Spor Toto 2. Lig Kırmızı Grup’ta bu sezon şampiyonluğu hedefleyen MKE Ankaragücü’nün, en büyük destekçisi taraftarı. Deplasmanda kendileri için 150 kişilik yer ayrılan ancak maça giremeyeceğini bile bile bin 200 kişi ile çıkarma yapan Gecekondu, takımına güveniyor
Ankara’nın en büyük sivil toplum kuruluşu olan ‘Gecekondu’, 1910 Ankaragücü Taraftar Derneği resmi adıyla faaliylerini sürdürüyor.
Dernek Başkanı Koray Akdoğan, tribün önderi ‘Reis’ Ali İmdat, Basın Sözcüsü Serhat Kahveci ve Ankaragücü sevdalısı dernek üyeleri ile Gecekondu’nun her ferdi için varsa yoksa Ankaragücü...
Yorulmuş, üzülmüş, kırılmışlar ama en çok da neden böyle olduğunu düşünüyorlar. Zira kendilerine sırt çevrilmesinin cevabını bulamıyorlar! Söyleşimiz sırasında pek çok konu gündeme geldi ama “Neden bizi sevmiyorlar?” sorusu cevapsız kaldı.
Bir tek beklentileri var, iletişim kurulması. Hiçbir maddi-manevi beklentileri yok. Kendileriyle konuşulmaması, dinlenmemek üzüyor. Hayatları tribünde geçen, deplasman takımının 150 kişilik yer ayırdığı tribüne bin 200 kişi giden ve rakip tribün lideriyle görüşüp konuyu çözüme kavuşturan insanlar bunlar. Her işlerini kendileri yapıyor. Bazen suçlu ilan edildiler, bazen övgüyle bahsedildiler. Şehirlerine olan sevdayla bir markaya dönüştürdükleri ‘Gecekondu’ya kulak verelim şimdi...
- Koray Akdoğan:
Şehire olan sevgimiz Ankaragücü sevdamızı doğurdu. 1981’de kupa kazanmamız ile her şey değişti, tribüne olan ilgiyi arttırdı. Pazarcılar tezgahı bırakır pazarcı önlüğüyle maça gelirdi. Karşılaşmaya 3 saat varken stat kapanır, yer kalmazdı. Ankara sevdalısı daha fazlaydı o zamanlar. Zaman geçtikçe her şey değişti. Değerler unutuluyor, maddiyat öne çıkıyor. Biz Gecekondu olarak görevimizi en güzel şekilde yapma gayretindeyiz.
- Serhat Kahveci:
Futbol endüstri olduktan sonra işler değişti tabi. Bir Gazintep maçında yağmurun altında 150-200 kişilik grupla çığ gibi büyüdük. İlk pankartımız unutulmaz, sosyal medya ile biz de zamanın gerekliliği yaptık. ‘Gecekondu’ markasının patenti de bizde. Bir TV’de yapılan dizi ile de sorunlar yaşadık. ‘Gecekondu’ Ankaragücü’dür. Biz 7/24 bu kulüple yaşıyoruz. 40 bin kişilik bir internet sitesini yönetiyoruz. Bu parayla yapılabilecek bir şey değil. Ankara zor bir şehir olmasına rağmen biz bir şehir takımı havası oluşturmayı başardık abilerimizin önderliğinde. Ama 1981 yılı bir dönüm noktasıdır. Ankara’nın büyük bir bölümü gecekonduydu ve isim de oradan geliyor. Bu kentin dolmuşçusu, doktoru, avukatı, müdürü Ankaragüçlü.
- Koray Akdoğan:
Tarihte 81’de kupa kazanmış, bir de kupa finali oynamış takım var. Ancak gelen her nesille sürekli büyüyoruz. Biz başarının peşinde değiliz. Elbette takımı iyi yerlede görmek isteriz.
