Ankaragücü'nde Başkan Adayı Murat Ağcabağ, Sporanki'ye açıklamalarda bulunarak kamuoyunu aydınlattı. Murat Ağcabağ, "1- Önce Tuna Yılmaz ve Ercan Soydaş gönderildi. 2- Hoca açıklama yaptı, hocayı gönderdiler. 3-Bizi gönderdiler. Biz bunu şöyle algılıyoruz. 1-Bugüne kadar belediye konumuyla ilgilenen Ercan Bey ve Tuna bey gönderildi. Belediyeye mesaj gönderdiler. 2-Hoca’yı gönderdiler. Hocayı Cumhurbaşkanımıza bir mesaj olarak gönderdiler. 3-Ben Ak Parti il yönetimindeyim. Benide partiye bir mesaj olarak gönderdiler. Biz bunu böyle çözdük, böyle algıladık." dedi.
Röportajın tamamı şu şekilde:
O.SAL: Son genel kurulda Ankaragücü yönetimine girme süreciniz nasıl oldu. Siz mi istediniz, teklif mi geldi?
M.AĞÇABAĞ: Bir gece aradılar beni. Mehmet Yiğiner’i bir gece saat 23.00’de tanıdım. Sabah da seçim oldu. Yönetime girdim.
O.SAL: Ankaragücü yönetimine girdikten sonra, yönetimden kopuk bir görüntü sergilediniz. Hiç ön plana çıkmadınız. Bunun sebebi neydi?
M.AĞÇABAĞ: Kulübe büyük ümitlerde girdim. Ama şunu gördüm. Hiçbir yöneticinin hiçbir şey yapamadığını, hiçbir yetkisinin olmadığını gördüm. Tek adamlık vardı. Biz yoktu, ben vardı. Geri durdum. Birkaç kez girmeye çalıştım. Ama bana “Sen uzak dur!” dediler. Şunu söyleyim bir reklam bulduk. 7,5 milyon TL. değerinde. Şu anda da bir kulübün formasında duruyor. Buna en büyük şahit Tuna Yılmaz’dır. Sorabilirsiniz. Ama şu anda da Tuna Bey’in bu işlere girip girmesi ne derece doğru olur oda ayrı bir konu. Ama şurdan teyit edebilirsiniz. Bir televiyon kanalı vasıtasıyla geldiler. Dilerseniz sizi onlarla görüştürebilirim. Öyle kulaktan dolma değil. Ortada bir aracı var. Bizde söyledik “olmaz !” dediler. Olmadı. Bu firma bize bu paraya göğüs reklamı verecekti. Sonra gittiler başka takıma verdiler.
O.SAL: Yönetim anlayışında gördüğünüz yanlışlar ve doğrular nelerdi, kısaca anlatabilir misiniz?
M.AĞÇABAĞ: En büyük eksiklik kurumsallaşma adına hiçbir şey yoktu. Bunu tesislerden girdiğiniz anda anlayabiliyorsunuz. Oysa Ankaragücü bir marka. Düşünün kurumsal bir şekilde kullanılsa neler yapılır neler? En büyük eksiklik buydu.
O.SAL: Yönetim kurulu kararıyla yönetim kurulu üyeliğinizin düşürülmesine ne diyeceksiniz?
M.AĞÇABAĞ: Burada aslında başkana şunu sormak lazım. Yönetim 13 kişi. Bu 13 kişiden kim kaç TL. veriyor, kaç kişi hibe etti, kaç kişi de geri parayı talep etti? Kim kulübün en zor döneminde 3 küsur milyon TL alacağını tahsil etti? Borç diye yazılmış.
Ben bunları görünce rahatsız oldum. Ben başkansam şunu yaparım. Birileri buraya hibe para veriyorsa, başkanın kendisi dünden vermesi lazım. Şimdi deniyor ki; “şu 35 milyonu getir şuraya koy!”. Şimdi ben 4-5 tane iş adamına deyim ki “Biz 35 milyonu topluyoruz. Parayı getirin” Bizde bu parayı getirip masaya koyacakmışız sonra da yazı tura. Şimdi buna kim gelir? Bu kadar sığ bir düşünce olur mu? Hangi iş adamı bunun altına imza atar?
