2011-12 sezonunda (muhtemelen rastlantısal olarak) iki tane, oyunu okuyan ve pozisyon yaratan, oyun kurucumuz vardı; genç Soner Aydoğdu ve Randall Azofeifa. O sezonun 22. haftasında takım 10g, 6b, 6m ile 36 puan kazanmış (tüm zamanların en iyi altıncı, 22. haftası), 32 gol atmış ve 26 gol yemişti. Sezon sonunda Soner, Trabzonspor’a satıldı.
2012-13 sezonunda oyun kurucu olarak elimizde sadece Azo vardı. 22. hafta takım 7g, 9b, 6m ile 30 puan toplamış (tüm zamanların en iyi yirminci, 22. haftası) 35 gol atmış ve 34 gol yemişti. Sezon sonunda Azo da, Fuat Çapa ile Erciyes’in yolunu tuttu.
2013-14 sezonunda (alışkın olduğumuz üzere!) hiç oyun kurucumuz olmadan sahaya çıktık. Atakların sadece kanattan yapılabildiği sezon, rakip kanadımızı tıkadığı an sıfır pozisyonla maçları tamamlıyorduk. 22. hafta takım 7g, 4b, 11m ile 25 puan toplamış (tüm zamanların en iyi otuz dördüncü, 22. haftası) sadece 25 gol atmış ve 29 gol yemişti.
Yaratılan pozisyon ve atılan gol sayılarının net bir şekilde düştüğü 2013-14 sezonu yönetime ders olmamış olacak ki, 2014-15 sezonuna da oyun kurucusuz başladık. Fakat şansımıza genç İrfan çok güzel maçlar çıkartarak takımı ve yönetimi (şimdilik) ipten aldı. 22. haftada takım 6g, 8b, 8m ile 26 puan topladı (tüm zamanların en iyi yirmi dokuzuncu, 22. haftası) 27 gol attı ve 27 gol yedi.
Yukarıdaki rakamlar, takımın düşüşte olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Özellikle gol sayılarındaki düşüşün en büyük nedeni, oyunu okuyacak ve fark yaratacak oyuncu eksikliğimiz. İrfan’ın cezalı, sakat ya da formsuz olmadığı dönemde sırtlandığı bu özellik sayesinde “ekstra” goller ve puanlar topladık. Fakat olmadığı Eskişehir, Balıkesir ve Sivasspor maçlarında oldukça kabız bir takım görüntüsü sergiledik. Eskişehir maçında Landel ve El Kabir’in girişimleriyle birkaç pozisyon yakaladık, Balıkesir maçında rakibin kendi kalesine attığı gol dışında etkili olamadık ve son olarak Sivas karşısında organize olarak (kaleciyle karşı karşıya bırakacak pas ya da çoklu paslaşmalarla) pozisyon üretemedik. Sivasspor’un da pozisyon üretmek adına çok kabız olduğu maç golsüz beraberlikle sonuçlandı.
Mesut Bakkal‘ın gelişinden sonra oynadığımız 2 maçta 4 puan kazandık ama sahada ortaya koyduğumuz kısır oyun, (maalesef ve maalesef) sürüne sürüne sezonu tamamlayacağımızı, tek başarının (!) kümede kalmak olacağını ve bir kere daha sezonun bomboş geçeceğini ispat eder nitelikte.