Mesut Bakkal, son iki maçtır kazanan takımın ilk 11’ini bu sefer de Başakşehir’in önüne sürdü. Alkaralar, maçın başından itibaren Tosic ve Hakan’ın kanatlardan, Landel ve Guido’nun ise değişken bir şekilde, bulundukları yerden ileriye taşıdığı toplar ve Hleb’in araya paslarıyla sürekli pozisyon üretmeye çalıştı. Rakip ataklarında ise takım halinde yapılan savunma, Başakşehir’e gol imnakı vermiyordu. Hele bir de takımın bunları yaparken, paslı, sakin ve güvenli bir oyun ortaya koyması Tanıl abilerdeki tribünümüzde hepimizi gururlandırıyordu.
Golsüz biten ilk yarının ardından Gençlerbirliği, ikinci yarıya da aynı oyunu ortaya koyarak başladı. 68’de El Kabir’in ceza alanı çaprazından yaptığı “Rabona” ortasıyla, Tosic’e golü yaratması güzel oyunun kreması oldu!
Golden sonra takım, genel olarak top tutup, oyunu yavaşlatmaya başladı. Fakat bir önceki hafta Galatasaray karşısında 2-0 yenik duruma düşmesine rağmen oyundan hiç kopmayan ve maçı berabere bitiren Başakşehirliler, oyundan hiç düşmediler ve 84’de ceza alanı içinde bomboş bırakılan Visca faturayı kesti.
Bu golden sonra Kırmızı-Siyahlıların oyun anlayışı tamamen değişti. Maçın başından beri, 84 dakikadır paslı ve sakin oynayan takım, pas yapamayan ve sürekli topu ileriye şişiren bir takıma dönüştü. Bir de buna, çıkarken kaptırılan top eklenince, skor bir anda 2-1 oldu. Başakşehir kalan kısa sürede oyuna ağırlığını koydukça Gençlerbirliği iyice bocalamaya başladı ve maç 3-1 turuncuların üstünlüğüyle sona erdi.
Bu maçta net bir şekilde, skora bağımlı bir şekilde oynadığımı kanıtladı. Buna karşılık Başakşehir, skordan bağımsız olarak, disiplinli bir şekilde sadece kendi oyun anlayışını ortaya koymaya çalışan ve hiçbir şekilde oyundan düşmeyen bir takım olduklarını “bir kere daha” gösterdi.
Uzun bir aradan sonra, Gençlerbirliği’nin elinde, genç oyuncularla harmanlanmış, özellikle ileri yönlü oldukça kaliteli bir oyuncu kadrosu var. Bu takımın orta-uzun vadede daha kalıcı başarılara imzasını atması isteniyorsa, ilk olarak skordan bağımsız oynayan bir takım olmaları sağlanmalı.
Üç gün önce, oyuncu kalitesi ve bütçesi kendisinden 3 kat büyük olan Beşiktaş’ı eleyen ve her iki maçta da 1-0 yenik duruma düşmesine rağmen kazanan Brugge’un başarısının en büyük sebebi de skordan bağımsız oynayan bir takım olmasıydı.