Türkiye, futbolda bir süre transfer gündemine kafa yoracak. Dünya futbolu ise yerle bir durumda. “FIFA’yı sallayan kadın” olarak adlandırılan ABD’nin çiçeği burnundaki Adalet Bakanı Laretta Lynch, istifalara, uluslararası tutuklama kararlarına imza atan bir soruşturma başlatmıştı. FIFA’da yaşandığı iddia edilen ‘rüşvet’ dalgasını ortaya çıkaran ve futbolun yönetim merkezini tarumar eden Lynch’in bu işlere imza atmasının arkasında da pek çok etken olduğu konuşuluyor.
Her şey 2010 Dünya Kupası’nın Fas yerine Güney Afrika’ya verilmesiyle başlamış aslında. Zira eski FIFA Başkan Yardımcısı Jack Warner’a gönderildiği bildirilen 10 milyon dolarlık rüşvetin istifa eden FIFA Başkanı Sepp Blatter’e kadar uzandığı öne sürülüyor. Zaten ABD basınında yer alan haberler FBI’ın, rüşvet soruşturmasına Blatter’i de dahil ettiği yönünde. Sponsor olan markaların da bu konu üzerine Blatter’i seçimi kazanmasının üzerinden 1 hafta geçmeden istifaya zorladıkları haberi artık bir sır değil.
İşin pek çok ayrıntısı var. Mesela ABD basını, Blatter’a seçim öncesi baskı kuracak haberler yaptı. Blatter’in kirli işlerle dünya futbolu üzerinde kurduğu hakimiyetten bahsedildi. Ama işin perde arkasında elbette başka şeyler vardı.
2018 ve 2022 dünya kupalarının Rusya ve Katar’a verilmesi ABD’yi rahatsız etmişti. Olimpiyat ya da dünya kupası gibi önemli spor etkinliklerine ev sahipliği yapan ülkelerin, dünya arenasında bir güç kazandığı bilinir. ABD’nin onaylamadığı ülkelerin organizasyonları alması ve Blatter olayına tepki gösterenlerin başında Rusya lideri Vlademir Putin’in gelmesi de olayın perde arkasında nelerin döndüğünü hissettiriyordu. Tabi ABD’nin 2022’yi Katar’a ve İngiltere’nin de 2018’i Rusya kaptırması olayın özeti gibiydi. İşin bir de Almanya ayağı var tabi. Avrupa Kulüpler Birliği Başkanı Karl-Heinz Rummenigge’nin Katar’da dünya kupası yapılmasına karşı çıktığı, oradaki statlarda çalıştırılan işçilerin zor koşullarda çalıştığı ve bu nedenle pek çoğunun öldüğünü gündeme getirmesi, gerçekten de oradaki ‘insani’ durumdan değildi. Ayrıca Almanya Futbol Federasyonu Başkanı Wolfgang Niersbach da Blatter’e muhalif isimlerden.
‘Rüşvet’ konusunda adı geçen ilk ülke Güney Afrika’dan bu konu hakkında yalanlama ve inkar geldi. Hazırlıklarını sürdüren Rusya ve Katar ise beklemeye geçti.
Gözler de bir taraftan tekrar FIFA başkanlığına çevrildi. Belli ki adaylık sürecinde de yeni kavgalar çıkacak. Michel Platini; belki Luis Figo ya da Artur Zico gibi eski futbol yıldızları başkan olacak ya da Blatter’e yarışta kaybeden Ürdün Prensi Ali bin Al-Hussein FIFA’nın başına geçecek.
Kıtalararası bu yarış, güçlünün kazandığı, onun ne isterse uygulayacağı bir mücadeleye dönüşüyor.
Peki Türkiye, bu yarışın neresinde?
Aslında bizim için kritik soru bu. Çünkü olası değişikliklerde 2018 gibi kısa bir süreye hazırlanacak ilk ülke Almanya, belki Fransa. Onlar bu işi üstlenirse bu kez 2022 Dünya Kupası’nın Katar yerine nerede yapılacağı gündeme gelecektir. İşte bu noktada en güçlü adaylardan biri Türkiye olacak. Yıllardır olimpiyat ve Avrupa Futbol Şampiyonası mücadelesinde umduğunu bulamayan Türkiye, belki de yaşanan bu skandallardan kârlı çıkacak ülkeler arasında yer alabilir.
Son yıllarda büyük yaralar alan Türk futbolu, önümüzdeki süreçte büyük bir sürprizle karşılaşabilir; kim bilir?..
