Gençlerbirliği, 3 haftada teknik patron Ümit Özat ile bir değişim yaşadı. İbrahim Üzülmez’in heyecanlı takımı, ufak tefek dokunuşlarla daha sakin daha kontrollü bir takıma dönüştü. Bunun meyvesini 3 maçta almak, bir de kupa maçında Fenerbahçe’yi mağlup etmek düşünülünden daha iyi bir başlangıç oldu kesin. Oynadığı 2 deplasman ki bunlar Kayseri ve Adana; rakiplerini 2-0 yenmek önemliydi. Her ne kadar sıralamada son iki sırada yer alsalar da bu tip maçlarda cömertçe puan harcayan Gençlerbirliği, bu kez işi sıkı tuttu. Sahada etkili bir oyun ortaya koyamayan başkent ekibi, 11’indeki eksiklere rağmen sonuçta 3 maçtan 7 puanı çıkardı. Genel olarak bir deplasman takımının oyun anlayışıyla mücadele etti ancak fazla geri çekildiğini de kabul etmek gerekir. Hızlı hücumlarla Adana kalesinde tehlikeli olmak isteyen kırmızı-karalar, bunda da başarılı oldu. Serdar’ın belli bir standartta tecrübesini sahaya yansıtmayı sürdürmesi takım adına artı bir durum oldu. Khalili kendini kabul ettirmeyi başarıyor. Ahmet Çalık ile birlikte kim oynarsa oynasın savunmayı her zaman toparlıyor. Politevich de üzerine düşen görevi iyi niyetle yaptı.
Tabloya baktığımızda kırmızı-karalar huzuru bulduğu yerde; 8. sırada... Ligin en az gol yiyen ekibi konumunda... Zorlu maç periyodu öncesi toparlanmış görüntü kıymetli, takım da kendine güveniyor. Mutlak suretle etkili, yırtıcı bir forvet şart görünüyor. Bu Stancu’dan vazgeçelim demek değil! Orta alan ve savunmanın uyumu önemli. Kalede zaten sorun yok.
Başakşehir, Fenerbahçe ve Bursa maçları, sezonun ilk yarısı için takımın kaderini belirleyecektir.