Yıllar sonra Futbolda bir Ankara takımı Avrupa’da mücadele ediyor. En son 2004-2005’de Gençlerbirliği’nin 1. Turda elendiğinden beri Avrupa’da bu şehrin adı yoktu.
Basketbolda Türk Telekom geçen sene küme düştü. TED istikrarlı bir şekilde aldığı yenilgiler ile bu sene de o düşecek gibi.
Takım sporlarının kenar mahallesi Hentbol’da Yenimahalle 3 senedir şampiyon. Bu sene de iyi gidiyorlar. Erkeklerde BB. Ankaraspor’da göze çok gelmese de liglerde ciddi işlere imza atıyor.
Tek tutunacak dalımız Voleybolda.
Güzel bir salonumuz, güzel tesislerimiz var.
Sağlam bir izleyici kitlesi de oluşmaya başladı.
Yeterli mi?
Değil.
O salonun her maç dolabilmesi lazım.
Belki de suç biraz bizde. Yeterince başarıları gösteremiyoruz.
Halkbank bir yandan Ziraat bir yandan başarıdan başarıya imza atıyor.
İkisi de Ankara markası. İkisi de başarıda birbiri ile yarışıyor.
Kavga, gürültü ile değil. Dostça, kol kola bu şehri başarıdan başarıya koşturuyorlar.
Altyapısı ile Kadın takımı ile.
Özellikle Halkbank.
Rakiplerinin korkulu rüyası.
Selahattin Süleymanoğlu’nun belki doğmadığı ama okuduğu, büyüdüğü, ekmeğini kazandığı bu şehre en büyük hediyesi oldu Halkbank Spor Kulübü.
Spor aşığı. Ankaragücü’nde de bir dönem yöneticilik yaptı.
Genel Müdür Yardımcısı olduğu Halkbank’ta kulübün bu yerlere gelmesinde en çok emeği geçen insan.
Bankaların Genel Müdürlüklerinin İstanbul’a taşınmaya başlaması ardıdan ilk Vakıfbank’ın Spor Kulübü şehri terketti.
Eski dostun başarılarını uzaktan izlemek zorunda kaldık.
Belki biraz kıskanarak, belki biraz üzülerek.
Şimdi de Halkbank takımı İstanbul’a taşımayı düşünüyor.
Geçtiğimiz günlerde bir radyo programına bağlanan Selahattin Süleymanoğlu, İstanbul’da salon baktıklarını söyledi.
Ankara’nın en önemli spor markalarından birinin daha şehri terk edeceğinin en net sinyalini verdi.
Ne zamandır bunun olabileceğini tahmin ediyor “İnşallah gitmez” diyorduk.
Bu şehre aşık, değerlerine sahip çıkan yerel gazetelerin, internet sitelerinin ve okuyucularının takımına sahip çıkması gereken, “Gitme kal bu şehirde” demesi gereken zamanlardayız.
Halkbank Spor Kulübü bu şehri terk etmemeli.
“Giderseniz İstanbul’da seyirciniz olmaz, kimse takip etmez, Sadece Voleybol sitelerinin gündeminde olursunuz” gibi sözler söylemeyeceğim. Gittikten sonra ne yaptığının çok umrumda olacağını düşünmüyorum.
Ama Halkbank gitmemeli.
Bu şehirde kurulan, bu şehirde başarılar kazanan, Voleybol oynamak isteyen çocukların, gençlerin hayallerini süsleyen bir takım İstanbul’a gitmemeli.
Bu takımın yerli sporcusu da Ankaralı, altyapısında oynayan çocuğu da.
Yabancı oyuncuları bile Angaralı oldu artık.
Taraftarı da Ankaralı, yöneticisi de, çalışanı da.
Sadece “Genel Merkezimiz İstanbul’a gitti, bizim de gitmemiz gerekiyor” açıklamasının hiç bir dayanağı yok.
Ziraat Bankasının da Genel Merkezi İstanbul’a gitti. Ama Ankara’da güçlenerek yapılandırmasını sürdürüyor.
Şehri terketmiyor.
Halkbank da gitmemeli.
Omuz omuza mücadeleyi buradan sürdürmeli.
Gidenin arkasından el sallamak bizim işimiz değil.
Biz yereliz. Bu şehirliyiz. Ankaralıyız, Başkentliyiz.
Bugün bütün gazetelerin Ankara ekleri bu konuyu gündeme getirdi. Hepsi ortak ses verdi. “Gitme Halkbank” diye
Klasspor yazdı, Sporanki yazdı, Haberankara yazdı.
Halkbank bu karardan vazgeçene kadar da yazıp, çizmeye devam edeceğiz.
Bu şehrin elleri ile büyüttüğü en önemli spor markalarından biri İstanbul’a göndermeyeceğiz.
Takımımıza sahip çıkacağız.
Gazetelerde, internet sitelerinde, sosyal medyada yazdıklarımız ile, sesimiz ile...
Bu sefer birlik olmak zamanı.
Bu gidişe “Dur” deme zamanı.
“Bizim dememizle kalmazlar” demeyin.
Halkbank yöneticilerinin de Selahattin Süleymanoğlu’nun da bu şehrin sahip çıktığı bir takımı göğsünden söküp götürmeye içi el vermez.
Yapmazlar.
Yapmamalılar.
Yapmayacaklarına inanıyorum.
Haydi Ankaranın değerlerine sahip çıkan, onun için bu siteyi hergün takip eden dostlarım.
Siz de ses verin, takımızı İstanbul’a göndermeyelim...
Kendi reklamında söylediği gibi
Halk isterse Halkbank yapar.
Di mi?