- Serhat Kahveci:
Bugün şehirde Ankaragücü atkısı takmak bir prestij. Şehrin çok önemli bir kültürü var, bu çok kıymetli bir değer. Üstelik başarı yokken...
- Koray Akdoğan:
Ankargücü ve ‘Gecekondu’ öyle büyük bir markaki... Maç günü şehre bakın. Her yerden taraftar geliyor. Dolmuşçusu, otobüsçüsü, köftecisi, çekirdekçisi para kazanıyor. Bu değere sahip çıkılmamasını anlamıyoruz. Ayrıca maça gelenler şu an yalnızca taraftar. Başarı gelince tribüne seyirci de gelecek. Müthiş bir hava oluşacak.
- Serhat Kahveci:
Bizim bu şehirde yaşama nedenimiz Ankaragücü. İstanbul’daki ‘deniz olmadan’ der, diğer bir şehirdeki ‘havası-suyu’ der. Bizim için tek neden Ankaragücü.
- Ali İmdat:
Siz de potansiyelin farkındasınız. Bir şekilde önümüze geçiliyor. Taraftarımız genelde öğrencilerden oluşuyor. Harçlıklarından biriktiyor kardeşlerimiz maç paralarını. Kulübün durumu da ortada. Ekonomik gücü iyi olsa Ankaragücü’nün biz de mutlu oluruz.
- Koray Akdoğan:
Milletvekili Aylin Nazlıaka bizim için bir şeyler yapmaya çalıştı. Onun dışında pek yanımızda olan bir isim göremedik. Seçim döneminde hatırlanıyoruz ancak onun dışında kimse bize bakmıyor. Sesimizi duyuramıyoruz. Bizi sevmiyorlar. Biz Allah’tan başkasına biad etmeyiz. Hiçbir kula biad etmedik.
- Serhat Kahveci:
Ben inanıyorum ki Ankaragücü’ne yardım etmek isteyen isimler vardır diye düşünüyorum. Bizim tribünde herkesin farklı siyasi görüşü var. Ortak değerimiz, ortak rengimiz Ankaragücü. Biz kulübe yardımcı olanı alkışlarız. Herkes şampiyonluk istiyor, kupa istiyor. Ama bizi neden istemiyorlar bilmiyoruz gerçekten. Bizim potansiyelimiz farklı, bir güç hissediliyor ve bu sanırım tehlike olarak görülüyor. Oysa böyle olmaması gerekiyor.
- Ali İmdat:
Biz çok zorlu süreçlerden geçtik. Ama nedenini bilmiyoruz..
- Serhat Kahveci:
Bir sorun var ve bu sorunun neden olduğunu kimse bilmiyor. Ortada iletişimsizlik var. Bizim şu konuda şikayetlerimiz var diyemiyorum. Onlar da şundan dolayı böyleyiz diyemez. İşte bak biz seninle konuşuyoruz, Türkçemiz derdimizi anlatmaya yeter. Derdimizi basına anlatmamalıyız. Biz büyük bir sivil toplum kurluşuyuz. Yaptığımız iyi işleri de reklam olarak kullanmıyoruz. Okullara yardım ediyoruz, Ramazan ayında iftar veriyoruz. Hepsini Ankaragücü için yapıyoruz. Stadyuma giremeyeceğimizi bile bile kalkıp gidiyoruz. Bunu kulüp için yapıyoruz.
- Ali İmdat:
Biz gidiyoruz ama nasıl gidiyoruz. Bir otobüste 60 kişi gidiyoruz. Biri gelip bize siz nasıl gidiyorsunuz, ne yiyip-içiyorsunuz demiyor. Taraftarın sırtı sıvazlanmıyor. Davulu yaptıyoruz, konfetiyi kendimiz alıyor, meşaleyi yapıyoruz. Nazımızın geçtiği dernek üyeleriden, abilerimizden yardım topluyoruz. Hayatımız bu kulüp. Takım yenildiği zaman ben evimde mutsuz oluyorum. Yaralar çıktı vücudumuzda bu zorlu süreçte inan. Şahit olduğumuz öyle şeyler var ki. Yazık oluyor bu taraftara. Hayatı mahvolan insanlar oldu tribünde.
