Hürriyet Gazetesi'nden Atilla Türker başkentin genç yeteneklerini yazmış...
İşte o yazı...
LİGİN 3. haftasıydı. İstanbul’dan Adil Demirçubuk aradı. Bizim gazetenin spor dergisini hazırlayan Adil, yapmakta olduğu bir araştırma için şu soruyu yöneltti:
"Bu sezon Ankara’da hangi futbolcular patlama yapar?"
10 saniyelik bir düşünmeden sonra sırasıyla söyledim: Ankaraspor’dan Özer, Gençlerbirliği’nden Mustafa Pektemek ve Engin, Hacettepe’den Kadir ve Ankaragücü’nden Gökhan Emreciksin.
Nitekim, o haftaki dergide bu araştırma geniş şekilde yayımlandı. Futbolcuların özellikleri de ayrıntılı bir şekilde ifade edildi.
Sonrasını biliyorsunuz. Özer, kısmetse dört büyük takımdan birine gidecek. Gökhan, Fenerbahçe formasını giymeye başladı. Mustafa, maalesef sakatlandı. Kadir, ligin en başarısız takımında oynamanın dezavantajını yaşadı.
Geriye kim kaldı? Engin. Adeta bir mirasyedi görünümünde olan Engin.
ENGİN’in özelliklerini biliyorsunuz değil mi? Gerçekten çok yetenekli. Yere sağlam basıyor, iki ayağına hakim, bileği kıvrak, birebirde kolay adam geçiyor, sahayı geniş görüyor.
Ama bu özelliklerini sahaya yansıtmakta zorlanıyor. Yansıtamıyor. Belli ki kafasında bin tane problem var.
Bakalım, ne zaman aklını başına toplayacak bu sevgili kardeşimiz.
Açıkçası kendine yazık ediyor.
Biraz özen gösterse, A Milli Takım’a kadar gider. Yılda 2 milyon dolara top koşturur.
Ama ya şimdi? Cepten yiyor.
Bu gidişle 3 yıl sonra karın tokluğuna takım ararsa kimse şaşırmasın.
Tercih kendisinin. Engin, ya zengin olacak, ya da şimdiki gibi sırtüstü yatacak.
ANKARAGÜCÜ’nden Murat Duruer’i tanıyor musunuz? Murat da ayrı bir vaka! Bu kardeşimiz de canını hiç sıkmıyor. Gidiyor, geliyor. Gün dolduruyor. Sahaya çıkmayı başarı sanıyor. Durumu idare ediyor.
Yeteneğinin farkında bile değil.
Bugüne kadar adından çok söz ettirmesi gerekirdi. Ama ne gam!
"Büyük futbolcu olacak" deniyordu, hızla geriye doğru gidiyor.
Kardeşimiz oynamıyor. Oynar gibi yapıyor.
Tribünleri aldattığını sanıyor.
Oysa kendini aldatıyor.
ANKARAGÜCÜLÜ Mehmet Yılmaz gibi bir oyuncunun her sezon asgari 15 gol atması gerekir.
Zaten, herkes bu düşüncede olduğu için Mehmet Yılmaz hep iyi transferler yapıyor.
Ama sonra ne oluyor? Kardeşimiz beklentileri karşılayamıyor. Karşılamıyor!
Mevcut özellikleri doğrultusunda Türk futbolunun son 10 yılında iz bırakması gerekirdi.
Ama ortada iz falan yok!
Beyefendi, bu haftaya dek Ankaragücü’nün lig maçlarında kaç gol attı biliyor musunuz? İki. Sadece iki.
İnsan haliyle üzülüyor. Hani, kapasitesiz olsa, laf etmeyiz. Yazmaya gerek duymayız.
Ne yalan söyleyelim, hala ümitliyiz Mehmet Yılmaz’dan!
Çok iyi motive olacak ve çok iyi çalışacak bir Mehmet Yılmaz, ligin ikinci yarısında hem kendini, hem de takımını kurtarabilir.
HAMİT Kaplan adını mutlaka duymuşsunuzdur.Türk sporunun efsane güreşçileri arasında yer alıyor. Dünya ve Olimpiyat şampiyonluklarına ulaşmış olan bir isimdi.
Büyük sporcu ve büyük insan olan Hamit Kaplan’ın, çok zor şartlarda tarihi başarılara imza attığı biliniyor.
İnancın, emeğin ve disiplinin sembol isimlerinden biriydi.
İşte, bu büyük şampiyonun hayatıyla ilgili çok güzel bir kitap hazırlandı. Hazırlayan da kim, biliyor musunuz? Oğlu Atilla Kaplan.
Kitabın adı ise "Tahta Bavul".
Atilla Kaplan, babasının yaşamında tahta bavulun ayrı bir yeri, ayrı bir önemi olduğu için kitabına bu adı vermiş.
Bir solukta okudum. Nefis bir eser. Tavsiye ederim.
Okuyucuların Tercihi
Copyleft 2015 - klasspor.com. "İnsan beyninin ürettiği hiçbirşey bize ait değildir." Klasspor editörleri ya da yazarları tarafından üretilmiş tüm haberleri, yazıları, fotoğrafları ve videoları sormadan, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.Kaynak gösterirseniz o sizin güzelliğiniz olur. Göstermeyene küfür, gösterene teşekkür etmiyoruz.
klasspor.com basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Sitemizde yapılan tüm yorumlardan yazarları mesuldür. Boşuna hukuki süreç yaşamamak için biz kontrol etmeye çalışıyoruz ancak gerekli durumlarda IP adresleri "Aman tanıdıktır" diye düşünülmeden savcılara verilebilir.