Spor Toto Süper Lig'de Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor gibi takımlarda şampiyonluk yaşayan bazı teknik direktörler sonraki sezonda takımlarında tutunmakta zorlandı.
Ligin başlangıcı olan 1959'dan beri bu takımlarda şampiyonluklar yaşayan kimi teknik adam bir sonraki yılı dahi göremezken, kimisi ise ikinci sezonu bitirme başarısı gösteremedi. Bazı teknik adamlar ise takımı şampiyonluğa taşıdıktan sonra devam etmeme kararı aldı.
Alınan şampiyonlukların ardından bir sonraki sezon tutunamayanlar içinde en çok Fenerbahçeli teknik adamlar yer alırken, Galatasaray'da bu durum son sezonlarda fazlasıyla yaşanmaya başladı. Beşiktaş'ta sadece 3 teknik adam şampiyonluğun ardından bir sonraki sezonda takımın başında bulunmazken, Trabzonspor'da Ahmet Suat Özyazıcı ile Özkan Sümer, adeta nöbetleşe bordo-mavilileri başarıdan başarıya koşturdu.
Son örneği Hamzaoğlu oldu
Takımlarına şampiyonluk kazandıran ancak sonraki sezon devam edememe şansızlığı yaşayan son teknik direktör Galatasaray'dan ayrılan Hamza Hamzaoğlu oldu.
Geçen sezon Cesare Prandelli'nin yerine göreve getirilen ve takımı şampiyonluğa taşıyan Hamzaoğlu, ligin 11. haftasının ardından yönetim tarafından gönderildi.
Galatasaray'da şampiyonluklar yaşamış ve önemli teknik adamlarla çalışmış Hakan Ünsal, teknik adamların fazla tutunamamasının üç nedeni olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
"Bunları ben de yaşadım. Bunlardan biri hoca kaynaklı. Hoca, ilişkilerinin, samimiyetlerinin ardından ertesi yıl kendi kurallarını daha kişisel hale getirmek isteyince değişen ortam. İkincisi yönetimlerin bir önceki yıl yaşanan başarının aynısını beklemesi. Tahammülsüz tavırları oluyor. Diğeri de oyuncuların aynı şekilde hocaya karşı değişmesi. Bazen üçü de olabilir, bazen ikisi birden oluyor. Bugüne kadar olanlara bakarsak bu durumun yöneticilerin tahammülsüzlüklerinden kaynaklanıyor. Daha 11. hafta neyin başarısızlığı."
Beşiktaş Kulübü'nün eski yöneticilerinden Sinan Vardar, teknik direktör Hamza Hamzaoğlu'nun görevinden ayrılmasıyla Galatasaray için sezonun kapandığını iddia etti.
Hamzaoğlu'nun sarı-kırmızılı ekipte çok başarılı olduğunu vurgulayan Vardar, genç teknik adamın 3 kupayla geçen sezonu kapadığına dikkati çekti.
Terim ve Lucescu
Galatasaray'da son dönemde Hamza Hamzaoğlu gibi Fatih Terim ve Mircea Lucescu da kulübe kazandırdıkları şampiyonluklara rağmen bir sonraki sezonda tutunmakta zorlandı.
Kulübe en çok şampiyonluk kazandıran Fatih Terim de aynı durumla karşı karşıya kaldı. Tecrübeli teknik adam, sarı-kırmızılı takımdaki üçüncü döneminde 2011-2012 ve 2012-2013'te olmak üzere üst üste 2 kez şampiyonluk yaşadığı halde 2013-2014'te ilk haftalarda kulüple yollarını ayırmak zorunda kaldı.
Fatih Terim, ayrıca 1996-2000 sezonlarında olmak üzere üst üste sarı-kırmızılı kulübe 4 şampiyonluk getirdikten sonra kariyerini İtalya'da sürdürme kararı aldı.
Galatasaray, 2001-2002'de takımı mutlu sona ulaştıran Mircea Lucescu, yönetimin Fatih Terim ile anlaşmasının ardından sonraki sezon aynı takımda çalışma fırsatı bulamadı ve Beşiktaş ile anlaştı.
