Klasspor - Özhan Yüksel - Döğüşenlere Minnetle yazısı

Site İçi Arama


DÖĞÜŞENLERE MİNNETLE

9867 Okunma


Döğüşenler de Var Bu Havalarda'nın, Tanıl Bora, Kutay Yeşilöz, Emre Mineoğlu, Mehmet Ali Çetinkaya ve Maksut Uzun ile birlikte, emek verenlerinden olan Erdem Ceydilek, "Kulübümüzün 70'li yıllarda alt liglerde yok olmanın eşiğinden döndüğü yılları ve başta Hasan Şengel başkan olmak üzere o yıllarda mücadele eden gerçek kahramanları anlatan" şeklinde tanımlamış belgeseli; üstüne tanım uydurmak bana düşmez. Bu şahane işin galası, başta Hasan Amca olmak üzere dönemin tanıkları ve emekçileriyle taraftarları biraraya getiren sıcak bir etkinlikle Ankara Barosu'nda gerçekleştirildi. Hatırlatmak kelamımdan evvel görevim olsun: Belgesel 2 Mayıs günü saat 17:15'te Ankara Film Festivali'nde gösterimde olacak.

Gençlerbirliği'yle tanışmam 1999-2000 sezonunda 1-0 kaybettiğimiz bir Gaziantepspor maçıyla olmuştu. Kronolojik Gençlerbirliği tarihimde bir sonraki fotoğraf yine aynı sezonda 5-2 kazandığımız bir Adanaspor maçında Phiri'nin son saniye golünü takiben önce formasını çıkarıp sonra reklam panolarının üstünden atlaması ve formasını bir Gençlerbirliği bayrağıymışçına havada daireler çizerek sallamasından -yeri gelmişken, formanın gol sevinçlerinde vücuttan ayrılmamasını salık veren kuralla birlikte, ritmik melodilerle yapılan ve formanın bir coşku simgesi olduğu sevinçlerden golü atan oyuncunun ne takım arkadaşlarıyla ne tribünle bağ kuran ve bireysel bir güç gösterisine dönüşen havadaki yumruk şovunda içinize sinmeyen bir taraf yok mu?-. Sonrası Fenerbahçe'ye karşı kazanılan kupa finali, edilen birkaç duanın ardından Gençlerbirliği'nin şampiyonluk yalvarışlarıyla uykuya dalınan geceler, bugün bile rüyayla gerçeklik arasında nereye yerleştireceğimden pek de emin olamadığım Avrupa kompartımanlarında geçen bir sezon; ve en nihayetinde uçsuz bucaksız ne başı ne sonu ne altı ne üstü belli, hele son yıllarda iyice taraftarlarına Sisifos'un lanetinden nasiplenmiş gibi hissettiren ve her Gençlerbirlikli kimliğinin bir parçası haline gelmiş hiçlik yılları. Bu anlattığım kişisel Gençlerbirliği tarihimi neresinden kavrarsam kavrayayım, veyahut siz kendi kişisel Gençlerbirliği tarihinizin neresinden tutarsanız tutun ucunu biraz çektiğinizde her seferinde aynı ismin yüzünü görmek sözkonusu olur; elde değildir, o her yerdedir. Ancak beni, yaşamın o bayağı rutininin dışına çıkaran bir efsunlanma haliyle dün belgeseli izlerken  Gençlerbirliği'ni belki de tam anlamıyla ilk kez başka bir yerden gördüm, Gençlerbirliği'ne bambaşka bir yerden dokundum. Pek tabii o yine oradaydı, şüpheye düşmek naiflik olur, ama bu sefer anca uzaklardan izliyordu, elinden dahası gelmiyordu. Ben Hasan Amca'nın elini öperken göz ucuyla yüzünü seçer gibi oldum, ama çok arkalardaydı. Cemalettin Kaptan gözyaşlarını tutamazken sanki o da bir şeyler mırıldanıyordu ama sesini duyamadım. Asım Abi Rafael Amca'yı ketenpereye getirerek nasıl ayakkabıcının yolunu tuttuklarını anlatırken kapı açılır gibi oldu, biri ayrıldı, oydu sanırım.

Döğüşenler de Var Bu Havalarda Gençlerbirliği'nin sahip olduğu tüm varoluşu tek bir adama tahvil eden ortodoks tarihinin tuzla buz olup, hiç tanımadığımız, hadi mübalağanın ateşini biraz kısalım, yeterince tanımadığımız kahramanlarla vücut bulmuş bir Gençlerbirliği gerçeğini yeniden hatırlatması açısından son derece kıymetli ve paha biçilemez bir iş. Hani derler ya "herkesin izlemesi gereken bir yapım" diye, bu tümüyle mütevazı ve gösterişssiz emek üzerine o türden şaşalı sözler kurmak hadsizlik etmek olur, yerimi bileyim; fakat Gençlerbirliği'nin "duayen başkan"dan öte bir anlam ihtiva ettiğinin ayırdına varmak; sıradan bir muhabette, belki de sadece hangi takımlı olduğunuzu belirtirken Gençlerbirliği dedikten hemen sonra, söz havaya karışırken Hasan Başkan'ın, Rafael Amca'nın, Cemalettin Kaptan'ın, Asım, Turgay, Nevzat Abilerin emeğini oralarda bir yerde hissetmek; bir galibiyet sonrası takım demirin önüne gelmiş ve üçlü çekmeye hazırlanıyorken ister bir sızı ister gözleri biraz -ama sadece biraz- dolduran bir tebessümle bu kahramanları anımsamak bizi daha iyi Gençlerbirlikliler, daha iyi futbolseverler ve en önemlisi daha iyi insanlar yapacaktır.

Asım Abi'nin film sonrası "Anladım ki biz de varmışız" sözlerini unutabileniniz oldu mu? Ben de belgeselden ve o geceden şunu anladım ki Gençlerbirliği'nden anılarımın ve 19 Mayıs Stadı'nda geçen çocukluğumun payına ne düştüyse, sizin varlığınızla avuçlarıma damlamış. Teşekkür ederim.

 

Facebook Yorumları
Facebook üzerinden yorum var.
Site Yorumları
YORUM YAZ
Adınız:
Yorum:
Okuyucularımızın görüşleri bizim için çok önemlidir.
İçinde küfür, hakaret, tehdit, aşağılama bulunmayan; aynı bilgisayardan farklı isimler ile yazılmayan tüm yorumlar yöneticilerimizin onayından geçtikten sonra en kısa sürede yayınlanacaktır.
ÖZHAN YÜKSEL