Ankaraspor, çıkışını Kayseri karşısında da sürdürdü. Hacettepe uzun bir aradan sonra 3 puan sevinci yaşarken, Osman Özdemir, verdiği kararla bir kez daha alkışlandı.
FUTBOLUN yaygın anlayışlarından biridir, "Kazanamıyorsan kaybetmeyeceksin" düşüncesi. 3 puanlı sistemde galip gelmek, elbette önemli bir avantaj. Ancak yenilmemek de en azından rakiplerden puan olarak kopmamayı, moral açısından ayakta kalmayı sağlıyor. Kaybetmemenin temel kuralı da, kaleyi iyi korumaya bağlı. Başkent ekipleri, iki sezondur bu konuda oldukça sıkıntılı. Bizlerin uyarıları çoğu zaman havada kalıyor. Son hafta maçlarında Ankaragücü ve Gençlerbirliği savunmalarının yaptığı bariz hatalara, bir kez daha tanık olduk. Doğal olarak bu hatalar, kaçınılmaz sonu beraberinde getirdi.
Maçlar, takım halinde kazanılır takım halinde kaybedilir. Yenilen gollerde hatayı, tamamen defans oyuncularına yüklemek büyük haksızlık olur. Ancak Gençlerbirliği ve Ankaragücü maçlarındaki golleri, filmi geriye sarıp yavaş çekimde izlersek, kişisel yanlışların ve gözden kaçan ufak detayların nasıl ağır faturalar çıkardığını net şekilde görebiliriz.
Beşiktaş, ilk golünü 4 pasla buldu. Üstelik top kaleci vuruşuyla oyuna sokuldu. Bu, "Defans bloğunun yerleşme ve adam paylaşma konusunda sorun yaşaması" anlamına gelmiyor mu? İkinci gol, yine bir duran toptan geldi. Tüm savunma ve kaleci Periç, süzülen ortayı herkes gibi izledi, Sivok hayatının en kolay kafa vuruşlarından birini yaptı. Üçüncü golde Tello, antrenman rahatlığında topu alıp, tek bir kişiye ortaladı. Hem Traore hem de Periç, zamanlamayı iyi yapamadığından, Nobre’nin golünü önleyemedi.
Sivas’ta da benzer görüntüler vardı. Abdurrahman’ın taç atışı ceza alanını karıştırdı, Balili, sıçramadan kafayla ağları gördü. İkinci golde, Burak kendinden çok kısa olan ve hava topuna öylesine çıkan Balili’den önce kafayı vurdu. Ama topun istikameti yanlıştı ve rakibe gitti. Sezer de bu hatayı müthiş bir asiste dönüştürdü. Üçüncü gol, Ankaragücü savunmasının tam anlamıyla iflasıydı. Bir türlü uzaklaştırılamayan topa en son dokunan Tunuslu Mouine, Mehmet Yıldız’a adeta pas verdi. Yıldız da kale alanı içinde düzeltti, bekledi sonra da topu tavana astı.
Gollerin hepsi de derslik kareler gibiydi. Bir takımın savunmasında yapılmaması gereken yanlışları tüm çıplaklığıyla gösteren ibretlik kareler.
Gençlerbirliği cephesi, (Kaptanımız El Saka yoktu, Beşiktaş da arkasına aldığı Mustafa Denizli rüzgarıyla bizi ilk 15 dakikada şaşkına çevirdi) bahanesinin arkasına sığınabilir. Ankaragücü cephesi ise (Hakan Kutlu’nun istifa kararı ve teknik ekibine yapılan operasyon moralimizi bozdu) mazeretini üretebilir. Ancak bunların hiç biri geride kalan 7 haftada Ankaragücü’nün 12, Gençlerbirliği’nin de 11 golü kalesinde görüp, ligin en fazla gol yiyen takımları arasında olma gerçeğini değiştirmez. Teknik adamların ve oyuncuların ’Biz nerede yanlış yaptık?’ sorusuna, artık daha akılcı cevaplar bulması gerekiyor.
HACETTEPE’nin, Denizlispor’u tek golle yenmesi ve haftalar sonra 3 puan kazanması önemliydi. Ancak daha önemli olan teknik direktör Osman Özdemir’in, İbrahim Şahin’i kenara alma kararıydı. İlk yarının son anlarında Zoko’nun pas yerine şut tercihine sinirlenen İbrahim’in takım arkadaşına tepkisi çok çirkindi. Zoko’yu saha içinde bir tek dövmediği kaldı. Özdemir, kendisinin getirdiği ve çok güvendiği İbrahim’in bu davranışını, duygusallığa kapılıp, görmezden gelebilirdi. Ama o her zamanki alkış gerektiren duruşunu sergiledi ve gerçekçi bir yaklaşımla, ikinci yarıya bu oyuncuyu değiştirerek başladı. Özdemir bu davranışıyla saygınlığını korudu.
Okuyucuların Tercihi
Copyleft 2015 - klasspor.com. "İnsan beyninin ürettiği hiçbirşey bize ait değildir." Klasspor editörleri ya da yazarları tarafından üretilmiş tüm haberleri, yazıları, fotoğrafları ve videoları sormadan, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.Kaynak gösterirseniz o sizin güzelliğiniz olur. Göstermeyene küfür, gösterene teşekkür etmiyoruz.
klasspor.com basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Sitemizde yapılan tüm yorumlardan yazarları mesuldür. Boşuna hukuki süreç yaşamamak için biz kontrol etmeye çalışıyoruz ancak gerekli durumlarda IP adresleri "Aman tanıdıktır" diye düşünülmeden savcılara verilebilir.