Sakarya’da oturup maçın başlamasını beklerken, arkadaşlarla haftalık özlemimizi giderip laklak ettikten sonra ekrana yansıyan kadrolara göz geçirdiğimde, önceki 2 haftaya göre Nizamettin, Hikmet ve Guido’nun ilk 11’de olmadığını fark ediyorduk. Guido ve Nizamettin sakattı ve Hikmet’in yerine Uğur Çiftçi sahada yerini almıştı.
Geçen hafta teknik direktörün apar topar ve yakışıksız bir şekilde gönderilmesinden sonra takımın başında, 1995-96 ve 2007-08 sezonlarından sonra 3. kez geçici teknik direktör olarak, altyapının en önemli isimlerinden Osman Nuri Işılar vardı.
Maç beklediğimiz gibi Eskişehirspor’un baskısıyla başladı ve birçok önemli pozisyon yakaladı. Lawal’ın direkten dönen topu ve Sissoko ile deparları başımızı döndürmeye yetmişti. Bu süre zarfından Dahlin’in iki nefis kurtarışı bizlere moral veriyordu ama işler hiç de iyi gitmiyordu.
Derken 31. dakikada ceza alanındaki bir savunma oyuncusuna doğru giden topa, Uğur ve Berat’ın hamle yapması ve oyuncunun topu uzaklaştırmak için çektiği şutun Uğur’a çarpıp kaleye gitmesi bizim Alkaralar için büyük bir şanstı. İşin garip yanı, Boffin son nefeste topu çıkarttığı için üzülmeye başlarken hakem Deniz Çoban’ın, “top çizgiyi geçti” kararı vermesiydi. Tekrarlarda top kesin bir şekilde içeriden çıkartılmıştı ve çizgi hakemleri önemli bir karara imzalarını atmışlardı.
Golden sonra Kutay “Haydi Gençler!” çektirdi. Bu arada tribünlerden gelen ıslık sesleri uzun süre gülüşmelere sebebiyet verdi. Adamlar bizi ıslıklıyorlardı (!)
İlk yarının geri kalan kısmında Gençlerbirlikliler, defans yapmaya devam ettiler ve ilk devre 1-0 sona erdi.
İkinci yarı başlarken aklımıza, geçen hafta 1-0 önde girip 1-2 kaybettiğimiz Bursaspor maçının ikinci yarısı geliyor ve heyecanlanıyorduk.
Nitekim ESES’liler baskın bir şekilde devreye başlıyorlar ve peş peşe pozisyonlar yakalıyorlardı. Direkten dönen bir top, Dalin’in nefis kurtarışları ve özellikle Doğa ve Ahmet’in nefis son hamleleriyle Gençlerbirliği, “Çanakkale geçilmez”i sahneliyordu.
86. dakikada Uğur’un orta sahada yaptığı pres sonucu aldığı topu bir süre sürüp ardından Stancu’ya aktarması ve onun da defans oyuncusundan kurtardıktan sonra topun dibine girerek kalecinin üzerinden nefis bir şekilde aşırtmasıyla maça noktasını koyuyordu.
Geçen sezon olduğu gibi bir kere daha, kötü gittiğimiz bir dönemde, çekinerek oynadığımız Eskişehirspor’a karşı (büyük bir şansla da olsa) aldığımız galibiyet, takıma büyük bir güven ve moral oldu.
Nefis kurtarışlar yapan Dahlin, nefis bir gol atan Stancu, bir gol bir asist yapan Uğur, başarılı son hamleler yapan Ahmet ve Doğa bence maçın adamlarıydı.
Karşılaşmadan sonra mikrofonların başına geçen Osman Nuri Işılar’ın, 13-14 yaşlarından beri beraber çalıştığı Uğur, Ahmet, Berat, İrfan gibi genç oyuncuların sahada olmalarını ve bir de böyle bir zorlu dönemde galibiyet elde etmelerinin sevincini yaşadığı söylemesi günün en anlamlı olayıydı. Şansla da olsa atılan 2 gol ve alınan galibiyet çok nemliydi belki ama daha önemlisi sahaya sürülen ilk 11’den 5 oyuncunun altyapıdan olmasıydı.
Aslında bu da anlayana, düzgün bir planlama ve istikrarlı bir şekilde yapılanmayla altyapıdan gelen oyuncularla büyük işler başarılabileceğinin göstergesiydi. Kaldı ki, takım iskelete bozulmadan yıllarca beraber oynayan ASAŞ/OFTAŞ’ın genç kadrosu bunu başarmıştı. Ama sonra ne oldu? Takım bozuldu ve “sil baştan”a devam edildi.