Öncelikle Gençlerbirliği’nin Cizre deplasmanını takip ettiğimiz için röportajın son bölümünü yayınlamamız biraz gecikti. Bu konuda okuyucularımızdan özür diliyoruz.
Cemal Aydın ile yaptığımız röportajın ilk 2 bölümünde geçmişe dönük soruları sorduk. Sırada güncel konular var.
Ankaragücü’nün Yargıtay aşamasına gelmiş bir davası var. Bizim de taraftarın da gözü buradan çıkacak kararda. Davanın Ankaragücü’nün kurtuluşu olacağını söylesek de içeriğini tam bilmiyoruz. Nedir bu dava? Ve durumu ne?
Bu dava mevcut yönetimden önce açıldı. Bu davayı da açan avukatların hepsinin vekaletleri ya azledildi ya da görevden çekilmeleri istendi. Ama son duruşmalara yakın, kulüp yönetimi için de dava önem kazanınca Yiğiner yönetiminin hukukçuları da duruşmaya girerek dava kazanıldı.
Bu dava ilk Gökçek yönetiminin “Yok hükmünde” sayıldığı mahkeme kararından gerekçe alınarak açıldı. Bu dava Gökçek yönetiminin tüm işlemlerinin yetkisiz olduğunu tespit ediyor. Bu dava sonuçlandığında yönetim kurulu yaptığı tüm işlemlerin yetkisiz olduğu ortaya çıkacak. Bu dava yerel mahkemelerde sonuçlandı. Yargıtay’a gitti. Kararın çıkması da yakındır. Davanın geri dönmesi de mümkün değil. Bütün bu davanın gerekçeleri 30.8.2009 kongresinin iptal kararına bağlı olduğu için farklı çıkması mümkün değil. Ankaragücü A.Ş için açılan davada da mahkeme “Sizin yetkiniz yok. Sizin verdiğiniz yetki de geçersizdir.” kararı da var.
Yiğiner’e ‘Hukuk mücadelesine girişmedin’ diye çok ciddi eleştiriler geldi. Daha dava Yargıtay’da. Yiğiner ne yapabilirdi?
Yetkisiz oldukları tescil edilmiş, ibra edilmemiş bir dönem var. Mevcut yönetimin vakit kaybetmeden Yargıtay sonucunu da beklemeden dava açmaları lazım. Ellerinde iki tane buna yakın Yargıtay kararı zaten mevcut. Beklemek için bir neden yok. Yapılan yanlışlıkların, yapılan idari ve mali tasarrufların Ankaragücü’ne geri gelmesini sağlayacaktır. Kulübü yönetmek için gelenlerin iki sorumluluğu var. Yaptıkları vaatleri yerine getirecek ve zaman kaybetmeden kesinleşmiş Yargıtay kararlarını göstererek dava açacaklar.
Dava açmak için para gerekmiyor mu?
Yöneticilerin tahsil edilmiş alacaklarını geri alabilmek için dava açıldığında bir harç parası ödenmesi gerekecek. Ama bunu küçük davalar açmak şeklinde de yapabilirler. Ayrıca bunu gerekçe göstererek “Bu dönem aklanmadı” diye dava açıldığında düğüm kendiliğinden çözülecektir. Bunun için de ufak bir harç bedeli haricinde hiçbir masraf yok.
Mahkeme kararı ile Gökçek yönetiminin yetkisiz olarak harcama yaptıkları için geri ödemeleri gerektiğini söylüyorsunuz. Bu konu daha önce gündeme geldiğinde Gökçek cephesi “Bizim transfer ettiğimiz futbolcuları satıyorlar. Bunun parasını kulübe koyuyorlar. Futbolcuyu satıp parasını alırken yetkililer de alırken mi yetkisizler” deniyordu. Bu işin hesabı nasıl olacak.
Yetkisiz olarak harcamak ayrı şey, doğru harcamak ayrı şey. Yetkisizlikleri sonradan oldu zaten. İster yetkili olsun, ister yetkisiz olsun öncelikle bir hesabını vereceksin. Burası kamu yararına dernek. Döneminin hesabını verdikten sonra yetkisiz yaptığın şeyler de ortaya çıkacak. Düğüm de orada çözülecek. Yetkisiz olman senin hesap vermeyeceğin anlamına gelmez. Kulübün gelirlerini almışsın, tasarruflarını yapmışsın. Belki denetleyen mekanizma “Tamam yetkisizdi ama hiçbir tüzüğü, yönetmeliği, kanunları ihlal etmemişler” diyecek. Mesela sen gelirin %25’ini aşan bir borçlanma yapamazsın. Galatasaray, genel kurulda delegelerden aldığı yetkinin üzerinde harcama yapacakları için 3 ay sonra yapılacak mali genel kurulu bekleyemeden gittiler yetki aldılar. Sen hiçbir yetki almıyorsun, bütçen de yok. İstediğin gibi harcıyorsun ve hesap da vermiyorsun. İşte bunu yargı ile tespit etmek gerekiyor.