O.SAL: Başkan Mehmet Yiğiner’in istifanızı istediği, sizin de bunu kabul etmediğiniz doğru mu?
M.AĞÇABAĞ: Benden başkan istifamı kendi istemedi, ama 3 yönetici geldi ve istifamı istedi. Ancak bende “Ben kongreyle geldim, kongreyle giderim” dedim ve istifamı vermedim.Varsa yüz kızartıcı bir suçumuz disiplin kurulu var. Gereğini yapsınlar. En son 5 kez sabah akşam toplantı yaptılar. Bir araya geldiler ve biz de kadro dışı ettiler.
O.SAL: İsmail Kartal’ın görevine son verildiği dönemde, sizin de ayrılacağınız duyuldu. Bu konu birbiriyle bağlantılı mı?
M.AĞÇABAĞ: Şimdi şöyle 1- Önce Tuna Yılmaz ve Ercan Soydaş gönderildi. 2- Hoca açıklama yaptı, hocayı gönderdiler. 3-Bizi gönderdiler. Biz bunu şöyle algılıyoruz. 1-Bugüne kadar belediye konumuyla ilgilenen Ercan Bey ve Tuna bey gönderildi. Belediyeye mesaj gönderdiler. 2-Hoca’yı gönderdiler. Hocayı Cumhurbaşkanımıza bir mesaj olarak gönderdiler. 3-Ben Ak Parti il yönetimindeyim. Benide partiye bir mesaj olarak gönderdiler. Biz bunu böyle çözdük, böyle algıladık. Yani mesaj; “para vermezseniz biz bunları atarız !” şeklindeydi. Hatta net biliyorum belediyeye şöyle gidildi: Tuna Yılmaz ve Ercan bey istifasını Mustafa Tuna’ya götürdüler. Yani “para vermeyecekseniz bizim istifamızı istiyorular !” dedirttiler. Mustafa Tuna’da “İstifa edersiniz, etmezsiniz. Beni ilgilendirmiyor!” demiş. Bu şekilde bir tehdit olmaz. Doğru değil bunlar. Yani “para getirirseniz sizi affederiz” tarzı bir şey. Bunlar doğru değil. Şuna bakmak lazım. O belediye defalarca kez bize para ödedi. Mustafa Tuna geldi geleli 16 milyon TL. kulübe para verdi. Bu rakamların hepsi belgeli. Artık para gelmemesinin sebebi de bizler değiliz. Ercan bey veya Tuna bey değil, başkanın kendisi. Başkan bir STK toplantısında mikrofonu eline aldı Genel başkan yardımcıları, milletvekillerİ ve Ak Parti il başkanının olduğu bir toplantıda alenen şu cümleyi kullandı: “Ankaragücü’ne para vermezseniz seçimde size oy filan yok !” Arkasından da kendi tarzında “Kardeşim !”diye ekledi. Şimdi böyle bir ortamdan sonra bizleri başarısız adledemezsiniz. Ben sebebe bakarım sonuca değil. Sebep nedir? Sizin öyle bir ortamdaki o tarz konuşmanızdır. Biz her gittiğimizde bize dediler ki; “Siz hem bize böyle yapacaksınız, hem de size para mı vereceğiz.” Burada Ercan beylerinde yapacak bir şeyi yoktu. Onlara da “Siz beceremediniz!” dedi.
O.SAL: İsmail Kartal, Sivaspor maçının ardından basın toplantısına geldi ve daha önce görülmemiş bir şekilde eline kağıdı aldı ve yazılanları okudu. Bu kağıtta yazılanları kim yazıp Kartal’ın eline vermiş olabilir?
M.AĞÇABAĞ: Kendi yazmış olabilir. Ben onu görmedim, şahit olmadım. Yorumda yapmayacağım. Ben ilk kez o maça gitmedim.
O.SAL: Peki siz İsmail Kartal’ın bu yaptığı davranışı doğru buluyor musunuz?
M.AĞÇABAĞ: Hocanın o andaki psikolojisi neydi? İçeride ne konuşuldu? Bilemem. Ama bildiğim bir şey var. Futbolculardan birisi intiharı düşündü. Bu duruma gelen bir takımda siz hoca olacaksınız. Ve çok relax olacaksınız. Ben olayı şöyle okuyorum. İsmail Kartal isyan etti! Ben olayın temeline bakarım. Olay nereden buraya geldi. Olayın temeli. Aylardır para verilmedi. Verilen sadece galbiyet ve beraberlik primleri. Geçen seneden borçlu olduğumuz futbolcular var.