1992-1993'te sarı-kırmızılı takımı şampiyonluğa taşıyan Karl Heinz Feldkamp, bir sonraki sezon teknik danışman olarak görev yapıp yerini Rainer Hollmann'a bıraktı. Hollmann da 1993-1994'te Feldkamp'ın başarısını sürdürmesine rağmen 1994-1995'te teknik direktör koltuğunu Reinhard Saftig'e bırakmak zorunda kaldı.
1986-1987'de lig kupasını sarı-kırmızılı kulübün müzesine taşıyan Jupp Derwall, 1987-1988'de kulübede yer almayıp takımın menajerliğini yaptı.
Fenerbahçe, şampiyonlarını tutmadı
Teknik direktörlerin şampiyonluğun ardından gelen sezonda çalışma fırsatı bulamama durumu en çok Fenerbahçe'de yaşandı.
Ligin ilk şampiyonluğunu Fenerbahçe'ye getiren Ignace Molnar, 1959'daki başarısının ardından 1959-1960'da yerini Laszlo Szekelly'e bıraktı. Szekelly'nin görevine, 1960-1961'de takımı mutlu sona ulaştırdığı halde bir sonraki sezonun 13. haftasında son verildi.
Fenerbahçe'de 1963-1964'te Miroslav Kokotovic, kupayı getirdiği halde 1964-1965'te görevi Oscar Hold'a bırakmak zorunda kaldı. Hold da yaşadığı şampiyonluk sevincini kısa yaşadı ve sonraki sezonun 4. haftasında kulüple yollarını ayırdı.
Sarı-lacivertli ekipte 1967-1968'de Ignace Molnar, şampiyonluk kupasını kaldırmasına rağmen 1968-1969'un 20. haftasında görevine son verildi. Fenerbahçe, 1969-1970'te Trian Ionescu ile şampiyonluk yaşarken, Rumen çalıştırıcı sonraki sezon takımın başında yer almadı.
"Sarı Kanaryalar"da 1973-74 ve 1974-1975'te olmak üzere üst üste iki kez şampiyonluğa taşıyan Didi, 1975-1976'nın daha 2. haftasında görevine devam etme fırsatı bulamadı.
1977-1978'de Tomislav Kaloperovic'in şampiyon yaptığı sarı-lacivertli ekip, sonraki sezon yoluna başka bir isimle devam etti.
Fenerbahçe'de iki kez çalışma fırsatı bulan Todor Veselinovic, ilk döneminde 1984-1985'te şampiyonluğu getirmesine rağmen 1985-1986'da yerini Kalman Meszöly'e bıraktı.
1995-1996'da camiaya şampiyonluk sevinci yaşatan Carlos Alberto Parreira, sezonun bitmesinin ardından görevine devam etmeme kararı aldı.
Fenerbahçe'ye 2000-2001'de şampiyonluk sevinci yaşatan Mustafa Denizli ise 2001-2002'de alınan başarısız sonuçların ardından sarı-lacivertli takımdaki 17. haftada görevini noktaladı.
Sarı-lacivertli ekipte son olarak bu kervana Ersun Yanal da katıldı. 2013-2014'te takımı mutlu sona ulaştıran Yanal, 2014-2015 sezonun başında başkan Aziz Yıldırım ile yaşadığı anlaşmazlığın ardından kulüple yollarını ayırdı.
Fenerbahçe'de başarılı dönemler yaşamış ve ismini kulübün tarihine yazan eski futbolculardan Oğuz Çetin, Türk futbolunda bu konuda yaşanan sorunun en önemli nedeni olarak kurumsal yapının oluşmamasına bağladı.
Kurumsal yapıdan çok kişilere bağlı olarak kulüplerin yönetildiğini vurgulayan Çetin, "Başkan karakterlerinin bu konuda çok önemli olduğunu düşünüyorum. En önemli faktör bu. Bunun yanında teknik adamın camia içindeki duruşu, kulübüne olan sorumluluk duygusu, ayrıca en önemlisi sürdürülebilir başarı için istikrarlı sonuçlar belirleyici oluyor" ifadelerini kullandı.