Bu hem kulüp yönetiminin hem de dernekler masası aracılığı ile Vali’nin görevi. Burada bakıyorsun 2009’dan beri 23 ay görev yapmış ama ibra olmamışsın. Önceki vali görevini yapmadı. Yeni valimiz hem başvuruları inceleyerek hem de bu haber ile gereğini yapacaktır diye düşünüyorum. Başkent’in adını taşıyan 104 yıllık bir kulübün çöküşüne valimiz de izin vermeyecektir diye umut ediyorum.
Ben yine net sorayım. Söyleşimiz boyunca Gökçek yönetiminin ibra olmamasından bahsettiniz. Siz Gökçek yönetimi incelenirse görevleri gereği yaptıklarının haricinde başka şeyleri bulacağınızı düşündüğünüzü hissediyorum. Doğru muyum?
İyi niyeti aşan bir ton tasarruf var. Misal Futbol Federasyonu talimatında bir kulüp 28 kişiyi aşamaz deniyor. Ama sen 55 tane Süper Lig topçusu ile kadro kurarsan görevini kötüye kullanmışsın demektir.
E siz de çok kötü kadro bırakmışsınız.
Onun için mi son maçını bırakmadan ligde kaldık. O dönemin başkanı da sezon başlamadan önce kadroyu koruyup 3-4 tane iyi transfer yaptı. Ama bunlar eldeki futbolcuları gönderirken menajerlere, futbolculara tazminat ödeyerek yolladılar. Ankaraspor’daki oyuncuları alacakları ile buraya aktardılar. Kadro oldu 55 kişi. Burada hangi iyi niyetten bahsedeceğiz. Getirdikleri futbolculara da astronomik rakamlar ödediler. Bunlar doğru ise inceleyen kişi kararı verecek.
Valilik, kulüp yönetimi dediniz. İbra edilmek için kendileri de başvuramaz mı?
Aynı durumda ben olsam ilk müracaatı kendim yaparım. Kasıtlı olarak da ibra edilmemiş olabilirim. Ama bunlar ne yaptılar. Kanunsuz olarak devrettiğin yönetimin genel kuruluna “Bizim hesap, kitabımız budur” diye bilançoları gönderdin. Açıklaması bile gelmeyince delegeler tablolara bakarak ibra etmedi. Bakın Cengiz Topel Yıldırım görevi devrettiğinde ibra edilmemişti. Kendi gitti ilk kongrede başvurdu. Oylatılmayınca gitti ibra edilmek için mahkemeye başvurdu. Önünde o kulüpte yaşanmış bir örnek var. Galatasaray örneği var. Gitsinler kendileri aklanmak için mahkemeye başvurun. Kendinizi aklayıp öyle gezsinler.
Mevcut yönetimin tavrını nasıl görüyorsunuz? Müracaat edecekler mi sizce?
Gelen her yönetim göreve gelir gelmez transfer yasağını kaldırarak üst lige çıkaracağız vaadi ile geldi. Gelen hiçbir yönetim transfer yasağını kaldıramadı. Yiğiner göreve geldikten sonra 1 sene erteledi. Onun da süresi dolunca takım bu sezona transfer yasağı ile başladı. Hangi yönetimde olması fark etmiyor. Hem transfer yasağını kaldırmayacaksın hem de yetişmelerinde hiç katkısı dokunmamış oyuncuları, bir iki sene sonra milyon dolarlar edecek oyuncuları yok parasına satacaksın. Giden futbolculara bakıyorsun hepsi Ankaragücü’ne lazım olan futbolcular. Kulüpte kalsalar Ankaragücü elini kolunu sallayarak üst lige çıkar. Gittikleri Süper Lig, 1 Lig takımlarında çoğu direk oynayabilen oyuncular. Günahtır bu. Vaadini yerine getir, transfer yasağını kaldır öyle sat.