O.SAL: Diyelim siz başkansınız ve aynı tarz bir hareketle karşılaştınız. Tavrınız ne olur, hocayı gönderir miydiniz?
M.AĞÇABAĞ:Bir kere onurlu bir kişi o işi oraya getiriyorsa kendisi istifa eder. Ben o işi oraya getirmezdim. Bir defa olaya oradan bakmak lazım. Eğer bir duruşunuz, bir çizginiz, bir omurganız varsa takım oraya gelmiş ben hala orada başkanım diye gezemem. Çağırırım basını istifa ederim. Yani hocaya kalmaz o iş. Bunla alakalı bir şey daha söyleyim. Benim burada çalışan personelimden ben buraya para getirtirsem ben o personele sözümü geçirtiremem. Bu kulübe o paraları İsmail Hoca getirdi. Bunu kimse inkar edemez. Ben buradaki çalışanımdan para istiyorsam bu yanlış bir davranış. Sonra adamda bana “çayını kalk kendin al !” der. Başkan olayın hep sonuna bakıyor, aslında olayın başına bakmak lazım.
O.SAL: Ankaragücü yönetiminden yapılan açıklama var. Yönetim için talip olan varsa, gelsin biz kongre yaparız denildi. Bunun üzerine sizde adaylığınızı açıkladınız. Başkan adaylığı sürecinizle ilgili neler söyleyebilirsiniz ?
M.AĞÇABAĞ: Öncesine gelirsek ben daha öncede başkana kulübe 1 milyon Euro veririm dedim. Ama yaşananlar beni uzaklaştırdı. Ben idari mali işlerden sorumlu asbaşkanım bir tane kağıt görmedim, fatura görmedim. As başkanım odam yok. Siz bu şartlarda, bu şahsa güvenerek para getirebilir misiniz? Ben buna tepki gösterdim. Ben eğer bu parayı verseydim hibe edecektim. Ama yapılanları görünce şaşırdım. Bakıyorum 3 kişi var. 3-4 kişi para veriyor. 9 kişi oturuyor. 100 bin TL toplanamıyor. Şimdi siz burada başkan olarak takımın en zor anında içeriden ben borcumu alıyorum derseniz yönetici nasıl tutar. Ben iş yerinde ilk gelen parayı işçinin parasını vermeden evime harcarsam personel bana nasıl davranır? Ben açıkcası yönetimde yaşananları gördükten sonra o parayı vermedim. Şimdi ben 18 milyon geldi diyorum bunu yalanlasanız ya! Gidip fişle uğraşıyorsunuz. Bakın 18 milyon belediyeden geldi, yaklaşık 18 milyon aldığımız puanlardan geldi, 24 milyon Finasbank’tan kredi çektik oradan geldi, ayak bastı parası en az 20 milyon civarı geldi.
O.SAL: Peki bu paralar gerçekten geldi mi? Bunlar hep söyleniyor ama bilemiyoruz.
M.AĞÇABAĞ: Dedim ya ben mali işlerden sorumlu asbaşkanım ben de bir şey görmüyordum. Sadece federasyondan arkadaşlarımız var, bankadan arkadaşlarımız var. Ne aldık, yüzde kaçla aldık onu oradan öğrenebiliyoruz.
O.SAL: Peki kulüp açıklama yaptı. Bir sürü ödeme yapıldığı belirtildi. Bu ödemeler bu paralarla yapılmış olamaz mı?
M.AĞÇABAĞ: Orası da ayrı muğallak durum. Bir şeffaflık olmadığı için bilemiyoruz. Ben 1 sene oldu başlayalı beni boşverin. Ercan Bey, Metin bey, Osman bey benden çok eskiler. Osman bey başkan yardımcısı ona sorun. Onun odası var mı onu sorun. Ankaragücü’nden soğumam mümkün değil, ama ben yönetim anlamında buradan soğudum. Burayı 2 kişi yönetiyor. Başkan ve Seyit Ali bey. Her şeyi bu 2 kişi bilecek üçüncü kişi yok. Ercan beyin odasına girin. Orada dosyalar var. Kehinde’nin dosyasına bir bakayım dedim. İçini açtım bomboş.
