Duruşuyla ve takıma verdiği destekle farklı bir tarz oluşturan Gençlebirliği taraftarları için en önemli konu kulübün kültürünü yaşatmak. Alkaralar da yıllardır sürdürdüğü bu vizyonla tribünde yer alıyor
Dünyada çok önemli ve ünlü taraftar grupları vardır. Bugün sayfamızın konuğu ise çok özel bir taraftar grubunun üyeleri. Gençlerbirliği’ne sembol olmuş, oluşturduğu farklı tribün kültürüyle taraflı-tarafsız her kesimin sempatisini kazanmış Alkaralar... Kırmızı-karalı tribünde bugün birbirinden renkli ve farklı taraftar toplulukları var. Ancak hepsinin ortak hedefi, Gençlerbirliği kültürüne sahip çıkmak. Eğlenmeye giden, tezahüratları bile doğal bir şekilde gelişen başkent ekibinin bu özel taraftar grubundan Erdem Ceydilek, Necdet Özkazancı, Ozan Güler ve Ekin Emek Berber ile sohbet ettik. Alkaralar’ı ve Gençlerbirliği’ni anlattılar, bugün de onlara kulak verelim...
Maraton için mücadele
- Necdet Özkazancı:
2002-2003 sezonunda Ersun Yanal’ın takımın başına gelmesiyle bir hareketlilik başlamıştı uzun yıllar sonra tribünde. O dönemde Avrupa Kupaları’nda elde edilen başarılar, ligin 3. sırada bitirilmesi bizi çok mutlu etmişti. Kulüpte bir taraftar kartı çıkarmıştı. Tribündeki sayı da hareketlilik oldu tabi. O dönem büyük takımlar ve pek çok takım ile yapılan maçlarda rakip takım maraton, saatli kale arkası ve sol kapalı tribün tamamen rakibe ayrılıyordu. Biz gecekondu kale arkası tribünündeydik. Rakip taraftarlar “Deplasmana hoşgeldin Gençlerbirliği”, “Ne kadar övünsek az, Ankara deplasman sayılmaz” tezahüratlarıyla mücadeleler başlardı. Takıma ilgi olunca başarılardan sonra biz maraton tribününün Gençlerbirliği için ayrılmasını istemeye başladık. Bunun için de yönetime gidip gelmeye başladık...
İlk sitelerden birini kurdu
- Ozan Güler:
Yönetim para kazanmak istiyor ama biz bu süreçte bilet hasılatından önemli olan takıma olan destek dedik ve o dönem 2 günde 1 kulübe gittik. Atilla Aytek, Ufuk Özerten ile yoğun bir görüşme trafiğine başladık. Uzun uğraşlar sonunda maraton için kombine bilet çıkartmayı başardık. Taraftarlardan da tereddütle bakanlar oldu tabi tribün bölünüyor diye. Türkiye’de ilk olma özelliği taşıyan Alkaralar’ın da sitesi kurulmaya başlanmıştı. Taraftar platformu şeklinde hizmet veriyordu.
- Erdem Ceydilek:
Yukarıdan aşağıya bir yapılanma yok. Herkesin kendi iradesiyle var olduğu bir oluşum. Haydi deplasmana gidiyoruz gibi bir durum da yok tabi bu arada. Bu fikirlerin pek çoğu Alkaralar’daki tartışmalarla çıktı. İlk seferinde 158 kombine bilet satılmıştı.
- Ozan Güler:
Bunun nedeni de o dönem fiyatların 200 lira olması. 20 liraya maça giden taraftar 200 liraya kombine almaya başladı ki şu an da aynı fiyat olduğuna göre durumu siz düşünün. Bu yüzden sayı 158’de kalmıştı. Gençlerbirliği taraftarı 13 yıl önce 200 liralık kombine fiyatı ve 158 taraftarıyla maratona taşınır...
- Erdem Ceydilek:
Ben o dönemde ‘gecekondu tribünü’de yer aldım, 1 yıl sonra maratona gitmiştim. Bir Beşiktaş maçıydı. Kulüpten açıklama gelmişti, “Bu maçlık maraton tribününden bilet alan taraftarlarımızı sağ kapalıya alacağız” diye. O dönem hasılat için böyle bir uygulama da yapılmıştı.
- Necdet Özkazancı:
Bir de maraton tribününe tel çekilme durumu vardı. Bizi maratonun gecekonduya yakın tarafına sıkıştırdılar. Bizi bir bloğu yerleştirdiler ve biz yine git-gele başladık kulübe. Uğraşlarla o sorunun çözümünde de katkımız olmuştu.
- Ozan Güler:
Bir sonraki sezon Ersun Yanal gitti. Erdoğan Arıca geldi, maraton da patlama oldu. Kombine sayısı 500 oldu. Yönetim, takıma olan desteğin önemini fark etti. Bilet alanlarla orada bir kalabalık oluyor. 150 liraya düşen kombineyle sayı 500’e çıktı. Sonra bu rakam bin, 4 bin, 5 binlere kadar çıktı. Biletli seyirciyle de önemli bir destek oldu süreçte. Alkaralar’ın buluşmalar, antrenman ziyaretleri, yeni katılımlar ile oluşmuş olan kültürü korumaya ve yaşatmaya çalıştık.
