TBMM FETÖ'nün Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu raporunda, FETÖ'nün ilk yıllarında futbola karşı önyargılı olduğu ancak futbolun kitleleri harekete geçirmedeki etkisini fark ettikten sonra bu alanla ciddi şekilde ilgilendiğine yer verildi. Raporda, "2010-2011 yıllarına gelindiğinde FETÖ’nün ülkemiz adli, idari, askeri gibi yapılanmasında en üst seviyeye ulaştığı, belki de bir güç sarhoşluğu ile Fenerbahçe Spor Kulübünü ve kulübün başkanını hedefe koyduğu anlaşılmaktadır" denildi.
Fethullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz Darbe Girişimi ile Bu Terör Örgütünün Faali·yetlerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun taslak raporunda, "futbolda şike davasına" ilişkin tespitler yapıldı.
FETÖ'nün ilk yıllarında futbola karşı önyargılı olduğu ancak futbolun kitleleri harekete geçirmedeki etkisini fark ettikten sonra bu alanla ciddi şekilde ilgilendiğinin ifade edildiği raporda, Fetullah Gülen'in öncelikle bir dönem Beşiktaş Spor Kulubünde yönetici olan İhsan Kalkavan ile futbol camiasına girme ve orada da bir kitle oluşturmaya ve İhsan Kalkavan'ı Beşiktaş Spor Kulubü başkanlığına seçtirmeye çalıştığının anlaşıldığı anlatıldı.
Raporda, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in, ABD'ye kaçmadan önceki zaman diliminde kaydedildiği anlaşılan video görüntülerinde, Galatasaray Spor Kulubüne mensup 10 kadar futbolcuyla olan sohbetinde, “Dua ile himmet ile Galatasaray’ı ayağa kaldırmak lazım” şeklindeki ifadelerinin yer aldığı ve video kaydının Gülen'in futbola olan yakın ilgisini ortaya koyan deliller arasında olduğuna işaret edildi.
"Fenerbahçe'yi ve başkanını hedefe koydu"
Komisyon raporunda şu ifadelere yer verildi:
"FETÖ’nün, her türlü organizasyonda belirleyici ve hakim konumda olmayı hedeflediği, kendisine muhalif veya temkinli davranan kurum, kuruluş, dernek, vakıf yöneticilerini türlü kumpaslarla alaşağı ettikleri, etmeye çalıştıkları, her kuruluşta hakim konumda olmayı hedefledikleri bilinmektedir. 2010-2011 yıllarına gelindiğinde FETÖ’nün ülkemiz adli, idari, askeri gibi yapılanmasında en üst seviyeye ulaştığı, belki de bir güç sarhoşluğu ile yaklaşık 25 milyon taraftar kitlesine sahip olduğu tahmin edilen Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşu olan Fenerbahçe Spor Kulübü'nü ve kulübün başkanını hedefe koyduğu anlaşılmaktadır.
Örgüt kontrolündeki gazeteler ve televizyon kanalları aracılığıyla operasyon için uygun ortamı yaratmak adına gerekli enformasyon ve dezenformasyonun örgüt üyelerince yapıldığı anlaşılmaktadır."
FETÖ mensuplarınca yürütülen soruşturmada, “silahlı suç örgütü” iddiası ile teknik takibin (telefon dinlemeleri) yapıldığı, tüm delillerin bu suçtan dolayı toplandığı, yapılan operasyonlarda kişilerin ev ve iş yerlerinde silah arandığı ancak bulunamadığı belirtilen raporda, sonrasında şahısların, iletişimlerinin tespitinin devam ettiği dönemde 14 Nisan 2011 tarihinde yürürlüğe giren 6222 sayılı Sporda Şiddet Ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında “şike” yapmaktan tutuklandıkları, ancak kovuşturma aşamasında iddianameden farklı olarak “haksız ve ekonomik çıkar amaçlı suç örgütü” kurmak, yönetmek, üye olmaktan yargılama yapıldığına işaret edildi.
Yıldırım, “Ne şikesi, memleket elden gidiyor” demişti
Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın, 3 Temmuz 2011 tarihinde başlayan "şike soruşturması" kapsamında, FETÖ/PDY’yi ima ederken kullandığı, “Ne şikesi, memleket elden gidiyor” sözünün kurulan kumpası özlü bir şekilde ifade ettiğinin kaydedildiği raporda, "futbolda şike" davasında FETÖ’nün rolünün tüm boyutlarıyla ortaya çıkması için yargılama sürecinin devam ettiği belirtildi.
Okuyucuların Tercihi
Copyleft 2015 - klasspor.com. "İnsan beyninin ürettiği hiçbirşey bize ait değildir." Klasspor editörleri ya da yazarları tarafından üretilmiş tüm haberleri, yazıları, fotoğrafları ve videoları sormadan, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.Kaynak gösterirseniz o sizin güzelliğiniz olur. Göstermeyene küfür, gösterene teşekkür etmiyoruz.
klasspor.com basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Sitemizde yapılan tüm yorumlardan yazarları mesuldür. Boşuna hukuki süreç yaşamamak için biz kontrol etmeye çalışıyoruz ancak gerekli durumlarda IP adresleri "Aman tanıdıktır" diye düşünülmeden savcılara verilebilir.