O.SAL: Neden?
M.AĞÇABAĞ: Evraklar Seyit Ali Bey’in odasında duruyor. Bu anlayışlar TFF 1.Ligde, 2.Ligde olur. Ama burada olmaz. Burada çok kurumsal olmanız lazım. Sabit gelirleriniz olması lazım.
O.SAL: Kulüp büyük bir ekonomik darboğazdan geçiyor. Siz başkan olursanız bu krizi aşabileceğinize inanıyor musunuz?
M.AĞÇABAĞ:Çok rahat. 2 hafta. Ben söz veriyorum. Bunu resmen yazabilirsiniz. Ben başkan olayım ilk uçakla Antalya’ya gideceğim, evraklarını dağıtacağım. Bütün futbolcuları odaya toplayacağım. Alacaklarını alacaklar. Kimine 1 gün, kimine 3 gün maksimum 2 haftada herkes alacağını alacak. Ama hava parası ister gibi getir parayı 35 milyon masaya koy. Bu doğru değil.
O.SAL: Peki şu anda bir çözümsüzlük görülüyor. Nasıl çözülecek bu iş?
M.AĞÇABAĞ:Şu şekilde seçime gidilemez. Bu ortamda ben zaten gitmem. Çünkü delegeler kendi adamı. Bir tane yöntem var. İstifa edecek. Beni başkan olarak oraya koyacaklar. Ben yedekler dahil tüm yönetimin istifasını alacağım. Kendime 4-5 tane üye belirleyeceğm. Tüzüğü inceliyeceğim hangi handikaplar var. Üyelik açacağım. Hem kulübe gelir sağlayacağız. Hem de demokratik otamda seçime gideceğiz. Ama şu anda o şartlar yok. Kim gelirse gelsin kongrede kazanma şansı yok. Bizim buradaki tahahütümüz şu. Ben kendi adamlarımı filan toplamayacğım. Demokratik bir seçime gidilecek. Delege kime inanıyorsa ona oy versin. Yarın ben başarısızsam beni de yıkabilsinler. Şimdi siz delegeyi komple kendinize yaptınız. Peki başarı var mı? Yok.
O.SAL: Bu 35 milyonun kaynağı sizmisiniz, yoksa arkada size destek olan özellikle siyasi çevrelerden birileri de var mı?
M.AĞÇABAĞ:1 milyon Euro ben vereceğim. Bu kulübe elini taşın altına sokmayan kimse giremeyecek. Kulüp olarak Ankaragücü bizlere mevki / makam verecek. Ama bununda mutlaka bir bedeli olacak. Yönetim kadromuz olacak. Burada isimler ve ve verecekleri rakamlar belli. Çok ciddi 3 mütahhit var. Kendileri buraya gelmeyecekler ama temsilcileri burada olacak.
O.SAL: Hep “İstanbul kanadı” söylemi var. Sizin İstanbul’dan Ahmet Ketenci ile beraber hareket ettiğiniz konuşuluyor. Bu doğru mu?
M.AĞÇABAĞ: Şöyle söyleyim. Ahmet Ketenci ile ben kendileri tarafından tanıştırıldım. 4-5 kez gördüğüm bir kişi. Her seferinde de yanında kendileri vardı. Hatta bana Tuna bey espiri yaptı. Dedi ki; “Yahu sen gelip gidiyorsun ama hiç konuşmuyorsun!” Bende “ya ben hiçbir şey bilmiyorum ki !” dedim. Bugün ona tepki gösterenler, düne kadar adamcağızın fotograflarını sağda solda yayınlayıp teşekkür ediyorlardı. Peki ne oldu da böyle oldu. Adam dedi ki “hesabınızı getirin”. Masaya hesabı koydular. Problem buradan çıktı. Ben buna şahidim. Ne zaman hesap istendiyse oraya ben, Tuna bey, Seyit Ali bey, Ercan bey 4 kişi gittik. Masaya bir kağıt getirildi. Bir tane A4 kağıdı. Orada yazıyor 3 milyon, 4 milyon!.. Böyle hesap olur mu? Bunun bir sözleşmesi, ödeme şekli yok mu? Adamın sadece bize sorduğu buydu. Bana döndü “siz iş adamısınız, siz bunu kabul eder misiniz” dedi. “Benim haberim yok, hadi gidelim dediler geldik. Ben bunları bilmiyorum. İlk kez gördüm” dedim.