Teknik direktörlerin şampiyonluk sezonun ardından gelen dönemde tatmin edici sonuçlar almamasının ardından çabuk harcanmasına neden olduğunu kaydeden Oğuz Çetin, "Kendi camiasını mutlu etmeyecek sonuçlar alması, Türk futbol kültürünün getirdiği ve güncel başarıların Türkiye'de olduğu bir ortamda tabii ki teknik adamlar gönderiliyor" diye konuştu.
Beşiktaş'ta az oldu
Beşiktaş'ta şampiyonluk yaşayan teknik adamlar genelde bir süre daha siyah-beyazlı kulüpte çalışma fırsatı buldu.
"Kara Kartallar"da şampiyonluğun ardından gelen sezonda devam etmeyen üç teknik direktör oldu. Siyah-beyazlı ekibe 1959-1960'da şampiyonluk kupasını getiren Andreas Kutik, sonraki sezon koltuğu Sandro Puppo'ya devretti.
1965-1966 ve 1966-1967'de olmak üzere üst üste iki şampiyonluğu kulübe kazandıran Ljubisa Spajic, bu başarıların ardından devam edemedi ve yerine Jane Janevski'ye görev verildi.
Siyah-beyazlılarda Branko Stankovic ise 1985-1986'da şampiyonluk yaşadıktan sonra Fenerbahçe'nin başına geçti.
Siyah-beyazlı takımın eski yöneticisi Beşiktaş Kulübü'nün eski yöneticilerinden Sinan Vardar, Türk futbolunda en büyük sorunun istikrar olduğunu vurgulayarak, "Yönetici bu işi bilmiyor. Soyunma odasındaki ter kokusunu almamış insanlar futbolu bu hale getirdi. Mali sorumlulukları da yok. Türk futbolunun sorunları büyük. Mali kriz var. Yöneticilerin futbolun içinden gelmemeleri birinci etken. Hocaların da işine karışıyorlar. Dursun Özbek, kardeşini getirdi bunlar yanlış şeyler. Ben de Beşiktaş'ta yaşadım" ifadelerini kullandı.
Trabzonspor'da nöbetleşe gelen şampiyonluklar
1975-1976 sezonundan itibaren ligde fırtına gibi esen Trabzonspor, bu durumu en ilginç şekilde yaşayan kulüp oldu. Bordo-mavili kulübü, başarıdan başarıya koşturan Ahmet Suat Özyazıcı ile Özkan Sümer, nöbetleşe şampiyonluklar yaşadılar.
Trabzonspor'da 1975-1976'da ilk şampiyonluğu kazandıran Ahmet Suat Özyazıcı, ilk şampiyonluğun ardından istikrarlı bir şekilde görevini sürdürürken, 1978-1979'dan itibaren Özkan Sümer ile dönüşümlü olarak takımı çalıştırdı. 1978-1979'da Özkan Sümer ile mutlu sona uluşan bordo-mavili ekip, bir sonraki sezonda Ahmet Suat Özyazıcı yönetiminde şampiyonluk kupasını kaldırdı. 1980-1981'de bir kez daha Özkan Sümer ile şampiyonluğa ulaşan Karadeniz temsilcisi, 1981-1982 ve 1983-1984'te Özyazıcı ile zirvede yer alırken, 1984-1985'te bu sefer Özkan Sümer ile aynı başarıya imza attı.
Okuyucuların Tercihi
Copyleft 2015 - klasspor.com. "İnsan beyninin ürettiği hiçbirşey bize ait değildir." Klasspor editörleri ya da yazarları tarafından üretilmiş tüm haberleri, yazıları, fotoğrafları ve videoları sormadan, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.Kaynak gösterirseniz o sizin güzelliğiniz olur. Göstermeyene küfür, gösterene teşekkür etmiyoruz.
klasspor.com basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Sitemizde yapılan tüm yorumlardan yazarları mesuldür. Boşuna hukuki süreç yaşamamak için biz kontrol etmeye çalışıyoruz ancak gerekli durumlarda IP adresleri "Aman tanıdıktır" diye düşünülmeden savcılara verilebilir.