Bir yanda tarihinin en iyi sezonunu yaşayan, Türkiye Kupası’nda yarı finale yükselmiş ve ligde üçüncülüğü kesinleşmiş gibi görünen Konyaspor, diğer yanda ise sezonun ikinci devresine fırtına gibi başlayan ve düşme potasından uzaklaşıp hedefsiz kalan ve son iki haftadan sadece 1 puan çıkartan Gençlerbirliği karşı karşıya geldi.
Normalde “oyun kurucu” olarak Hleb ile İrfan Can arasında bir seçim yaparak ilk on birde sahaya süren İbrahim Üzülmez’in bu sefer ikisini birden sahaya sürmüş olması, elindeki kadro üzerinde denemeler yaptığının bir kanıtıydı ki, tribünlerde yer alan bizler için çok da güzel bir tercihti. Son haftalara göre bir değişiklik de sakat olan Uğur yerine uzunca bir aradan sonra Halil İbrahim’in sol bekte yerini almış olmasıydı.
Maç başlar başlamaz çok diri ve istekli bir Konyaspor izlemeye başladık. Buna karşılık Gençlerbirlikliler rakibinin baskısını kırıp pozisyon bulmaya çabalıyorlardı. Stancu’nun biri kafayla biri de karşı karşıya olmak üzere yararlanamadığı iki pozisyonuna karşılık Konyaspor, Holmen’in ayağından bir gol kaçırdı ve ilk yarı golsüz beraberlikle sonuçlandı.
İkinci yarıya Üzülmez, gol yolunu hareketlendirmek adına Skulason yerine Landel’i sahaya sürdü. Gençlerbirlikliler ikinci yarıya daha baskılı ve pozitif başladılar ama Konyaspor o kadar uyumlu bir oyun sergiliyordu ki, rakibine neredeyse hiç açık alan bırakmıyorlardı. Hleb’in ilk yarıda sakatlanıp oyundan çıkması ve sol kanattan çıkışlarıyla rakibini zorlayan Uğur’un olmaması Gençlerbirliği gol yollarında zorlanmasını sağlıyordu. Bu yüzden dakikalar ilerledikçe maçın golsüz beraberlikle sonuçlanacağını düşünmeye başladık.
Fakat 90. dakikada çıkarken kaptırılan topun Rangelov’un ayağından fileleri bulmasıyla bir anda Konyaspor üç puanı cebine indirdi ve sahadan galip ayrıldı.
İkinci devrenin ilk 7 maçında 18 puan toplayan Gençlerbirliği bu sonuçla birlikte son 3 haftada sadece 1 puanla yetinmiş oldu. Takımın Konyaspor karşısında iyi mücadele ettiğini söylemek gerek ama yine de son haftalar canımızın sıkılmaması adına tez zamanda bir galibiyete ihtiyacımız olduğu da çok açık bir şekilde önümüzde duruyor.