O.SAL: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la 2 gün önce bir görüşme yaptınız. Bu görüşmede neler konuşuldu. Sayın Erdoğan’ın desteğini net olarak aldınızı mı?
M.AĞÇABAĞ: Daha öncesi de var. Ben orada Ankaragücü’nn düştüğü durumu kendisine izah etim. Kendisi çok üzüldü. Neler yapılabilir onu konuştuk. Orada yönetime talibiz gibi bir şey konuşulmadı. Sadece buradan nasıl çıkarız o konuşuldu. Kendisi Ankaragücü’nün oy sopası olarak kullanıldığını biliyor. Anlatmaya gerek yok. Çünkü o daha önce anlattığım 15 Eylül’deki kahvaltıda Ak Parti’nin en üst düzey kurmayları vardı. Bunlar kendisine anlatıldı. Benim söylemem gerek yok. Zaten o konuşmadan Yiğiner’in ilk aradığı kişi benim. Gititim görüştüm. Dedim doğru bir şey yapmamışsınız. Oyu siz tehdit sopası olarak kullanırsanız siz bu insanları Ankaragücü’nü sevdiremezsiniz. Biz bir bakana gittik. Ankaragücü diyoruz, adamın suratının rengi değişiyor. Devlet Bahçeli’ye gittik. Dakika 1 para istediler. Ben bilmiyordum para isteneceğini bilsem oraya gidilmez. Gittiğime pişman oldum. Her gittiğimiz yerde para istenir mi? Şerefimle temin ederim bunların hepsi net doğrudur. Şu anda İstanbul grubu olarak nitelendirdikleri ile ilgili twete var ”Onlara menajer diyemezsiniz. Onlar bizim dostumuz!” diyor. Ahmet Ketenci’ye kendi teşekkür etti. Şimdi bize batık diyorsun. Gelin mal varlığınız açıklayalım . Sen de koy, bende koyayım ortaya. Benim firmam 48 yıllık firma. Sen de ortaya koy, bende. Ama 7 sene öncesini de koy. 7 sene önce neyin olduğunu biz çok iyi biliyoruz. Allah daha çok versin
O.SAL: Sayın Cumhurbaşkanı Ankaragücü’ne neden ayrı bir önem veriyor?
M.AĞÇABAĞ: Başkent takımı olarak şampiyon çıkaramamızdan dolayı dertleniyor. Cumhurbaşkanımız Ankaragücü’nü şampiyon görmek istediğini defalarca söyledi. Bu kadar takımla ilgilenmesinin, destek verilmesinin sebebi budur. Bu ligde de destek verildi. Başkanımız buraya takımı çıkardı bu başarıdır. Ama burası farklı bir lig. Hazıra dağ dayanmaz. Hep gelsin olmaz. Sabit gelir olması lazım. Gelenler ciddi rakamlar. Ama şunu da ben kafama takıyorum. Bu kulübün geçmişteki aslolmayan borçları neden ödendi. Ben o konuyu da çözeceğim.
O.SAL: Bunu mutlaka sormam gerekiyor. Çünkü son 10 yılda Ankaragücü ile ilgili hangi kapıyı açsanız, o kapının ardından mutlaka Melih Gökçek çıkıyor. Sizin Ankaragücü ile ilgili Melih Gökçek ile bir görüşmeniz oldu mu? Veya sizin hareketinizle Gökçek arasında bir bağlantı var mı?
M.AĞÇABAĞ: Sıfır. Hiç görüşmem olmadı. Öyle bir durum yok.
O.SAL: Peki siz daha önceden transferden filan bahsettiniz. Şu an durumunuz da malum. Neye göre Ankaragücü’ne transfer çalışması yürütüyorsunuz?
M.AĞÇABAĞ: Evet hatta tranfseri 7’ye çıkardık. İnsanlar bize teveccüh gösteriyorlar. Tabii ben bunlara şöyle diyorum. Şu anda bu yaptığımız doğru değil. Ama eğer olursa hazırlıksız yakalanmayalım. Bugün yine 2 menajerle görüştük. Bizi isteyen iyi futbolcular var. Bunları getirme durumumuz % 100.