Yiğiner sizi üyelikten attı, Onursal başkanlıktan düşürdü. Siz gittiniz kombine aldınız, konuştunuz.
Bizi ihraç edenlerin ihraç etme yetkileri yok. Çıkıp cevap da vermedik. Bizi vatandaş ihraç etmesin. Ankaragücü’ne yaptıklarımız ortada. Yaptığımızın iki katını yapsınlar biz de iyi ki ihraç etmişler diyelim. Onursal başkanlık ile ilgili 28. Maddeyi kaldırmışlar. Onlara teşekkür ediyorum. Demek ki beni o kadar büyük görüyorlar ki benden sonra bile kimseyi Ankaragücü’ne onursal başkan olsun istemiyorlar. 10 seneyi bitiren onursal başkan olur denmiş. Ben o ünvanı almışım. Ne Onursal başkan, ne kulüp başkanı diye bir kartvizit kullanmadım. Ama böyle de bir durum var.
Ankara Milletvekillerinden bir tek Aylin Nazlıaka mücadele veriyor. Ankara milletvekillerinin kulübün bu haline duyarsız kalmasına ne diyorsunuz?
Bu şehrin 31 tane milletvekili var. Bunun muhalefet, iktidar hiç fark etmiyor. Ankara seçmeninden oy alıp gelen kimseler. Aralarında bakan var, Meclis başkanı var, komisyon başkanları var, parti başkan yardımcıları var. Ne yönetim harekete geçirebildi ne de onlar geçti. Bir tek Aylin hanım mücadele etti. Acaba Ankara milletvekilleri aralarında toplanıp Aylin hanıma mı vekalet verdi? Öyle ise sorun yok.
Öyle bir şey olduğunu sanmıyorum.
Olmadığını siz de söylediğinize göre acaba Ankara’nın hudutları değişti de bu milletvekilleri seçimlerden sonra başka şehirlerin mi milletvekili oldular. Başkent milletvekillerinin bu takıma bu kadar duyarsız kalmalarını başka türlü anlamak mümkün değil. Mevcut yönetimler de milletvekillerini, aynı şehrin adını taşıyan sivil toplum kuruluşlarını harekete geçiremedi. Diğer şehirlerde 2. Ligde 3. Ligde takımlara sivil toplum kuruluşlarının, milletvekillerinin yaptıklarını bir inceleyin.
Ankaragücü seçmen olarak da oldukça güçlü aslında.
Ankaragüçlüler yaşananları iyi takip etmeli. Destek verenler ile paralel olmak zorundadır. Sivil toplum kuruluşları da unutmasınlar. Ankaragücü bir gün ayağa kalkar hesap sorar.
Mehmet Yiğiner de sivil toplum kuruluşu başkanı. Onunla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Seçilen başkanın kime yakın kime uzak olması hiç önemli değil. Gökçek’e de başkasına da yakında olur. Yiğiner’den öncekiler yerine getirmedi. Yiğiner’de belli vaatlerle geldi. Bir dönem yerine getirdiler ama devam edemediler. Yasal işlemlerde de zayıf kaldılar. Hukukçularına deseler 1 saat içinde hazırlanabilecek duruma gelebilirler. Ama her gelen yönetime bu işin takipçisi olmak zorunda olduklarını, olmadıklarında bu işten kendilerinin de sorumlu olacaklarını söyledim.
Zannetmeyin ki yönetim dava açmıyor diye bu işin hesabı sorulmayacak. Esas davalar bundan sonra açılacak. Ama Ankaragücü’nün örf ve adetleri gereği bu işi Ankaragücü başkanından bekliyorlar. Ama yönetimler görevini yapmazlarsa onlara da görevlerini yapmadıkları için dava açılır.
Ama “Ben 250 bin esnafın da başkanıyım. Girişemem” dedi.
O zaman yapamazsa yapacaklara bırakacaklar. 2 senedir yapmadığını şimdi oynamıyorum diyerek kurtulamazlar. Ama şu an kendi içinden seçilmiş bir yönetim var. Yönetimi yönetici olarak yapsınlar. Yönetilen olarak yapmasını Ankaragüçlüler istemiyor. Verdikleri taahhütleri yerine getirsinler. Onları yerine getirdikten sonra kimin gelip kimin gittiği önemli değil. Ankaragücü’nü ayağa kaldıracak, hesap soracak bu yönetim ise devam etsinler. Yok yapamıyoruz diyorlarsa Ocak ayında yapılacak kongre kararını ilan etsinler. Geçen açıklama yapmışlar. Yönetime gelmek isteyen gelsin, kulübe gelsin üye yapalım demişler. Onu demişlerse o da önemli. Bir de aday olup olmadıklarını açıklasınlar. Herkes önüne baksın. Aday olacak varsa hesapları kitapları incelesin. Yiğiner göreve gelmeden önce oturdu hesap kitapları inceleyerek devraldı. Kendi dönemlerinin de hesaplarını sunarak aday olup olmadıklarını söylesinler. Ama tarih belli değil, aday olup olmayacakları belli değil. Ama şunu söyleyim transfer yasağını kaldıramayacak hiçbir kimse göreve talip olmasın.