- Erdem Ceydilek:
Bu büyümeyle birlikte Alkalar’dan başka farklı gruplar da oluştu zaman içinde.
- Necdet Özkazancı:
Kulüp ruhuna aykırı davranan yok ama. Şiddeti benimsemeyen, ayrımcılığa, kavgaya karşı olan, etnik ve cinsiyetçi ayrımcılığa karşı olan bir tavır var.
- Erdem Ceydilek:
Kulüp yönetiminde ya da takımda bizim paylaştığımız hassasiyetleri benimsemeyen insanlar da oldu zaman içinde. Çıkan çatlak seslere karşı da bizim varlığımız önemli oldu.
- Erdem Ceydilek:
Alkaralar, Maraton C Blok’u kullanır. Bizimle maç izlemek isteyen insan sayısı az değil. Belki 50-60 kişilik bir kemik grubumuz var ama kamuoyu oluşturmada etkimiz oluyor.
- Ozan Güler:
158 kişi ile başlayan maraton maceramız, düşmemeye oynadığımız sezonlarda bile kombine sayısında düzenli bir artış olması ilginçtir. Son 5 kala hala küme düşmeme mücadelesi verdik uzun süre. Buna rağmen belli bir ortalamanın altına düşmemek önemli...
- Necdet Özkazancı:
Tribünlerimize gelen herkesin de Gençlerbirliği taraftarı olduğunu söyleyemeyiz. Takıma bir sempati var. Kombine alıp takımı takip edenler içinde elbette Gençlerbirliği taraftarı olan da var. Alkaralar olarak Maraton C Blok’tan giriyoruz ve göbeğin sağında yer alıyoruz.
- Necdet Özkazancı:
Manisaspor maçında gecekondudaki bir grup açılan kapılardan maratondaki taraftarlara saldırdı. Ciddi bir kavgaydı. Yaşadığımız en kötü olaydı. Gençlerbirliği taraftarı kendini sorgulayan bir topluluktur. Bu olay kırılma noktası gibi de oldu. Tribünde şiddet bir kere bu denli yaşandı ve sonrasında bu tarz kavga ve saldırı olmadı.
Saygı bekliyorlar
- Erdem Ceydilek:
İstanbul ekipleriyle oynuyoruz. Maraton’da izlemek istiyor, formayla geliyor, olumsuz tezahürat yapıyorlar. Başka tribünde kavga çıkar bu tip durumlarda. Aramızda maç izlemelerinde sıkıntı yok. Saygısızlık görmek istemiyoruz.
- Necdet Özkazancı:
Yaptığımız esprili tezahüratlar beğeniliyor. Zaman zaman aklımıza ilginç takılmalar geliyor.
- Erdem Ceydilek:
Anıttepe’de koşu pistinde hakemlerden biri bizim bir taraftarla karşılaşıyor bir gün. Hakem de “Ya siz tribünden acemi hakem dediğinizde zorumuza gidiyor” diye güzel bir diyalog geçmiş.
- Necdet Özkazancı:
Rakip taraftara da çok takılmak istemiyoruz. Bazen taraftar gruplarımızdan bazıları tepki gösterip, cevap veriyor ama biz Alkaralar olarak çok tercih etmiyoruz. Bizim tribünde her şey kendiğinden gelişir. Mesela küçük bir çocuk “Gençler, Gençler” deyince bütün tribün hareketlenebiliyor. Bunu yaşadık.
- Erdem Ceydilek:
Bizim sitemizin en büyük özelliklerinden biri de gerçek isimle kullanmak. Hem ilkler arasında yer alıyor, hem de böyle özel bir kuralımız var. Gerçek hayatta da görüşmeyi tercih ettiğimiz için sanallığı kaldırmayı tercih ediyoruz.
- Erdem Ceydilek:
İnsan kulübün tarihi bildikçe tribündeki durumu normal karşılıyorsun. Tanıl Bora bir sözünde “Azlık, kulübün mayasında var” der. Okuldan çıkmışsın, sivil bir takım olmuşsun, arkanda bir destek yok. Kıt kaynaklarla gelmişsin. Çok olma şansın yok yani.
- Necdet Özkazancı:
2003-2004 sezonundaki UEFA macerasında tribündeki coşku unutulmaz. 19 Mayıs, tarihi günler yaşamıştı. Takıma olan sempatiyle şehir dışından gelen taraftarlar da vardı. Mesela buna rağmen küfürlü tezahürat yine olmadı.
