.
NİYAZİ AKDAŞ KULÜPTEN UZAKLAŞTIRILMAMALI...
Yukarıda Niyazi Akdaş konusuna tekrar döneceğimden bahsetmiştim. Hemen açayım.
İlhan Cavcav’ın Niyazi Akdaş ile bir sorunu olduğunu düşünmüyorum. Başkanvekilliğinden almak istemesi de aralarındaki bir sorundan kaynaklanmadı. Bu, Murat Cavcav’ı kendinden sonra başkan görmek isteyen İlhan Cavcav’dan beklenen bir hamle idi. Ben bunu geçtiğimiz sene 18 Ağustosta yazdım. Yaklaşık 6 ay önce söylediklerim tamamen doğru çıktı.
Ben, daha önce de söylediğim gibi Niyazi Akdaş’ın bu kongrede aday olacağını düşünmüyorum. Hatta eminim. Murat Cavcav, tekrar kulüpte başkanvekilliği teklifinde bulunsa bile kabul etmeyecektir. Ne kadar Gençlerbirliği’ni sevdiğini bilsem de Murat Cavcav’ın altında bir görevi hem yaşı hem mesleki konumu ve kariyeri açısıdan uygun görmeyecektir. Saygı duymaktan başka elimizden birşey gelmez. Ancak Niyazi Akdaş’ın özellikle geçen sezonun ikinci yarısında, İlhan Cavcav hastanede iken gösterdiği çabayı da hatırlayınca kulüpten uzak kalmasını büyük bir kayıp olarak görüyorum.
Niyazi Akdaş bu kulüpte mutlaka olmalı. Yönetici olarak olmasa da en azından “Abi” olarak Gençlerbirliği’nde kalmalı. Maçlara gelmeli, protokol tribününde mutlaka yerini almalı. Yönetim Kurulunun sorun yaşadığı durumlarda ağırlığını koymalı, daha önce gösterdiği uzlaşmacı tavrı ile sorunların çözülmesinde katkı sağlamalı. Biliyorum ki mevcut yönetim de, çalışanlar da, hatta taraftarlar da Niyazi Akdaş’ı sever ve sayar. Kazandığı bu saygınlık kulübün lehine kullanılmalı. Niyazi Akdaş kesinlikle kaybedilmemeli. Murat Cavcav’ın başkanlığını gösterecek ilk hamlelerden biri de Akdaş’ı ilerde karşısına çıkacak rakip olarak görmeyip, “Abi” olarak kucaklayıp, birikiminden mutlaka faydalanmasından geçiyor. Daha önce bu kulüpten kimler küsüp gitti. Öner Aktürk, Zeki Ünaldı, Atilla Aytek gibi kulübü gerçekten seven insanların Beştepe’den uzaklaşmaları onlara bir şey kaybettirmedi. Ama Gençlerbirliği’ne çok şey kaybettirdi.
GENÇLERBİRLİĞİ TÜZÜĞÜ 82 ANAYASASI GİBİ
Kısa vadede kulübü daha kurumsal bir hale getirecek, çağdaş, şeffaf ve hilelere izin vermeyek bir tüzük hazırlanmasına da ihtiyaç var. Tüzükler kulüplerin anayasasıdır. Gençlerbirliği tüzüğü ise 82 Anayasası gibi. Çağ dışı ve boş. Her şeyi muallakta bırakan bir metin halinde. Yeni seçilecek yönetim, Gençlerbirliği’nin geleceğini sağlama almak için bir komisyon kurup yeni bir tüzük çalışmasına başlamalı.
NEDEN GÜÇLÜ BİR DİVAN OLMASIN
Bu kulübün yapısı çok iyi analiz edilmeli. Tribünlerde sayıca az olarak görülse de camia yapısını korumayı başaran bir kulüp Gençlerbirliği. Bu camia yapısı İlhan Cavcav gibi efsaneleşmiş bir isme bile şirketleşme gibi, kulüp ismine sponsor alma gibi hatalı hamlelerden geri adım attırmayı başardı. Öncelikle bu yapının güçlenerek korunması gerekiyor. Hangi kulüp olursa olsun “Camia ne der” korkusu çok hayırlı bir korkudur. Bir karar alınırken üç kez düşündürmeyi sağlar. Bu mekanizmaların daha da güçlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Misal İstanbul takımlarında olduğu gibi güçlü bir Divan Kurulu yapısı devreye sokulabilir. Yönetimden bağımsız, yönetimi her an denetleyip kontrol edebilecek bir yapı bundan sonra hangi yönetim gelirse gelsin kulüpte ciddi bir denge noktası oluşturabilir. Yapılır mı? Koltuğu değil kulübü düşünen bir yönetim bence bu fikri değerlendirir, hatta uygulamaya sokmak için çalışmalara başlar.
Yazıyı çok da uzatmamak lazım. İlhan Cavcav’ın vefatının ardından henüz Yönetim Kurulu toplanmadı bile. Ben gözlemlerim ve tecrübelerim doğrultusunda olabilecekleri şimdiden yazmaya başladım.
Bu süreçte olan biteni sizlerle paylaşmayı sürdüreceğim.