Şampiyonlar Ligi Ön Eleme maçları ile başlayan bir süreç, bunun öncesinde yapılan hazırlıklar ve turnuvalar…
Haslum, Constanta ve Hubo İnitia Hasselt galibiyetleri ile de yepyeni, ama daha zorlu bir süreç..
VELUX EHF Erkekler Şampiyonlar Liginde, birbirinden güçlü takımlarla yapılacak daha da zorlu bir süreç..
Antrenmanlar, Şampiyonlar Ligi, Süper Lig, Milli maçlar, yakın bir tarihte başlayacak olan Türkiye Kupası maçları ve hatta İstanbul’la mücadele..
Hafta sonu, hafta içi maç yapmak..
Yurt dışı, yurt içi seyahat etmek..
Bir otel, bir uçak, bir ev, bir arabada uyumak..
Bir İstanbul’a, bir İzmit’e gitmek.
Bir Süleyman Seba Spor Salonu, bir Şehit Polis Recep Topaloğlu Spor Salonu, bir de Palau Blaugrana’da maç yapmak..
Binlerce seyirci önüne ya da yüzlerce seyirci önüne çıkmak..
Dört taraflı tribünlere ya da tek taraflı tribünlere oynamak..
Bir İspanyol, bir Alman, bir Polonyalı, Bir İsveç, bir Danimarkalı ile oynamak..
Değişik mekan, değişik rakip, değişik hava, değişik yemek, değişik yatak..
Bütün bunlar yorar insanı.. Sporcu olsa yorar.. Hem de çok..
Dün Gençlerbirliği karşısında çok üstün bir oyun sergileyen Beşiktaş Mogaz Hentbol takımından bahsediyorum.
Üç gün önce Danimarka Şampiyonu KIF Kolding’e karşı deplasmanda çok güzel bir oyun sergilemesine rağmen üç farkla yenilen Beşiktaş Mogaz, böyle bir süreç sonrasında geldi Ankara’ya..
Ankara’nın ve hentbolun en güzel kulüplerinden birisi olan, Beşiktaş gibi ligimizde mutlaka olması gerektiğini düşündüğüm Gençlerbirliği ile Ankara’da karşılaştı.
Bu sene üst sıraları zorlayacak bir takım oluşturan Gençlerbirliğinde Alican, Beşiktaş’ta ise diz amaliyatı olan Ercan ve yabancı oyuncu kısıtlamasından dolayı takımın en iyi etkili oyuncularından Erwin Feuchtmann yoktu sahada..
Kırmızıkara’nın en büyük kozu ve gol krallığında üçüncü sırada olan Uros Jevtic ise sahadaydı ama bir önceki antrenmanda kaburgasına almış olduğu darbe nedeniyle maçta süre alamadı.
Sahada büyük kulüpler olunca, tribündeki taraftarda büyük oluyor. Bir tarafta karakızıl, diğer tarafta karakartalların olduğu bir atmosferde başladı maç..
Maç hızlı da başladı aslında. Gençlerbirliği hücumda Ömer, Stefan ile goller buluyor, kalede Uros Tomic, Ramazan’ın yedi metresini ve şutlarını çıkarıyordu. Gençlerbirliği’nin sol kanat Barış’ın gayretleriyle toplar kapıyor, gol buluyordu. Savunmada güçlü Beşiktaş’a direnç gösteriyor, hücumda orta oyun kurucuda Özkan, Berk değişikliği ile, çift pivot oynama düşüncesi ile çözüm aramaya çalışıyor ve golleride buluyordu.
Yorgunluklar, yolculuklar, maçın Thf’de değilde Cebeci’de oynanması, Beşiktaş Mogaz’da ne gibi izler bırakmış, motivasyonlarını nasıl etkileyecek gibi sorular vardı kafamızda.
Ancak maç sadece on dakika sürdü. Yanlış anlaşılmasın, Gençlerbirliği zayıf bir takım olduğu için değil, Gençlerbirliği bu sene Kupalara bile gidebilecek bir kadroya sahip, güçlü bir takım. Ama dün sahada hangi Türk takımı olursa olsun, aynı cevabı alırdı Beşiktaş Mogaz’dan..
Beşiktaş Mogaz’ı bu sene ilk kez, Şampiyonlar Liginde oynadığı her maçı seyreden bir kişi olarak, ilk kez bir Türk takımı karşısında seyrettim. İlk kez Türkiye’de, bir Türk takımını, Avrupa hentbolunu ve Avrupa takımını seyreder gibi seyrettim.
Şampiyonlar Ligi ekibi kadar güçlü, Şampiyonlar ekibi kadar iyi oynayan bir Beşiktaş Mogaz seyrettim. Şampiyonlar Ligi kalitesinde hentbolcular ve hentbol seyrettim.
Bu Türk hentbolu için o kadar güzel bir olay ki..
Maç öncesi başka bir takım antrenman yapıyor olmasına rağmen herkesten önce sahaya çıkıp, kol kuvveti , esneklik çalışmaları yapmaları, salona ve maça hazırlıkları, tam bir şampiyonlar ligi ekibi gibiydi.
Şampiyonlar Liginde daha çok süre alan oyuncuların yerine İbrahim, Uğur ve Volkan gibi oyunculara yer veren Müfit Arın ve İlker Şentürk’ün bu takımı , Şampiyonlar Ligine nasıl hazırladıkları, ne kadar zaman verdikleri, ne kadar çok çalıştıkları o kadar belli ki..
Şampiyonlar Ligi dersine o kadar iyi çalışmışlar ki..
Atış kuvvetleri başka, teknikleri başka, savunmaları başka, oyun anlayışları başka, oyuna giren her oyuncu bambaşka..
Biz hep Şampiyonlar Ligi ekiplerine hayranlıkla bakarız ya, dün Beşiktaş Mogaz’a ben öyle baktım. Sadece ben değil, bence Cebeci’de olan herkes hayranlıkla baktı. Bu Beşiktaş Mogaz, geçen seneki Beşiktaş’tan çok farklı.
Rakip kim olursa olsun, maç nerede oynanırsa olsun, profesyonelliği elden bırakmadan, mücadeleyi 60 dakika sürdürme anlayışları, on fark olmasına rağmen Uğur’un hızlı hücuma koşuşu, her topa sahip olma iştahı, İbrahim’in vücuduna atılan toplardaki sakin tutumu, Volkan’ın oynama isteği, Ramazan’ın inanılmaz atışları, sahaya giren her oyuncunun diğerini aratmaması..
On dakika sonra hepimiz bunları seyretmeye başladık. Hepimiz Beşiktaş Mogaz’ı seyrettik.
Maçtan sonra, “Beşiktaş bu lige çok fazla” dedim. Yine söylüyorum. Beşiktaş Mogaz bu lige çok fazla..
Umarız seneye, VELUX EHF Hentbol Erkekler Şampiyonlar Ligine de fazla olur..