Transfer dönemini göz önüne alarak Ocak ayının hemen başında kongre yapılsın diyorsunuz anladığım.
Evet. Hiç olmazsa Ankaragücü’nün 1 haftalık da olsa 10 günlük de olsa bir süresi olsun.
Sanki dilinizin altında bir şey var. Kendiniz aday olmasanız bile sanki birileri aday olacakmış gibi konuşuyorsunuz.
Öyle bir şey yok. Ama Ankaragücü büyük bir kulüp. Umuyorum ve diliyorum ki talipler çıkar biz de eşimizle dostumuzla elimizden gelen desteği sağlarız. Bu mevcut yönetim de olabilir. Fark etmez.
Biraz da taraftar konusuna gelelim. Bütün taraftarlar birleşerek açlık grevindeler mesela. Ne düşünüyorsunuz?
Ben kendimi taraftardan hiçbir zaman ayrı düşünmedim. Taraftarlarla aramızda ara ara kırılmalar oldu ama bunun sebebi bizim yaptığımızdan daha iyi bir Ankaragücü istemelerinden kaynaklandı. Biz de imkanlar dâhilinde elimizden geleni yaptığımızı, şampiyonluk sözü ile gelmediğimizi söyledik. Şampiyonluk sadece maddiyat ile çözülmüyor. Uzan döneminde İstanbulspor küme düşmekten kurtuldu, Osmanlıspor’un harcadığı bütçe Süper Lig bütçesinde. Ama bir türlü üst lige çıkamıyor. Her zaman iyi futbolcu ya da para kafi değil. Bütün sivil toplum kuruluşları, milletvekilleri, tüm belediyeler, vali birleştiğinde Bursa ’daki gibi başarılar, şampiyonluklar geliyor. Para ile olsa Osmanlıspor 4 küme birden çıkardı. Taraftarın olmazsa olmaz, Büyükşehir Belediye Başkanın desteği olmazsa olmaz. Valinin, Sivil Toplum kuruluşlarının desteği olmazsa olmaz. Bursa’da, Kayseri’de, Konya’da Mersin’de statlar yapıldı. Ankara’ya öyle sıhhatli bir stat bile yapmadılar.
Taraftarımız yağmurda, çamurda, karda, kışta Ankaragücü’nün peşinde koşacaklar. Kazandıklarının büyük kısmını Ankaragücü’ne aktaracaklar. Bir de bu soğuk havalarda bir katkımız olur mu diye açlık grevi yapacaklar. Bu bizim için üzücü. Ankaralılar için üzücü, Türk sporu için üzücü, Futbol Federasyonu için üzücü, Kulüpler Birliği için ise ayıp. Ankaragücü o birliğin kurucularından. Ankaragücü’nün başkanı o birliğin uzun süre başkan vekilliğini, uzun süre başkanlığını yapmış. Fantezi işler ile uğraşıyorlar. Yabancı 5 mi 8 mi olsun diye uğraşacaklarına bu memleketin asıl sorunları ile ilgilensinler.
Grev çadırına gitmeyi düşünüyor musunuz?
Benim ondan dolayı hiçbir çekincem yok. Biraz yufka da yürekliyim. Çocukların o haline dayanamam. Ama yüreğim onlarla birlikte. Bir gün dayanamayıp çıkıp gidebilirim.
Söyleşinin başından beri konu bir şekilde taraftara geliyor. Bir kırgınlığınız var, bir beklentiniz var sanki.
