Deplasmanda galibiyeti bulunmayan, 5 haftadır da kazanamayan Gençlerbirliği, Antalya’dan da eli boş döndü… Oyun içinde zaman zaman rakibine üstünlük kuran kırmızı-karalar için maçın kırılma anı kaçan penaltı oldu. Ligde 2 haftadır kazanan Antalya rahat bir nefes alırken başkent ekibi için huzursuzluğun artacağı çok açık… Teknik patron İbrahim Üzülmez için olumsuz görüşleri olan başkan İlhan Cavcav’ın ‘Üzülmez’in gönderilmemesi’ konusunda ikna edildiğini biliyoruz. Şimdi işlerin nasıl gelişeceğini hep birlikte göreceğiz. Futbolcunun dilinden konuşabilen, onların halinden çok iyi anlayan genç teknik adamın, kulübedeki idare ve yönetim ile olan diyalog konusunda sıkıntılar yaşadığını gördük. Bu maç sonrası ise düşünülmesi gereke şeyler artıyor. Taraftarın desteğini alan, futbolcuların sevdiği Üzülmez’in kafasının karışık olduğu da çok belli…
COŞKU VE İSTEK VAR AMA!..
Haftalardır takımdan giden futbolcular üzerinden eleştiride bulunan Üzülmez, takımdaki pek çok ismi küstürmüş olabilir. Alınan onca futbolcuya rağmen kadroda revizyon yapmaması yönetimi elbette memnun etmiyordur. Takımın ortaya koyduğu futbol ümit veriyor, coşku ve istek izleyenleri memnun ediyor. Ancak pozisyon üretilememesi ve oluşan tablo pek de bunu söylemiyor. El Kabir ile pek anlaşamayan Üzülmez’in takımda özellikle kalmasını istediği isim Campos’tu. Evet, etkili ve takıma faydası olan bir isimdi. Ancak Yunanistan yolunu tutan futbolcu için yapacak bir şey yoktu. Çünkü daha sezon bitmeden yaptığımız röportajda Campos’un gitmeyi kafaya koyduğunu görmüştük. Yeri dolduruldu ya da doldurulamadı. Siz elinizdeki futbolcu topluluğunun yetersizliğini sürekli gündeme getirirseniz, forma giyen isimler ile giymeyenler arasında gruplaşmaya neden olursunuz. Özellikle yabancı futbolcular birbirinin evine gidip dizi izlemiyordur. Konuştukları şeyler takım, antrenör, sonuçtur…
AMAÇ YAPICI OLMAK!
Geçen yıl Sırbistan’da yılın yabancı futbolcusu seçilen Owusu’yu göremedik. Sakat Matei’nin daha fazla şansı hak ettiğini düşünüyorum. Böyle giderse takımın elinden kaçırabileceği Halil İbrahim var. Stancu’nun yedek başlamasını da anlamıyorum. İsimler üzerinden konuşmanın da bir anlamı yok. Bütün haftayı futbolcularla geçiren, futbolu bizden daha iyi bilen İbrahim Üzülmez’e akıl vermek değil amacımız. Ancak görünen köy de kılavuz istemiyor. Takıma bir dokunuş gerekiyor. Her basın toplantısında takımın yetersizliğini söylemek, “futbol böyle bir şey” demek ve yönetim ile yanlış pazarlıklar yaparak güven kaybetmek de hocanın öğreneceği şeyler olduğunu gösteriyor. Takımın pozisyon üretememesinden yakınmayı da yersiz buluyorum. Bu her hafta yapılmaz! Mühim olan maç kaybetmemek, mühim olan Gençlerbirliği’nin şampiyonluk mücadelesi verememesi değil… Mühim olan takımına sahip çıkan, takımının arkasında duran bir teknik direktörü görmek. Mühim olan bu takımın alt yapısından çıkmış futbolcuların unutulmaması. Ve mühim olan taraftarın Gençlerbirliği formasının hakkını veren sporcuları izlemesi…