- Koray Akdoğan:
Yönetim bu kadar olumsuzluğa rağmen, gelirsiz bir kulübü iyi niyetle ayakta tutmaya çalışıyor. UEFA kriterlerine uygun bir kulüp haline geldi. Şampiyonluk mücadelesi veren bir takım var. Yönetim de bizim kadar inançlı. Eldeki kısıtlı imkanla başarılı bir mücadele veriyorlar. Kulüp şirketleşti, hisse alanlar parasını verse bir rahat nefes alınır. Bununla transfer yapılır, ikinci yarıya daha güçlü girilir. Başkan da ‘bu işi nasıl yapıcaz’ diye düşünmez. Kulübün masrafı var, hisse alan parasını verse onların da samimiyetine inanırız. Ankaragücü’ne gerçekten yardım etmek istendiğini görelim. Yönetimden Allah razı olsun, 1 lira geliri olmadan takımı ayakta tutuyor. Maçtan maça bi gelir oluyor. Tesisin masrafı, insanların maaşı, sigortası da gelen parayla dönüyordur.
- Ali İmdat:
Bu takımın bu hale nasıl geldiğine bakmak gerekiyor. Çok büyük bir borç altında kaldı kulüp. Pek çok takımın taşınmaz gayri menkulü bulunuyor. Koca Ankaragücü’nün bir tane böyle geliri olacak yeri yok.
- Koray Akdoğan:
Zaman geçiyor yarın kulüp tesis sorunu da yaşayacak. Bu takım Kurtuluş Savaşı’nda futbolcularını şehit vermiş, Atatürk’ün bildiği, sevdiği bir kulüp. Bu kadar yalnız kalmasını anlamak mümkün değil. Kocaeli, Sakarya’da bizim gibi can çekişiyor.
- Ali İmdat:
Biz 90 dakika görevini yapıp, takımına sahip çıkma gayretindeyiz. Oluşan tablonun sorumlusu bu yönetim değil. Biz başarı bekliyoruz. İnşallah bu sezon sonunda şampiyonluğu kazanırız. Bak Alanya bizle mücadele etti, yürüdü gitti Süper Lig’e kadar.
- Koray Akdoğan:
Bize “gel görüşelim” deseler, önümüzü ilikler varırız saygımızla. Yaptığımız kötü bir şey yok. Olumsuz bir düşüncemiz yok. Türkiye’nin başkentine olan sevdamızdan bu kulübe bir bağlılığmız var. Bugün Gençlerbirliği de iddialı bir takım olsun gider destekleriz. Hiçbir sorunumuz yok. Cumhurbaşkanımızdan destek istediğimiz pankartı dahi stadyumda asamadık. Bu kadar yalnız kaldık inanın. Bizimle iletişim kurulmasını bekliyoruz çünkü biz bunu yapamıyoruz. Ankaragücü’nün kurtuluş yılı 2019 olacaktır...
Okuyucuların Tercihi
Copyleft 2015 - klasspor.com. "İnsan beyninin ürettiği hiçbirşey bize ait değildir." Klasspor editörleri ya da yazarları tarafından üretilmiş tüm haberleri, yazıları, fotoğrafları ve videoları sormadan, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.Kaynak gösterirseniz o sizin güzelliğiniz olur. Göstermeyene küfür, gösterene teşekkür etmiyoruz.
klasspor.com basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Sitemizde yapılan tüm yorumlardan yazarları mesuldür. Boşuna hukuki süreç yaşamamak için biz kontrol etmeye çalışıyoruz ancak gerekli durumlarda IP adresleri "Aman tanıdıktır" diye düşünülmeden savcılara verilebilir.