O.SAL: Başkan seçilirseniz, İsmail Kartal’ı yeniden göreve getirecek misiniz?
M.AĞÇABAĞ:Bunu şu anda doğru bulmuyorum. Neden? Hani bir kumpas diyor ya. O zaman ekmeğine yağ çalmış oluruz. Ama taraftarımız istedi o zaman yapacak bir şey yok. Bu kulübü en iyi tanıyan İsmail Hoca. Ama öncelik Bayram hocaya şans vermek lazım. Ama şu var. Ben futbol oynadım. Özellikle yabancı ağırlıklı futbolculara para vermezseniz başarılı olamazsınız.
O.SAL: Takım kadrosunu beğeniyor musunuz?
M.AĞÇABAĞ: Bu ligde 20 puanı alan bu takım. Bu hoca aldı. Bana göre maddi sıkıntılar olmasaydı 28-29 puan rahat yapardık.
O.SAL: Başkan adaylığızı açıkladınız ve hakkınızda bazı iddialar ortaya atıldı. Örneğin ortada bir fatura dolanıyor. Sizin işletmenizde takımın yediği bir yemeğin faturasını daha sonra kulübe gönderdiğiniz iddiası var. Bu iddia için ne diyeceksiniz?
M.AĞÇABAĞ:Basit, ilkel ve kötü bir durum. Kendimi savunma zorunda kalıyorum. Ama anlatayım. Ankaragücü futbol takımı benim işletmemde 15’e yakın yemek yedi. Çünkü gelen her misafir takımın heyeti de bize gelip ağırlandı. Her seferinde Osman bey, Ercan beyle “bu sefer biz verelim!” diye tartışıyorlardı. Ben de “olmaz öyle bir şey, kendi yerimiz gerek yok vermeyin” diyordum. Ben yurt dışındayken 1 sefer, oda başkanın olduğu bir yemek. Tuna beyede sorabilirsiniz bunu. “Ya bu çocuk hiç para almadı, bu sefer ödeyelim biz bunu” diyorlar ve ödüyorlar. İkinci bir fiş bulamazsınız. Bir taneyi kulüp veriyor. Ondan da haberim yok, yurt dışındaydım. Bunun dışındakilerin en az 15 tanesini ben karşıladım. Bunu ispatlarım. Fişler duruyor. Zaten 2,3,4 olsaydı çıkarırlardı. Açın Osman beye, Ercan beye sorun. Çünkü çok tartışıldı. “Bir daha buraya gelmeyiz” dendi. Ama “olmaz öyle şey. Buraya geleceksiniz!” dedim.
O.SAL: Bir fotografta odanızdaki koltukta görülen bir Beşiktaş forması var. Siz Beşiktaşlı mısınız?
M.AĞÇABAĞ: Ben sosyal medyada paylaştım. Bir çok futbolcu ile ben ailece görüşüyorum. Bunların içinde Tümer Metin, İlhan Mansız, Tayfur Havuçcu, Nihat Kahveci, Vedat İnceefe, Okan Buruk, Emre Belözoğlu var. Zaten İlhan Mansız’ı Ankaragücü’ne ben getirdim. O kadar çok dostum var ki. Hepsi Ankara’ya gelince bana uğrarlar. O formayı Nihat Kahveci hediye etti. Villareal’ e transfer olunca, hem Villareal formasını, hem de Beşiktaş formasını getirdi bana. İmzaladı çocuk. Hediyeleşmek sünnetir. Gelen hediyeye ben dokunmayım mı diyecektim. Tümer, Larissa’da oynadı, Fenerbahçe’de oynadı. O formaların hepsi bende var. Bende 70 tane forma var. Alex’den, Roberto Carlos’a kadar efsane formalar var bende. O gün orada o forma tesadüf duruyordu. Benim Beşiktaşlı olmadığımı herkes biliyor. Şunu sormak lazım aslında. Başkan sen hangi takımı tutuyorsun? Ya da başkan getirdiğin Bayram Bektaş hangi takımı tutuyor? Ben 15 yaşından bu yana Ankaragücü maçlarına giderim. O Savaş’ların filan oynadığı bir Samsun maçı vardı. Kapalıda oturduk ağladık yani. 19 Mayıs’ta büyüdüm ben. Şekerspor’da oynardım, çıkar maça girerdim. Bu eleştiriler küçük hesaplar. Ben diyorum ki bunları yapacağım o 35’e kitlenmiş. Gelsin 35 !
