İş yerinden çıkıp, Tanıl Abilerdeki tribünümüze doğru yol alırken, Ankara ayazının resmi olarak başladığını anladım. Eve vardıktan birkaç dakika sonra ancak çözülmeye başlamıştım.
TFF’nin bu sezonki enteresan kararlarından biri de ilk yarının 16. haftada tamamlanmasıydı. Bu yüzden Mersin maçı 3 haftalık aradan önceki son maçımızdı. İrfan Buz, Mersin karşısına 6 altyapı oyuncusuyla çıktı.
İlginç bir şekilde sadece maçın canlı olarak yayınlandığı Lig TV 2. kanalında yaşadığımız “resim donma” sorunu nedeniyle, özellikle maçın ilk 40 dakikasını oldukça sorunlu bir şekilde izleyebildik. Bu bölümde bizim yaşadığımız sorun takımı da etkilemiş olacak ki, onlar da 3 seri pas yapamama ve peş peşe rakibe top kaptırıp, pozisyon hazırlama sorunu yaşadılar. Tanıl Abi ile sezonun en kötü oyununu oynadığımız konusunda hemfikirdik. O anki düşüncemiz, “fark yemesek bari”ydi.
Göreceli olarak ekran donmasının azaldığı, ilk yarının son 5 dakikasında gariptir, takım da ileri çıkıp önce Guido’nun çaprazdan şutunu, ardından Berat’ın ceza alanı içinde dönüp kalecinin tersine attığı şutu izledik. Her ikisinde de kaleci başarılı olsa da bizim için önemli olan takımın biraz hareketlenmiş olmasıydı.
İkinci yarıya da genel olarak ilk yarıdan daha iyi başladık. Bir önceki hafta, Galatasaray’a karşı Berat, sağ kanattan getirdiği topu düşerken otalamış ve Stancu nefis bir kafa golü kaydetmişti. Bu sefer Hakan Aslantaş, sağ kanattan getirdiği topu düşerken ortaladı ve Berat ayağı ile topu filelere gönderdi. Havalara fırlayıp “çak” yaptık elbet!
Golden sonra Mersin iki ileri elemanını sahaya sürüp iyice risk almaya başladı. Hem bu tehlikeli risk, hem de rakibin yaş ortalamasının yüksekliği nedeniyle, bu seferki düşüncemiz, “galibiyet cepte gibi”ydi.
Mersin yükselen boy ortalamasını kullanmak için, nereden olursa olsun topu ceza alanına şişiriyordu. 77. dakikada sağ çaprazımızdan kazanılan duran topta Tanıl Abi, “tam istedikleri şey işte. Ne gereksiz işler yapıyoruz” diye faul pozisyonuna kızarken, Welliton kafa ile skora dengeyi getirdi.
Son dakikalarda biz iyice gömülürken Mersin baskı kurup gol pozisyonuna girmeye çalışıyordu. O an düşüncemiz, “bari bir puanla tamamlasak”dı.
90+3’de Berat’ın orta sahada kaptığı top ve arkasına taktığı iki kişiyle birlikte alanına çaprazdan girdiğinde biz de ayağa kalktık. Ama genç oyuncu topu kalecinin üzerine nişanlayarak maçın skorunu 1-1 olarak ilan etti.
Böylece ilk yarıyı (16 maçta) 22 puanla, 8. sırada ve (en azından biz taraftarların hedefi olan) Avrupa Kupalarına katılma hedefinin 5 puan gerisinde tamamladık. Bakalım ikinci yarıda “hedefimize” ulaşabilecekmiyiz…