"Yanlış başlayan şeyler, doğru biter miydi?
Bitmezdi!
Bitmedi..."
İşte Stuart Baxter’lı sayılı günlerin kısa özeti Bukre’nin bu sözünde saklı.
Öncelikle söylemeliyim ki Baxter hatalı bir tercih değildi. Sadece takım kadrosunun yarısının altyapıdan çıkarıldığı gerçeği göz önüne alınarak genç oyuncular ile oynamaktan daha çok keyif alan bir hoca tercih edilseydi daha doğru olabilirdi diyebilirim. Baxter hem TSYD maçlarında hem de ligde oynanan iki karşılaşmada yer yer genç oyunculara şans verse de bunun gönüllü bir tercihten çok zorunluklardan olduğunu düşünüyorum.
Bu, tabii kendi kişisel görüşüm ve göreceli olarak yanlış olabilir. Ama açık ve net olarak yapılan hatalar silsilesi Baxter ile sezonun 2. haftası yolların ayrılmasına neden oldu. Kulüp – Baxter cephesi ayırmadan kişisel gözlemlerimle yanlışları ve önümüzdeki günlerde yaşanabilecekleri kaleme aldım.
İlk hata daha hoca ile anlaşma yapılmadan 5 yabancı transferin yapılması ile başladı. Gelecek hocayı tanımadan, oynatacağı sistemi bilmeden, görüşünü bile almadan, emrivaki yaparcasına takımın iskeletini oluşturacak 5 oyuncu transfer edilmemeliydi.
Yapılan 5 yabancı futbolcu transferinde imzası olan, hatta geçtiğimiz haftalarda yaptığı açıklamada bütün transferleri kendisinin izlediğini ve seçtiğini söyleyen Mustafa Kaplan’ın Hacettepe’ye gönderilmesi, Hacettepe’ye teknik direktör olarak görüşmeye çağırılan Naci Şensoy’un Baxter’ın yardımcılığına getirilmesi büyük hata idi. Özellikle Mustafa Kaplan için sosyal medya hesabından ağır sözler söylemiş olan Naci Şensoy’un Mustafa Kaplan’ın oluşturduğu kadroda görev yapacak olmasının bir gerilim yaratacağını İlhan Cavcav hariç herkes görüyordu.
Mustafa Kaplan, daha TSYD maçlarında transferlerin iyi çalıştırılmadığından, Naci Şensoy da transferlerin yanlış olduğundan bahsetmeye başlamıştı bile. İlk iki hafta itibariyle transferler mi hatalı yoksa futbolcular iyi mi çalışmadılar, bunu söylemek neredeyse imkansız. Oyuncular iyi çıkarsa bu İlhan Cavcav’ın başarısı olarak açıklanacak da kötü çıkarsa suç kime atılacak orası muamma!
Elinde milli takım düzeyinde iki sol bek varken bir tane daha almak, sağ bekte geçen sene Mesut Bakkal tarafından şans verilmeyen Ahmet Oğuz’u yedeksiz bırakmak, stoper mevkiinde yokluktan Tosiç’in oynatıldığı takımın iki stoper kaybetmesine rağmen yerine sadece sayı olarak değil nicelik olarak da yeterli transferi yapmamak, geçen sezon yediği hatalı goller nedeniyle çok ağır eleştirilen Ferhat’tan iki maçta da formayı alamayan bir yabancı kaleci transfer etmek kulübün transfer politikasının da büyük hatalar içerdiğini gözler önüne seriyor.
Baxter’ın takım toplanana kadar Ankara’ya gelmemesi, tesislerde hiç çalışma yapmaması da büyük hataydı. Teknik Direktörün, oyuncular daha gelmemişken tesisi beklemesi zorunlu değilse de en azından ilk kez gideceği bir ülkeye ve kulübe intibak etmek için evinden erken çıkıp Ankara’ya gelmesi gerekliydi. Üstelik geldiğinde kaleci antrenörü ve kondisyoneri yanında yoktu. Kaleci antrenörü bir hafta sonra, kondisyoner bir ay sonra takıma katıldı. Şehri, kulübü, camiayı tanımadan ve ekibi olmadan takım ile birlikte çalışmalara başlayan Baxter, kimseyle güvene dayalı bir ilişkisi olmadığı için samimi uyarıları da dikkate almadı. Bugüne kadar kapalı kutu olarak kaldı, hatta basına bile açıklama vermekten kaçındı.
