Maçın ardından Sakarya’ya doğru doğru yol alırken ve Eskiyeni’de oturduğumuz 15-20 dakika boyunca, bir yandan Üzülmez’in top tutacak, orta sahayı boş bırakmayacak ve pozisyon üretecek Hleb’i oyuna almamasını ve öne geçtikten sonra takımın ilk kez oldukça defansif oynayıp rakibine gol şansı vermesini eleştiriyor, bir yandan da kaçırdığımız net pozisyonlara hayıflanıyorduk. Bu arada masamıza eklenen arkadaşlarla oradan buradan laklak edip haftanın yorgunluğunu atıyorduk.
Sonra bir anda büyük bir gürültü işittik. Hafif esinti olduğu için sesi gök gürültüsüne yordum ve hızlı bir şekilde, “iyi bir yağmur geliyor!” dedim. Oysa yanımda oturan Cengiz Abi, “Eyvah! Eyvah! Eyvah!” diyordu. Yağmur yağacağı için neden bu kadar üzülüyor ki diye safça aklımdan geçirirken, oturduğumuz yerdeki ve sokaktaki insanların şaşkınlığını, çaresizliğini ve akabinde yaşanan koşuşturmasına şahit olunca ben de “Eyvah!” dedim. İşte o an her şey anlamını yitirdi.
Bir süre şaşkın şaşkın birbirimize baktıktan sonra bir yandan telefona sarılıp yakınlarımızı aramaya bir yandan da maç çıkışı olduğu için Kızılay’da olduğumuzu bilen ya da tahmin edip bizi arayanlara iyi olduğumuzu söylüyorduk. Ortalığın sakinleşmesini bekledikten sonra bir kısmımız masadan ayrılıp evlerinin yolunu tuttu. Bu sırada, Ural ve Cengiz Abi sürekli olarak panik olmamızı, sakinleşene kadar bulunduğumuz yerde kalıp, paniğe yol açmamız gerektiğini söylüyordu.
Oturmaya devam ettiğimiz yaklaşık 30 dakika boyunca kafamızı dağıtmak için oradan buradan konuşmaya çalışıyorduk ama ne bizlerin, ne mekânda oturanların, ne de sokakta yürüyen insanların güvensizlikleri, korkuları, çaresizlikleri saklanamayacak kadar açıkta duruyordu.
Nasıl iyi olabilirdik ki? Bulunduğumuz yerin sadece 500 metre uzağında hem de birçoğumuzun evine gitmek için kullandığı otobüs ve dolmuş duraklarının olduğu yerde, kaldı ki Sakarya yerine toplu taşımayla eve gitmeyi tercih etsem orada olacağımı bildiğim yerde patlama olmuştu ve onlarca evine gitmek isteyen masum insan hayatlarını kaybetmişti!
Bu yazıyı yazarken, maçtan sonra evine gitmek için otobüs bekleyen, 19 yaşındaki tribünden bir kardeşimizi de patlamada kaybettiğimizi duydum ama “bir hata olmalı!” diye aklımdan geçirerek kabullenmemeye çalışıyorum. Umarım bir hata vardır ve umarım “bütünmüşüz gibi” hissedeceğimiz günlere yeniden ulaşabiliriz.