Maçtan sonra mikrofonun başına gelen ve golün hazırlayıcılarından olan Skulason’a (32), “artık takıma alışmaya da başladın” denildiğinde İzlandalı oyuncu gülerek, “100 yaşında orta sahamız var” dedi ve, “Selçuk (34) ve Hleb (34) gibi iki tecrübeli oyuncu takıma dâhil olunca çarklar dönmeye başladı” diye ekledi.
Tarihinin en kötü ilk yarı performansını sergileyen Alkaraların, devre arasında yaptığı transferlerle yaş ortalamasını bir hayli yükseltmesi ve takımın başına hiç Süper Lig tecrübesi olmayan İbrahim Üzülmez’i getirmesi, benim gibi birçok Gençlerbirliklinin aklındaki soru işaretlerini çoğaltmıştı. Ama hiç de korktuğumuz gibi olmadı!
Hleb’in katkı sağlayacağı konusunda gram şüphemiz yoktu ama onun yanına, Selçuk’un inanılmaz bir verimle oynaması, Djalma ve Skulason’un da onlara eklenmesiyle birlikte Rize deplasmanından kazanılan 3 puan, ölü toprak serpilmiş takımın havasını bir anda değiştirmeye yetti. Sezonun ilk yarısı boyunca en ileri ucundan en gerisine kadar ayakları titreyerek oynayan ve ilk golü yediği an maça havlusunu atan takım, Rize maçından sonra kazandığı özgüvenle birlikte Antalyaspor karşısına daha büyük bir istekle çıktı ve bu sezon ilk kez 2’de 2 yapmayı başardı.
Birkaç aylık aradan sonra gittiğim Tanıl Abideki tribünümüzün yaş ortalaması, Alkaraların yükselen yaşına nazire yapıyordu. Maçtan önceki muhabbetimizde, Tanıl Abiyle ben, Kasımpaşa’nın “sağlam” kadrosunu düşünerek “1 puan” iyidir derken Necdet Abi her zamanki pozitif bakışıyla “3 puan elbette!” diyordu.
İlk dakikasından itibaren maç sürekli olarak iki takımın birbirini tartmasıyla geçti. Hızlı çıkan ve uzaktan şut çekebilen Kasımpaşa’ya düzgün bir pozisyon verilmemiş olması Gençlerbirliği’nin takım halinde savunma yapması ve rakibi her kademede karşılamasındaki başarısından ileri geliyordu. Sağ ve sol bek Ahmet Oğuz ile Uğur’un yararlı çıkışlarına, Skulason, Djalma ve geldiği günden bu yana joker eleman olarak çok acayip işlere imzasını atan Selçuk’un desteği eklenince, “son vuruşta başarılı olmayan ama her an gol atabilecek bir takım” gibi oynamaya başladık.
Stancu’nun yerine oyuna giren Serdar’ın hızlı çıkışı devamında Kasımpaşa’nın 10 kişi kalması ve Hleb’in yerine oyuna giren İrfan’ın 85’de, Gençlerbirliği’nin bu sezonki en organize golüne imza atmasıyla birlikte “goool” diye bağırarak havalara zıpladık! Aramızda en fazla bağıran ve sevinen, koyu bir İrfan taraftarı olan Tanıl Abiydi. Bu yüzden ilerleyen dakikalarda kendisini bol bol tebrik ettik.
Golün oluşumunda Skulason’un atağa çıkan Kasımpaşalılardan topu kesmesi ve İrfan’a çıkartması, onun da topu sağ kanattaki Djalma’ya çıkartıp içeriğe doğru koşuşu ve Angolalının yerden yuvarladığı topu filelerle buluşturması gerçekten nefisti!
Maçtan sonra mikrofon başına gelen İrfan’a yöneltilen, “Hleb gibi bir dünya yıldızıyla forma yarışında olmak zor değil mi?” sorusuna genç oyuncunun, “onun gibi tecrübeli bir oyuncudan her gün bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum, onunla forma mücadelesi vermek büyük bir zevk!” yanıtını vermesi, attığı golden daha çok mutlu olmamızı sağladı. Çünkü Gençlerbirliği tarihinin en tecrübeli oyuncusu olan Hleb’in, bu kulübe adımı attığı günden bu yana en en çok istediğimiz şey İrfan ve onun gibi aynı mevkide oynayan oyuncuların Beyaz Rus’tan feyz almaları ve kendileri geliştirmeleriydi!
Maçın tek can sıkıcı yanı ise, İrfan’ın yerdeyken hakem tarafından görülmeyen bir pozisyonda topa eliyle müdahale etmesiydi.