Radikal Gazetesi Spor Yazarı Tanıl Bora başkentin yeni hocalarını değerlendirmiş..
Daum’u konuşmaya hacet var mı? Türkiye’deki beşinci sezonunu idrak edecek Fenerbahçe’de. 10 Haziran tarihli Taraf’ta Fikret Doğan onun sergüzeştini harikulade anlattı. İki yeni hocaya bakalım biz.
56 yaşındaki Jürgen Röber, bu işte yeni değil. 1987’de antrenör, 1991’de teknik direktör oldu. 3. Ligden 2’ye çıkarttığı Rot-Weiss Essen ve VfB Stuttgart’taki görevlerinin ardından, Berlin’de şöhret kazandı. 1996 yılı başında 2. ligde teslim aldığı Hertha Berlin’i ertesi sezon Bundesliga’ya çıkarttı. 1999’da lig üçüncüsü olarak Şampiyonlar Ligi’ne sıçrattı. Ancak izleyen yıllarda tasarrufuna iyi bir bütçe verilmesine rağmen takımı yukarıya tutunduramayınca, 2002’de Hertha’da Röber devri sona erdi.
Gerisi tatsız. Wolfsburg’da bir yıl takıldıktan sonra, Sırbistan gurbetine yollandı. Partizan’la elde ettiği ikincilik Belgrad kal’asında başarısızlık sayıldığından, sözleşmesi yenilenmedi. 2006 sezonuna Dortmund’la başladı. Sekiz haftada sadece iki maç alabilince sözleşmesi feshedildi. Oyuncular ‘küçük diktatör’ lakabını takmışlardı ona. Yorumcular Röber’in marifetini taktikten ziyade motivasyon becerisinde görmüşlerdir. Belki de, form eğrisinin düşmesinin verdiği asabiyetle motivasyon çubuğunu ters yöne bükmüştü.
2008 Ağustos’unda, sezonun sonlarına doğru Rusya’da Saturn Ramonskoje’nin teknik yönetimini üstlendi. Yeni sezonda Saturn sekiz maçta yalnızca beş puan toplayıp sondan ikinciliğe oturunca işine son verildi. Geçtiğimiz mart ayıydı bu.
Ahmet Gökçek, Hertha’yla Ankaraspor’un yapılarının benzediğini söylemiş. Dünyada Ankaraspor’un ‘yapısına’ benzeyen başka kulüp var mı ki? Ama bakın, 10 ay çalıştığı Saturn’le benzerlik kurabiliriz. Kulübün ‘perde arkasında’ duran ama herkesçe malûm bir sahibi var: Moskova Valisi Boris Gromov. Röber, geçtiğimiz ekimdeki bir söyleşisinde demişti ki: “Kendisi (Gromov) emekli bir general ve mali yönden çok güçlü. Bu konuda daha fazla bir şey söylemek istemiyorum. Futbolu para yönetiyor, bu iş böyle. Bunun ahlakî açıdan uygunluğu hakkında fikir belirtmek istemiyorum.” Biz de belirtmeyelim bari...
Thomas Doll ise meslekte yeni sayılır. 43 yaşındaki güleç adamın, Röber’den farklı olarak, fiyakalı bir futbolculuk geçmişi var. Hamburg’da, Lazio’da oynadı, Doğu Almanya formasıyla 43, Birleşik Almanya’yla 18 uluslararası maça çıktı. Antrenörlük kursunu, Almanya’da bol keseden verilmeyen en yüksek notla bitirmesiyle dikkat çekti. 2004’te başladığı Hamburger SV’deki teknik direktörlük siftahında gayet başarılıydı. Sonuncu sırada devraldığı takımı toparlayıp başaltına yükseltti. 2005/06’da İntertoto’dan UEFA’ya terfiyi başardı, ligi üçüncü bitirdi, Şampiyonlar Ligi bileti kazandı. Üçüncü sezonunda tökezleyince, ayrıldı oradan. 2007 kışında, dibe çöken Dortmund’u (Röber’den!) devraldı, hızla sağaltıp ligi rahat bir yerde bitirmesini sağladı. Ertesi sezonsa hayal kırıklığı oldu. Gerçi, ligi 13. bitiren takımını kupa finaline eriştirmişti. Ancak finalde Bayern’e uzatmada yenilince, Dortmund defteri kapandı.
23 Nisan 2008’de basın toplantısındaki infilakî, zalim bir alaycılıkla hatırlanıyor. Medyanın eleştirilerini ‘baştan aşağı küstahlık’ diye suçlamış, bunlara münasip bir yeriyle güldüğünü söylemiş, giderek ağzını bozmuş, verip veriştirmişti. Bir yıl kadar sonra Bild gazetesindeki mülakatında, o basın toplantısından pişmanlığını açıkladı. Bağırıp çağırmak o anlık gazını almıştı ama devamında çok zararını görmüş, ‘imajı bozulmuştu’. Zaten Dortmund’daki kötü tecrübesiyle salim kafayla hesaplaşmak için, bir sezonu boş geçirmeyi tercih etti. Steaua Bükreş, Panathinaikos, Japonya milli takımı gibi hoş teklifleri geri çevirdi bu arada.
Alman futbol kamuoyu, ‘naif’ damgası vurdu Doll’a. İyimserliğiyle, iyi niyetiyle, futbol âleminin acımasızlığı için ‘fazla iyi’ bulunuyor. O âlemin Almanya’daki kaşarlarından Dieter Schatzschneider, 2008’de ‘fazla yumuşak’, demişti onun için: “Ne karanlık bakabilir ne de poz olsun diye karanlık bir çehre takınabilir. Hâlâ futbolcu gibi.” Doll ise Bild’le mülakatında olgunlaştığını söylüyor, “Dolly, Dortmund’da kaldı” diyor.
Umarım kalmıştır. Thomas Doll’ün güler yüzü ve ‘naifliği’ de Gençlerbirliklilere uyar gerçi. Ama Gençlerbirliği’nin aynı zamanda, yönetimi geriye itecek ağırlıkta bir teknik direktöre ihtiyacı var.
Okuyucuların Tercihi
Copyleft 2015 - klasspor.com. "İnsan beyninin ürettiği hiçbirşey bize ait değildir." Klasspor editörleri ya da yazarları tarafından üretilmiş tüm haberleri, yazıları, fotoğrafları ve videoları sormadan, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.Kaynak gösterirseniz o sizin güzelliğiniz olur. Göstermeyene küfür, gösterene teşekkür etmiyoruz.
klasspor.com basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Sitemizde yapılan tüm yorumlardan yazarları mesuldür. Boşuna hukuki süreç yaşamamak için biz kontrol etmeye çalışıyoruz ancak gerekli durumlarda IP adresleri "Aman tanıdıktır" diye düşünülmeden savcılara verilebilir.