Takımın Ankara kampında yaptığımız söyleşide hiç kondisyon çalışmadan top başı yapmasını sorduğumuzda “Atlet yetiştirmiyoruz” diye açıklama yapan Baxter’ın bu tercihine saygı duymuş, tecrübeli hocanın mutlaka bir bildiği olduğunu düşünmüştük. Ama TSYD Kupası dahil oynanan 4 karşılaşmada takımın son çeyrekte gücünün tükenmesi güce dayalı Türk futbolu için yanlış bir tercih olduğunu gözler önüne serdi. Takımın sadece Hollanda kampında oynanan hazırlık maçları arasında kondisyon çalışabilmesi sezon içinde sadece takımın dayanıklılığında değil aynı zamanda sakatlıklar konusunda sıkıntı yaratacak. Üstelik yeni gelen hocaya daha göreve başlamadan kadro yetersiz bahanesi ile birlikte “Sezon başında iyi çalışmamamışlar!” diyebilmesine için zemin hazırlayacak. "Futbolculara tatil döneminde program verilmemiş" açıklaması ise topu kulübün bu amatör yapısını gözler önüne serse de takımla anlaşma yaptıktan sonra 1.5 ay boyunca futbolcuların ne yaptıkları ile hiç ilgilenmediğini, müdehale etmediğini, hatta telefonla da olsa oyuncular ile temas kurup gerekli talimatları iletmediğini gösteriyor. Bu sezonu Gençlerbirliği'nin başında geçirmeye niyetli olan bir hoca oyunculara tatil dönemlerinde sezon kampı öncesi yapması gerekenleri iletebilirdi.
Kadroda forma giyemeyen oyuncuları motive edemedi, onlara hak ettiğinde oynayacağı umudunu veremedi. Özellikle Antalyaspor maçının son 20 dakikasında sahada 3 tane sol bek menşeli oyuncuya şans vermesi, orta sahada geçen sene harika performans gösteren Doğa’nın yerine solbekten orta saha yaratmak istercesine Halil İbrahim’i oynatması, ikinci yarıda takımın temposunu yükselten Tomiç’i oyundan çıkarması, iddialara göre istediği kaleci transfer edilmediği için yeni transfer yabancı kaleci Hopp’a hiç şans vermemesi ayrılık sürecini hızlandırdı.
“Bir hatadır oldu” sözü Gençlerbirliği için maalesef geçerli bir cümle niteliği taşımıyor. Gençlerbirliği hataları tekrar etmekte ısrarlı bir kulüp. Geçmişte yapılan hataları da takip eden biri için önümüzdeki günlerde neler yaşanabileceğini tahmin etmek hiç zor değil.
İlk iki haftada puan alamayan Gençlerbirliği önümüzdeki hafta 6 puanlı Kasımpaşa ile karşılaşacak. Bu maç bana göre takımın teknik direktör seçimi için kritik önem taşıyor. Milli maç nedeniyle lige ara verilmeden önce alınacak bir galibiyet büyük ihtimalle bu maçta takımın başında sahaya çıkacak olan Naci Şensoy’un sıradaki Bursaspor ve Beşiktaş maçlarında da görevde kalmasını sağlayacaktır. Geçen sezon Eskişehirspor maçında olduğu gibi Cavcav talimatlı bir kadro ve Tanrının büyük yardımları ile takımın puanla tanışması şaşırtıcı olmaz. Gençlerbirliği’nde tarih kadar talih de tekerrürden ibaret olabiliyor.
Takımın önümüzdeki 3 maçlık periyotta psikolojik sınırı geçen bir puan toplaması durumunda Cavcav ona göre davranacak ve kendi güdümünde bir teknik heyet ile yola devam edecektir diye düşünüyorum.
Sahi başarısız bulduğu bir hoca ile yolları ayıran Cavcav neden yardımcısı ile yola devam eder, anlayabilen var mı? Teknik direktörden habersiz sürekli fabrikaya gidip rapor veren (kimilerine göre hocayı şikayet eden) yardımcılara duayen başkanın yıllardır fazladan kredi vermesi en büyük hatalardan biri değil mi? Gençlerbirliği’ni yakından takip edenlere göre hata tabii. Cavcav’a göre değil!
Bu üç maçlık seride alacağı kötü sonuçlar iki sezon öncenin tekrarı gibi olabilir, 8 maçta 4 puan toplayan takıma “Aman hoca kurtar bizi fillerden” dercesine Mehmet Özdilek’in getirilmesi gibi akıllıca bir hamleyi yaptırabilir. Bu da yanlışlar silsilesinden çıkabilecek tek doğru sonuç olur.