O.SAL: Siz iş adamısınız, ama aynı zamanda bir siyasi kimliğiniz var. Ak Parti’de Ankara’da önemli göreviniz var. Ankara’da yaşanan stadyum sorunu ile ilgili bugüne kadar neler yaptınız, takım statsız kaldı sizin bir girişiminiz oldu mu?
M.AĞÇABAĞ: Bir girişimimiz olmadı. Çünkü biz devreye girince “Siz karışmayın biz hallederiz!” dendi.
O.SAL: Başkan olursanız. Kalıcı gelir konusunda projeniz var mı?
M.AĞÇABAĞ: Stadın ismi İmalat-ı Harbiye Stadı olacak ama marka bir firmanın ismini koyup stattan gelir elde etme planımız var. 51 locanın satışından ciddi bir gelir elde edilir. Stat, reklam, göğüs reklamı ve bunlardan yaklaşık 10 milyon dolar gibi bir rakam kafamda var. Bunun dışında store gelirimiz şimdi yok. En önemli konu bu. Ankaragücü’nün storesi yok. Zafer Çarşısı’nda bir ürün alıyorsunuz x firma diye geçiyor. Bu paranın kulüpte olması lazım. Niye orada bunu tartışmak lazım. Hangi kulüpte böyle bir yöntem var. Zarar etse bile iyi bir AVM’de bizim storemiz olması lazım. Oradaki hiçbir ürün orijinal değil. Sitelerde yapılıyor. Neden? Çünkü bana göre sattığınızı ve aldığınızı ancak böyle gizlersiniz. Bakın ne diyorum. İyi bir AVM’ye açarız, gerekirse eksi yazsın. Ankaragücü’nün orada storesi olsun. Fenerbahçe’nin, Galatasaray’ın, Beşiktaş’ın, Trabzonspor’un varsa bizim de olsun. Biz Ankara’nın markasıyız.
O.SAL: Bizim aracılığımızla Ankaragücü camiasına bir mesajınız olacak mı?
M.AĞÇABAĞ:Bu camia çok büyük. Öncelikle şunu söyleyim bu camia öyle 1-2 kişinin elinde oyuncak olmaz. Mutlaka oturup konuşulup bu konu çözülecektir. Biz buraya gelirsek kesinlikle birleştirici olacağız. İnsanları kaynaştıracağız. Eski yöneticilerimizi onore edeceğiz. Bir çok yöneticimiz delegelikten çıkarılmış. Bu çok ağır bir şey. Ben hepsine protokolde birer koltuk yaptıracağım. Birleştireceğiz. Tribünler ve tüm camia birleşecek. Bunu yaparsak gerçekten başarı gelir. Çok kopukluklar var. Herkes kopmuş. Bir Nurettin Çarmıklı, Nevzat Karataş, Osman Kolsuz, Cemal Aydın, Cengiz Topel Yıldırım hepsine birer koltuk vereceğiz. Mehmet Başkan’a da vereceğiz. Yılda 2 kez toplayacağız. Tüm camiayla birlikte iftarlar yapacağız. Bu insanlar emek vermiş. Eski futbolcularımızı ön plana çıkaracağız. Kurumsallaşıp, birleştirici olacağız…
O.SAL: Teşekkür ederiz…
Kaynak: Sporanki.com
Okuyucuların Tercihi
Copyleft 2015 - klasspor.com. "İnsan beyninin ürettiği hiçbirşey bize ait değildir." Klasspor editörleri ya da yazarları tarafından üretilmiş tüm haberleri, yazıları, fotoğrafları ve videoları sormadan, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.Kaynak gösterirseniz o sizin güzelliğiniz olur. Göstermeyene küfür, gösterene teşekkür etmiyoruz.
klasspor.com basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Sitemizde yapılan tüm yorumlardan yazarları mesuldür. Boşuna hukuki süreç yaşamamak için biz kontrol etmeye çalışıyoruz ancak gerekli durumlarda IP adresleri "Aman tanıdıktır" diye düşünülmeden savcılara verilebilir.