Duraklama dönemi geçiren Ankaraspor, son üç maçta sadece 1 puan alabildi. Beştepe sakinlerinde ise huzur kalmadı. Üst üste gelen kayıpların ardından ligin dibine inen Gençlerbirliği ile Hacettepe acil çıkış yolu arıyor.
BAŞKENT futbolunda 8 hafta ’Leopar’ın pençesi’ filmi vizyonda kaldığından, herkesin ilgisi doğal olarak mavi beyazlılara yöneldi. Zirveye doğru öyle hızlı koştular ki, uzun zaman sonra Ankara’nın özlemle beklediği heyecan dalgasını estirdiler. Ancak son 3 haftada bu filme olan rağbet azaldı. Kimse artık Ankaraspor’un elde ettiği gişe başarısından çok fazla söz etmiyor. Herkesin dilinde vizyona yeni giren bir film var. O filmin adı Ankaragücü... Dayanışma, özveri, mücadele ve azmi anlatan, yere düşmüşken, herkesin bir tekme atmaya hazır olduğu bir ekibin ayağa kalkmasını ve yeniden koşmasını anlatan, müthiş bir geri dönüşün hikayesi...
Şunu kabul etmeliyiz. Hepimiz, ligin 7-8 haftalık bölümü geride kaldığında hem topladığı puan hem de ortaya koyduğu futbola bakıp, Ankaragücü için karamsar bir tablo çizdik. Birçok kişi, ligden düşecek ekipler içine yüzyıllık çınarı da yerleştirmeye başladı. Ankaragücü yönetimi, bu dönemde kan değişiminin olumlu bir hava getireceği düşüncesiyle teknik ekibi yeniledi. Sahip oldukları fikstüre bakanlar, ’Bu takım bu işin altından nasıl kalkacak ?’ sorusunu sormaya başladı.
Ünal Karaman ve talebeleri; pes etmek, sızlanmak yerine birbirlerine sıkı sıkı sarıldılar. Ayakta kalabilmek için mücadele etmenin, savaşmanın ne derece önemli olduğunu kanıtladılar. Onur mücadelesinde, epey yol aldılar. İki önemli deplasmanı kayıpsız geçip, Fenerbahçe’den puan çıkararak, yeniden hayata döndüler. Yükselişe geçmek için bazen dibe vurmak iyidir. Sarı lacivertliler, bunu bir kez daha gösterdi. Ancak iş daha bitmedi. Tünel, hala karanlık ve en ufak bir dikkatsizlik, yeniden bir kazaya yol açabilir. Şimdi yere sağlam basmanın ve 5 maçlık ciddiyeti sürdürmenin zamanı.
Ankaraspor’un durumu, ’Hızlı çıkışların inişi de hızlı olur’ sözünü hatırlatıyor. Son 3 maçı güçlü ekiplere karşı oynadılar. Puan kaybı yaşamaları doğaldı. Ancak dikkat çekici olan, bu kayıplardan çok, mavi beyazlıların futbolundaki düşüştü. Ankaragücü önünde tam bir hayal kırıklığı yaşattılar. Gençlerbirliği, cumhuriyet ile yaşıt bir kulüp. Türk futbolunun her zaman saygın ve önemli ekiplerinden biri. Hacettepe ise köklü bir geçmişe sahip. "Menekşe morlar..." söylemi bile insanı heyecanlandırıyor. Ama ne Gençlerbirliği ne de Hacettepe, geride kalan 13 haftada bu heyecanı ortaya çıkaramadı. Kardeş takımlar, kader birliği etmişçesine, çileli yolculuğu beraber sürdürüyor. Onlar puanları saçmaya devam ederken, rakipleri boş durmuyor. Beştepe’de gidişat, hiç iyi değil.
Büyük kardeş Gençlerbirliği’nde, önce başkan İlhan Cavcav iki kez uyarı atışı yaptı, ardından teknik direktör Samet Aybaba, altın makası eline alıp kadroyu yeniden şekillendirdi. Ama sonuç ortada. Değişen fazla bir şey yok. Görünen o ki, devre arasında yine köklü bir revizyon olacak. Beştepe’de yine çok kalp kırılacak.
Gol atamayan, puan alamayan Hacettepe’nin kendine gelmesi, gittikçe zorlaşıyor. Maç yitirmek bir yana kritik süreçte oyuncu kaybı da yaşıyorlar. Galatasaray karşısındaki hakem faciası, onları iyice köşeye sıkıştırdı. Şimdi şeytanın avukatlığını yapalım. Tüm hakem otoriteleri, Süleyman Abay’ın skandal kararını ’kural değil hakem hatası’na bağladı. Eğer maç, Galatasaray lehine 3-1 sonuçlanmasaydı ve sarı kırmızılılar puan kaybı yaşasaydı, konu böyle mi geçiştirilir, yoksa Galatasaray camiası ayağa kalkıp, maçın tekrarı için girişimlere bitiş düdüğü ile birlikte mi başlardı? Kamuoyu bu zor sorunun cevabını merak ediyor.
Okuyucuların Tercihi
Copyleft 2015 - klasspor.com. "İnsan beyninin ürettiği hiçbirşey bize ait değildir." Klasspor editörleri ya da yazarları tarafından üretilmiş tüm haberleri, yazıları, fotoğrafları ve videoları sormadan, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.Kaynak gösterirseniz o sizin güzelliğiniz olur. Göstermeyene küfür, gösterene teşekkür etmiyoruz.
klasspor.com basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Sitemizde yapılan tüm yorumlardan yazarları mesuldür. Boşuna hukuki süreç yaşamamak için biz kontrol etmeye çalışıyoruz ancak gerekli durumlarda IP adresleri "Aman tanıdıktır" diye düşünülmeden savcılara verilebilir.