“Bana, portföyün var mı Yılmaz, bu çok önemli, biz yapamıyoruz bu işi dedi. Ben de “Var abi” dedim. “Senin ödeyebileceğin rakamlarda, bonservissiz ciddi oyuncuları getirebiliriz buraya." Bu sözlerimi duyunca çok mutlu oldu ve çalışmalara başladık…"
Bu sözler görevi bıraktıktan sonra basın toplantısı düzenleyen Yılmaz Vural’ın sözleri.
Doğru mu?
Doğru…
Gençlerbirliği son yıllarda oyuncu izlemeyi beceremiyor. Daha bir hafta önce ben de kaleme almıştım. Böyle bir sistem yok çünkü Beştepe’de…
Transferler, Yılmaz Vural’ın yanında getirdiği menajer Süha Sidal ile birlikte yapılacaktı.
Vural gitti, Sidal da gitti.
Yerine Emrah Yıldız geldi. Gençlerbirliği’nin yeni Genel Menajeri.
Sessiz, sakin yapıldı bu operasyon. Fazla duyan, gören olmadı.
Yıldız, ilk Ümit Özat’ı Gençlerbirliği’ne getirmeye çalıştı. Olmayınca, başkanı İbrahim Üzülmez’i getirme konusunda ikna etti. Kendini de kulübe Genel Menajer yaptırdı.
İbrahim Üzülmez için söyleyebileceğim çok bir şey yok. Bilmiyorum çünkü. Altı maçta takımın başında sahaya çıkmış bir hoca için ne söylenebilir? İyi desem boş, kötü desem yalan. Gençlerbirliği’nde altyapı hocalarının maç tecrübesi daha fazla, orası ayrı. Ama her türlü kumar... Ve Cavcav bu kumarı en tehlikeli zamanda oynadı. Herkes, “Yapma başkan!” derken.
Ama Emrah Yıldız ile ilgili söylenebilecekler var.
İddialara göre Ümit Özat’ın lokanta, kafelerde ortağı.
Elazığspor’da bir dönem Genel Menajerlik yapmış. Yılmaz Vural ile de birlikte çalışmışlar hatta. Vural görevde iken Ümit Özat’a teknik direktörlük teklif ettiği ortaya çıkınca yönetim görevine son vermiş. Belki de Cavcav’ın Vural’ı öyle apar topar göndermesi aklını veren de odur. Bilemiyorum.
Hakkındaki iddialar hiç keyif verir tarzda değil.
Elde somut bir şey olmadığı için şimdilik o konulara hiç girmiyorum.
Ama önerdiği oyunculara bakınca durumun hiç iç açıcı olmadığı kesin.
Bobo, Selçuk Şahin…
Ya durumun ciddiyetinin farkında değiller ya da başkana şirin gözükmek için ucuz transfer yapma derdine düşmüşler.
Mesele veteran, lejyoner futbolcuları Gençlerbirliği’ne kazandırmak ise bu kadar çabaya ne gerek var. Ben hepsini size sıralayayım.
Hatta Acun’un salon futbol turnuvasını açıp oyuncu seçin. Orada ne yetenekler var.
Ali Tandoğan, Baki Mercimek, Tarık Daşgün…
Hepsi Gençlerbirliği’ni iyi bilen futbolcular.
Seç, beğen, al.
Hatta Holosko’yu tekrar Türkiye’ye getir. Üzülmez’in eski takım arkadaşı hem.
Tabi ihtiyaç bu ise…
Şu an Gençlerbirliği’nde genç, topa kafasını sokacak, koşacak, takımı ateşleyecek, doğru mevkilerde çok kaliteli futbolculara ihtiyaç var.
Selçuk Şahin misal.
34 yaşında.
Transfermarkt verilerine göre değeri 300 bin Euro. Stancu’nun değerinin 15’te 1’i
İsviçre 2.Liginde son 6 maçta 35 dk forma giyebilmiş. Çoğu maçta kadroda bile yer bulamamış.
Bobo…
30 yaşında.
Brezilya’da 20 maçta forma giymiş, 5 gol atmış. El Kabir’in 17 maçta 7 golü var. El Kabir’i kesebilecek adam Bobo mu?
İyi bir golcü alınmasından yanayım da eğer El Kabir’i kulübeye gönderebiliyorsanız Stancu’yu asıl görev yeri olan forvete çekip iyi bir kanat almayı niye düşünmezsiniz? Bobo, Stancu’dan, El Kabir’den hatta ve hatta Berat’tan daha mı üstün bir golcü.
Böyle giderse ikinci yarıda Doğa Kaya’dan “Takımın genç oyuncusu” diye bahsetmeye başlayacağız.
CAVCAV’I ÖPECEKLER DE!
Atilla Türker bugün yazmış. “Cavcav’ı yine öpecekler” diye.
Abi Cavcav öpülmeyi seviyor. Ben artık buna kanaat getirdim. Ama Gençlerbirliği’ne olan, öpülmenin çok çok ötesinde artık.
Emrah Yıldız’ın çalıştığı, bu futbolcuları öneren menajerlerin kimler olduğu malum.
Yakın zamanda yine sen aynı menajerlerin hangi kulüpleri tokatladığını kaleme aldın. Adamlar hâlâ o futbolcuların borçları ile uğraşıyor.
Bilmiyor mu başkan?
Biliyor.
Ama akıl almaz bir şekilde bu menajerler ile çalışıp takımın küme düşmesine yol veriyor.
Büyük konuşmak tehlikelidir. İki gün sonra bu yazdığını önüne koyarlar.
Ama gerçek durumu söylemek açısından da önemlidir. Cesaret ister.
Bu transferler, bu yapı ve bu yönetim tarzı ile Gençlerbirliği şu an itibari ile küme düşmenin en büyük adayı değil, küme düşmeyi garantileyen bir takımdır.
Futbolda her zaman mucizeler olur ama o mucizelerin olması için de belli şartlar vardır.
Takım yoklukla mücadele ediyordur, onur mücadelesi veriyordur, şehir kenetlenmiştir falan…
Gençlerbirliği’nde bunların hiç biri yok.
Güle oynaya, adeta isteye isteye küme düşürülecek.
Bunun da tek suçlusunu herkes bilecek.
O, her zaman yaptığı gibi “Beni menajerler öptü” diyecek, “Kandırdılar beni” diyecek.
Ama bu sözlere artık karın tok. Başkan’ı herkes uyardı. Kimseyi dinlemedi.
“Cavcav’dan sonrası tufan” deniyor ya, doğrudur. Büyük bir tufan oluşacak. Ama kulübün bir oyuncu izleme sistemini 38 yıllık başkanlık döneminde kuramadığı gibi yönetimsel boyutta da kurumsallaştırmadığı için sorumlusu yine kendisi olacak.
ÇALIK MESELESİ
Yılmaz Vural bir yandan, İstanbul Medyası bir yandan Ahmet Çalık’a saldırırken doğru dürüst bir açıklama bile giremeyen Basın Sözcüsü ve yöneticiler. Kusura bakmayın sınıfta kaldınız. Yapılan açıklama “Evet Çalık bunu yapmış ama bizim için sorun değil” den öte değildi. İkinci yarı takımın en fazla ihtiyaç duyacağı oyunculardan birine sağlı, sollu girişilirken çekirdek çitleyip izlemekten başka bir şey yapmadınız. Bu da sizin ayıbınız olsun…