- Erdem Ceydilek:
Taraftar neden gelmiyor. Çarpık taraftar yapısı. İstanbul merkezli durum. Stadyum... Giriş ve çıkışlar. Tuvaletler. Rüzgarlı çıkışı mesela tek tek çıkılan bir yer. Kulüp, elindeki ürünü pazarlamaya çalışmıyor. Hafta sonu etkinliğine dönüştürülmüyor. Bi dönem şarkı yaptırıldı, tanıtım geceleri yapıldı. Stat süslendi. İyi oldu ama şu an öyle yapılmıyor. Sahada cezbeden bir futbol yok. Gelmemeleri için çok neden var aslında. Ankara’da haftasonu yapılacak çok etkinlik var. Bunlarla rekabet edemiyoruz. Stadyum aynı yerinde yenilenirse en azından olumsuz unsurlardan biri onarılmış olacak.
Stadyumun havası başka
- Necdet Özkazancı:
Çoğu insan artık televizyondan izlemeyi tercih artık maçları da. Konfor önemli oldu. Stadyum cazibesini yitirdi. Kulüpte projeler geliştirmeli. Gençlerbirliği’nin altyapısında çok fazla sporcu var. Onlar aileleriyle maçları izlemeli. Bunlar da geleceğin futbolcu adayları. Böyle olunca futbol ve izleme kültürü de gelişir diye düşünüyorum. Çünkü stadyumda maç izlemenin keyfi ve havası başkadır.
Kendi yeteneğine sahip çık
- Erdem Ceydilek:
Altyapı takımlarımızı da izlemek bizim için çok önemli. Necdet ve Ozan abinin favori bir oyuncuları da var Rahmetullah Berişbek diye. Gelecekte büyük futbolcu olacağını düşünüyoruz. İrfan Buz döneminde 8-9 altyapı futbolcusu ile mücadele ediyorduk. Milli takıma 3 futbolcu gönderiyorduk. Bizim kredimiz de sonsuz kendi yeteneklerimize. İyi oynadığı bir maçta sırtını sıvazlıyoruz ondan keyif alıyoruz. Bu da 70’lerden beri gelen bir gelenek aslında. Camiada kendi yeteneğine sarılma duygusu hakim.
- Ozan Güler:
Başkanımız İlhan Cavcav, artı ve eksileriyle her zaman iyi bir lider oldu. Bi insan hastanede yatakacak kadar hastayken oksijen maskesiyle halen deplasman maçına gidiyorsa enterasan bir sevgi vardır. Hacettepe’nin genç takım maçlarına dahi hasta olduğu dönemlerde gitmiştir. Bu sevgiyi anlatmak mümkün değil. Gece gündüzü Gençlerbirliği gerçekten. Bizim de tanık olduğumuz olaylar şunu gösteriyor ki yatıp-kalkıp bu kulüple yaşayan bir insan.
- Erdem Ceydilek:
Tutkusuna ve katkısına hiçbir şey diyemeyiz. Akıllıca bir yönetim ile doğru hamleler yaptı. Ancak 2 binlerde sistem değişti. Tek adamcılık kulübü doğru yönetmeye engel olabiliyor. İlerleyen dönemde ne olur bilmiyoruz. Allah uzun ömürler versin. Son olarak Trabzon maçındaki ceza konusunda itirazımız var. Öz eleştiri yapmamız lazım ama her şeyin de doğru uygulanması gerekiyor.
Kadın taraftar sayısı artıyor
- Ekin Emek Berber
İlkokuldan bu yana Gençlerbirliği’ni tutuyorum. Ankara’yı çok seviyorum. Küfür olmaması çok önemli. Stadyuma giderken çok zaman laf atılsa da maçta hiç böyle bir şeyle karşılaşmıyorum. Kadın sayısının tribünde artması da sevindirici. Deplasmanlara da gidiyoruz. Takımdan pek çok beklentimiz var ama esas beklentimiz, Gençlerbirliği kültürünü yaşatmak, korumak. Gelen bazı isimlerden yaptıkları hatalardan dolayı hoşlanmıyoruz. Altyapıdan çıkan Gençlebirliği futbolcularının da bu kültürde olması önemli diye düşünüyorum. Takımda Ante’nin önemli bir isim olduğunu düşünüyorum. İrfan da takım için özel bir yetenek. Geçtiğimiz günlerde WhatsApp grubumuzda bizlerle sohbet etti. Sırayla herkes soru sordu, o da cevapladı. Bunlar güzel şeyler...
Okuyucuların Tercihi
Copyleft 2015 - klasspor.com. "İnsan beyninin ürettiği hiçbirşey bize ait değildir." Klasspor editörleri ya da yazarları tarafından üretilmiş tüm haberleri, yazıları, fotoğrafları ve videoları sormadan, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.Kaynak gösterirseniz o sizin güzelliğiniz olur. Göstermeyene küfür, gösterene teşekkür etmiyoruz.
klasspor.com basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Sitemizde yapılan tüm yorumlardan yazarları mesuldür. Boşuna hukuki süreç yaşamamak için biz kontrol etmeye çalışıyoruz ancak gerekli durumlarda IP adresleri "Aman tanıdıktır" diye düşünülmeden savcılara verilebilir.