Yaşadığımız adaletsiz dünyada, güçlü zayıf olanı ezer. Gençlerbirliği-Beşiktaş maçı da gerçekten haksızlığa, skandallara sahne olan bir spor karşılaşması oldu.
Başkent ekibi maçı kaybedebilir, sahadan 1 puanla da ayrılabilirdi. Bunlar çok doğaldır. Ancak bu satırlar ve Başkan İlhan Cavcav’ın son feryadı her hafta Gençlerbirliği’nin uğradığı haksızlıklara dikkat çekiyorsa ve bu defa rakip Beşiktaş ise bunu duyurmak, bunu insanlara doğru anlatmak herkesin görevi. Maalesef; İstanbul medyasının değerli pek çok yazarı Gençlerbirliği’nin düştüğü haksız durum için tek cümle yazmazken; Fırat Aydınus’un iyi bir maç yönettiğini söyleyecek kadar pişkinlik göstermeleri insanı üzüyor. Beşiktaş, önemli fırsatlar yakalamış olabilir, ikinci yarıda elbette doğal olarak bir baskı da kurmuş olabilir. Ancak ilk yarıda rakibini sahadan silen, kaleye isabetli tek bir şut dahi çektirmeyen kırmızı-karaların düştüğü bu yalnızlık, uğradığı acımasız haksızlıklar bir yerde “olmaz bu kadar!” dedirtiyor.
Ayrıca belirtmeden geçemem; basın tribününde Beşiktaş pozisyonlarında ya da hakem düdüklerinde masa yumruklayan, gol sevincini abartan medya çalışanlarına da aşk olsun… Ayıp!
3 KIRMIZI, 1 PENALTI
Maçın hakemi Fırat Aydınus, nasıl bir maç yönetti anlamak mümkün değil!
Yılda 5 milyon Euro kazanan ama sahada hayalet gibi gezinen Gomez’in, Skulason’a attığı dirsek net bir kırmızı karttır. (Sezon öncesiz yapılan hakem seminerinde bu tip pozisyonlarda hakemlerin kırmızı kart göstermesi gerektiği söylendi)
Sahada yapmadığını bırakmayan siyah-beyazlıların savunmacısı Ersan, bu maçta kırmızı kart görmediyse hangi maçta kırmızı kart görür merak ediyorum. Yüzü kan içindeki Skulason’a tedaviye giderken horozlandı, El Kabir’e yapmadığını bırakmadı, üstelik son dakikadaki pozisyonda da Spelman’ı eliyle iterek düşürdü. O pozisyon orta sahada faul ise ceza alanı içinde de penaltıdır ve kart gerektirir.
Beşiktaş kalecisi Tolga’nın hareketlerini de anlamak mümkün değil. Bir pozisyonda kalesinden çıkıp Gençlerbirliği ceza alanı önüne kadar geldi ve hakem Fırat Aydınus’a itiraz etti. Ancak sarı kart görmeden kalesine döndü. Maç bitiminde de yine orta sahada pek çok Gençlerbirliği futbolcusu ile tartışan, elini kolunu kullanan Tolga, ikinci sarıdan kırmızı kartı görmeliydi.
Oyun içindeki anlamsız düdükleri, Beşiktaşlı futbolcuların kendini yere bırakmalarını görmezden gelmeyi, Gençlerbirliği yarı sahasında verilen tuhaf kararları saymıyorum daha. Hangi birini anlatalım… Ancak kırmızı-karaların faul itirazlarına “topa, topa” diye eliyle top resmi çizen Aydınus, Beşiktaş için verdiği ucuz kararlarda itirazlarla ilgilenmedi bile. Skulason ve İrfan’a gösterdiği sarı kartlar da bu maçın genelini düşündüğümüzde çok ama çok basit kaçtı. Sonuçta Beşiktaş cephesi, maçtan günler önce yaptığı açıklamalarla hakemi etki altına alarak, derbi öncesi bu kritik maçı kırmızı kart görmeden atlatmış oldu.
AHMET-KULUSIC İYİYDİ
Mücadeleye gelecek olursak; Gençlerbirliği’ni maç maç değerlendirmek gerekiyor. Bir maç şampiyonluk kovalayan, diğer maç kümede kalma mücadelesi veren, başka bir maçta da Avrupa kupalarını kovalayan bir takım görüntüsü veriyor. İlk yarı takım savunmasıyla ve ani çıkışlarla harika işler yaptı kırmızı-karalar. Kaleci Hopf, önemli kurtarışlarla öne çıktı. Yeni transferlerden Atta, kadroya alınmadı. Kulusic-Ahmet ikilisi savunmayı toparladı, Ahmet Oğuz çalıştı, Uğur ise kendi standardının altında oynadı. Kaptan Doğa takımı toparlıyor, enerjisi yine yerindeydi. Geçen yıl gördüğü kartlardan ders çıkardığı belli. Skulason’da fizik gücüyle varlığını takım savunmasında gösteriyor. Djalma pek çok pozisyonda ayakta kaldı. O da takımın önemli isimlerinde biri olacak sezon boyunca. İrfan birilerine küsmüş gibi. Yeteneği üst seviyede ama onun sahada topla daha çok oynaması, pas yapması ve şut çekmesi gerekiyor. Ayrıca genç yıldız, sahada istediği yardımı alabilirse maçların sonunda ataklara diri olarak katılabilir. Stancu, sakatlık sonrası takım için ne kadar önemli olduğunu bu maçta da gösterdi. El Kabir ise şaşırtan bir sakinlik içindeydi. Hakemin düdükleri ya da Ersan’ın çileden çıkaran hareketlerinde kendini tutmayı başardı, sahanın iyilerinden biriydi. Maç sonrası teknik direktör Mehmet Özdilek, takımdan memnun olduğunu daha çok çalışacaklarını söyledi. Şenol Güneş’in İlhan Cavcav ile ilgili yaptığı yorumu da hoş bulmadığımı söylemek isterim. Başkan sevilsin ya da sevilmesin, onun yaşı üzerinde eleştiri yapmak büyük talihsizlik oldu tecrübeli hoca için…
Her şeye rağmen kendi stadında yine bir deplasman maçına çıkan ve tam anlamıyla da psikolojik mücadele veren Gençlerbirliği’nin aldığı bir puan çok değerli.