Çok önemli bir soru sordun. Belki de diğer söylediklerimin hepsi boş. Ama taraftardan bir şey bekliyorum. Biz taraftar ile münakaşa etmişizdir, kavga etmişizdir, aleyhime bağırmışlardır. Sonrasında kucaklarına alıp havalara atmışlardır. Buralara kadar hiçbir sıkıntı yok. Ama annemin ölümünün 40. gününde birileri tarafından doldurulmuş taraftarın küfür etmesinden dolayı kırgınlığım var. En azından Ankaragücü geleneğine bu uymaz diyerek izin vermemelilerdi. Bu ilk kırgınlığım. İkincisi Altınpark’ta el kaldırdık. Ertesi gün pişman olduğumu söyledim. İsterdim ki “Bu adam bize dedi ki ben bu kulübü 12-13 senedir Gökçek’lere vermedim. Biz o günkü yönetimi de Cemal Aydın’ı da aldığımız vaatler karşısında tamam dedirttik. Şimdi herkes Cemal Aydın diye hücum ediyor. Bizim de en azından yaşananları anlatarak arkasında durmamız gerekiyordu” demedikleri için kırgınım. Taraftar çıkıp “Cemal Aydın verilmesini istemedi” demeliler. Yalan söylemelerini istemiyorum. Ne oldu ise onu anlatsınlar. Benim istediğim sadece o. Orada olanlar belli. Taraftarlar arayıp telefonla da bana söylüyor. Çıkıp bunu açıklayacaklar. Grev çadırında mı olur başka yerde mi olur çıkıp açıklamaları lazım. Teferruatları da istemiyorum. Sadece orada konuşulanları söylesinler yeterli.
Dediklerinde ne olacak. Aday mı olacaksınız yoksa birini mi göndereceksiniz. Var sizin dilinizin altında bir şeyler başkan.
Doğru söylüyorsun. Ben olmam. Cengiz olur, Ahmet olur başkası olur bilemem. Ama bunu söyledikleri zaman bütün gücümle, bütün çevremle bu işin içine girerim. Ama bu işin doğrusunu halkın, camianın, basının öğrenmesini istiyorum. Basın da orada tanık ama bir tanesi çıkıp bunu yazıp çizmedi.
Basın dediniz. Basının tutumunu nasıl karşılıyorsunuz. Biz yerel medya olarak elimizden geldiğince yazıp çizmeye, takip etmeye çalışıyoruz ama özellikle ulusal medya çok sessiz kalmadı mı?
Ankara’da basını bitirdiler. Medyadan biri aldığı talimatlar doğrultusunda on, on beş günde bir yalan yanlış aynı şeyleri yazmaya devam ediyor. Belli ki konulara ilişkin yazılı ve görsel basında yapılan açıklamalar bile takip edilmemiş. Bir insanın yazar olabilmesin mesleki öğrenim dışında yasa ve Yargıtay kararları gereği yazılarında tarafsız, kaynakları doğru ve yazılarını kaleme alırken doğru belgeleri temin etmiş olması gereklidir.
Bu unsurların hiç birini taşımayan yalan-yanlış yazıları nedeniyle yetkilileri tarafından işinden gönderilen kişileri yazar olarak kabul etmek mümkün olmaz. Bu nedenle önce yazılara sonra söyleyene bakılır buna göre cevap verilir. Çıkıp benden sürekli cevap bekliyor.
Hep yazıldı, çizildi. Ankaragücü kamu yararına dernektir hesaplar verilip aklanmak yasaların gereğidir diye. Dava açmanın Anayasal hak olduğunu bile bilmeden yazıp çiziyorlar. Bir davada sonuç dava açanın lehine sonuçlandı ise büyük harfler ile yazılır. Bunlar mahkeme kararını bile yazamıyorlar. Kulübü batırana hesap sormuyorlar çıkıp dava açana hesap soruyorlar. Kim bu adam? Ankaragücü’nde top oynamış, parasını almış biri. Kiloyu görmek için teraziye, yüzü görmek için aynaya bakmak lazım.
Okuyucuların Tercihi
Copyleft 2015 - klasspor.com. "İnsan beyninin ürettiği hiçbirşey bize ait değildir." Klasspor editörleri ya da yazarları tarafından üretilmiş tüm haberleri, yazıları, fotoğrafları ve videoları sormadan, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.Kaynak gösterirseniz o sizin güzelliğiniz olur. Göstermeyene küfür, gösterene teşekkür etmiyoruz.
klasspor.com basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Sitemizde yapılan tüm yorumlardan yazarları mesuldür. Boşuna hukuki süreç yaşamamak için biz kontrol etmeye çalışıyoruz ancak gerekli durumlarda IP adresleri "Aman tanıdıktır" diye düşünülmeden savcılara verilebilir.