Mehmet Yiğiner’in adamları tesislerin önünde yenilgiyi protesto eden taraftarlara kurşun sıkar...
Bir tutanak tutulmaz, bir ceza alan olmaz.
Polis taraftarı biber gazı ile uzaklaştırır.
Mehmet Yiğiner ve adamları maç sonrası soyunma odasına girer, futbolcuları döver.
Gözlemci tüm olanları not alır.
Ne Yiğiner ne de adamlar ceza alır.
Tutanaklarda bile geçmez.
Mehmet Yiğiner’in adamlar protokol tribününde sandalyeler ile 70 yaşında taraftarı darp eder.
Olay medyaya yansır. Şikâyetçi olunur.
Ne Yiğiner ne de adamlar ceza alır.
Mehmet Yiğiner ve yaklaşık 100 kişi protokol tribünden çıkarak sol kapalı tribündeki taraftarlara sopalar ile saldırır.
Taraftar şikâyetçi olur, olaylar esnasında yaralanan Polis şikâyetçi olur.
Ama ne Yiğiner, ne adamları, ne de tribüne sopalar ile dalmaktan dolayı sağda solda hava atan yöneticileri ceza almaz.
Pazar günü oynanacak Bugsaş maçında aynı yerlerini alırlar.
Taraftar, 2 yıldır bırakın olay çıkarmayı kötü tezahürattan dolayı bile neredeyse hiç ceza almaz.
Ama ona rağmen önce Sarıyer, sonra da Bandırma maçında deplasman yasağı yer.
Hem de en temel insan haklarını bile ihlal edilerek.
Yönetimler formaliteden bir itiraz eder.
Cezayı verenler itirazı kabul etmez.
Mesele biter, gider.
Yiğiner’i koruyanlar ne hikmetse Ankaragücü taraftarının haklarını bir türlü korumaz.
Yiğiner çıkar bir protestolar devam ederse Ocak ayına kadar tribünleri taraftara kapatmak ile tehdit eder. Kimse “Arkadaş, biz bu adamlara kombine bile sattık. Sen insanların maç izleme hakkını nasıl ellerinden alacaksın?” demez.
Başkan olmadan önce Ankaragücü maçları ile alakası olmadığından mıdır bilinmez yıllarca futbolcuları en çok ateşlendiren ve birçok maçı kazandıran “Oyna oyna oynasana lan” bağırışlarını oyuncuları kötü etkileyen bir şey olarak görür.
Kongre sonrası bu gelişmeleri tahmin ediyordum.
Ağustos kongresinde yönetim listesini gördüğümde bu yaşanacakları açıkçası az buçuk tahmin etmiştim.
Yiğiner’in yıllardır tribünden gelen yöneticiler ile teker teker yolları ayırması, yönetim yapısını bundan iki sene öncesine kadar doğru dürüst futbol ile alakası olmayan kişilerden oluşturması yaşanacak krizlerde bir arabulucu sıkıntısı yaşanacağını gösteriyordu.
Geçen seneden çok daha zor bir grupta, elindeki kaliteli futbolcuları kaybetmiş, Diriliş rüzgârını yitirmiş bir Ankaragücü’nün şampiyonluk hayalleri ile sezona başlamasını açıkçası beklemiyordum.
2.Ligde kalıcı olmak istemeyen Ankaragücü taraftarının da özellikle kötü sonuçlar sonrası geçen sezon hiçbir başkana nasip olmayacak kadar sağlam bir desteği arkasına almış Yiğiner’e tepki göstereceğini de bekliyordum.
Üstüne üstük Yiğiner’in sosyal medyada yazdıkları, taraftarı %5 ve diğerleri diye ayrıştırmaya çalışmasının Ankaragücü taraftarlarınca hoş karşılanmayacağını tahmin ediyordum.
Ancak Yiğiner’in Tepecik maçına kadar “Fevri” olarak görülen davranışları artık “Planlı, Programlı” bir hal aldı.
Yiğiner kendine yapılan kötü tezahüratlardan mı rahatsız yoksa Gökçek’lerin intikamını mı alıyor bilmem ama bu gerginlikler hiç hayra alamet değil.
Şimdiye kadar yaşanan gerginlikleri ne kadar tahmin etsem de bu gerilimin sürdürülmesi durumunda olayların nereye varacağını bilmek artık imkânsız.
Yaşanan yüksek gerilim “gizli ajandadaki” planlar için değil ise bir an önce tansiyonu düşürmek için bir şeyler yapılması gerekli.
Gizli ajandada neler mi var?
Onlar da elbet ortaya çıkar. Bu güne kadar Ankaragücü’nde yapılan hangi şey gizlenebildi ki?