Almanya'nın en büyük gazetelerinden olan Süddeutsche Zeitung, bugün Tobias Schächter imzasıyla Türk futbolu ile alakalı olarak geniş bir yazı yayınladı. Millî takımın başarısızlığının sebeplerinin irdelendiği yazının son bölümünde de Türkiye'de yaşanan şike skandalına vurgu yapıldı. İşte o yazı:
"KRONİK HASTA"
Avrupa Şampiyonası eleme maçlarında sıfır puan, birçok çalkantı ve tabanca olayı tatsız durumu ile Türk futbolu gözden düştü.
Türk Milli Takım Antrenörü Fatih Terim, "Ümidimizi kaybetmemeliyiz" dese de bu sesleniş, kulağa oldukça ümitsizce geliyordu.
Türkiye, başlangıç maçını İzlanda'da 0-3 kaybettikten sonra Avrupa Şampiyonası eleme maçının ikincisi olan Çek Cumhuriyeti maçını da evinde 1-2 kaybetti.
Arka arkaya dördüncü kez büyük bir turnuvaya katılmayı kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalan Türk Millî Takımı, bu pazartesi günü Letonya'yla karşılaşacak.
Burada da ümitler az. Zira Türk basını, 2004 Avrupa Şampiyonası Play-Off maçında bu küçük Baltık ülkesine karşı elenmelerini hatırlıyor.
2008 Avrupa Şampiyonası'ndan beri sürekli düşüş var. 2008 Avrupa Şampiyonası yarı finalinden beri kendilerinin sebep olduğu bir çöküş, Türk futbolunu uluslararası arenada gözden düşürdü. Taraftarların çoğu artık durumun daha iyi olacağına da inanmıyorlar. Millî Takım maçları dahi artık küçücük stadyumlar bile dolmuyor.
Çöküşe bakıldığında karşımıza şike, şiddet, federasyonun keyfi davranışları, siyasetin spora karışması ve benzeri şeyler çıkıyor. Çek Cumhuriyeti maçından önce "tabanca olayı" diğer tuhaf anekdotu ortaya çıkardı. Fanatik gazetesinin önce HSV Hamburg'da, şimdi Beşiktaş'ta oynayan Gökhan Töre'nin bir sene önce Hollanda yenilgisinden sonra korumaları ile birlikte takım arkadaşları Hakan Çalhanoğlu ve Ömer Toprak'ı (ikisi de Leverkusen'de) tabanca ile tehdit ettiğini duyurduktan sonra bu iki Leverkusen'li futbolcunun aniden 'sakatlıktan dolayı' Millî Takım'a gidememeleri bir başka açıdan değerlendirilmeli.
Terim, Töre'yi uzun bir zaman -Çek Cumhuriyeti maçına kadar- Millî Takım'a çağırmamıştı.
Hakan'ın babası, Hakan ve Ömer'in Gökhan'la birlikte daha oynamayacağını söyledi. Fakat Hakan, Millî Takım'a gelememesinin 2013 senesinde Töre ile yaşamış olayla bir ilgisi olmadığını, gerçekten sakatlığından dolayı gelemediğini bildirdi.
Fatih Terim, bir basın toplantısında silah olayını doğruladı: "Bunun için Gökhan'ı boğmalı mıydım?" diye 61 yaşındaki teknik adam soruyor. Gökhan, Hakan ve Ömer'den üç kez özür diledi. Ve basına dönerek, "Aslında sizler bize maç için moral vermektense bizim moralimizi bozuyorsunuz" diyerek kızgınlığını gösterdi. Türkiye'de bir mağlubiyet için her zaman bir suçlu olmalı. Fatih Terim'in suçlu bulmada üzerine yok. Kendisi bu konuda usta. Terim'in millî duygulara seslenişi tipik.
Fatih Terim, maçtan önce futbolcunun çok çaresiz ve ağladığını söylemesine rağmen Gökhan Töre gerçekten 68 dakika oynadı. Fakat antrenör bu uyuşmazlığı ileride nasıl idare edecek? İşin iç yüzünü bilen birinin anlatmasına göre çok çabuk köpüren Fatih Terim, bilhassa Hakan'ın babasının açıklamalarına sinirlenmiş.
Çoğu basın mensubu, Fatih Terim'in neredeyse istifasını istiyor. Fakat sistem, bütün köşelerinde hasta. Türk futbolunda istikrarın yerine kısa vadeli başarılar isteniyor. Genç futbolcular çok çabuk harcanıyor.
Geçenlerde Federasyon, Fatih Terim'in tavsiyesi üzerine Avrupa Scouting Bürosu'nu kapadı. Mesut Özil ve Ilkay Gündoğan'ın Almanya için oynamalarında Federasyon suçlu olarak bu büroyu seçti.
Türkiye'de son zamanlarda statlarda maçları izleyen taraftarın sayısında büyük azalma var. Maçları ortalama 7.000 taraftar izliyor.
Kulüplere yıllık 600 milyon Dolar getiren televizyon sözleşmesinden dolayı boş, yeni ve pahalı statların televizyon resimleri saçma bir izlenim bırakıyor.
Hemen hemen bütün taraftar grupları bu sene yürürlüğe giren Passolig'i protesto ediyor. Kritikçiler, "Devlet, taraftarların gizli bilgilerine ulaşmayı istiyor" diyor. Eleştirmenler kokuşmuşluk kokusu alıyor. Zira Passolig'den sorumlu bankanın şirketi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı tarafından yönetiliyor. Erdoğan 2013 senesinde İstanbul'da Gezi Park'ta iktidara karşı protestoları bastırdığında, İstanbul'un büyük kulüplerinin taraftarları eylemde birleştiler. 35 Beşiktaş taraftarına dava açıldı. Hüküm giyerlerse kendileri yaşam boyu hapis cezası tehlikesi ile karşı karşıya kalacaklar. Bu arada statlarda politik söylemler yasaklandı.
Fenerbahçe'nin şike yaparak aldığı 2010/11 şampiyonluğu Türk halkını böldü. Yargıtay tarafından 6 yıl 3 ay hapis cezası kesinleşen Aziz Yıldırım, hâlâ serbest ve hâlâ kulübünü yönetiyor. Aziz Yıldırım, bir suç örgütü kurmak ve yönetmekten hüküm yemişti.
Federasyon Başkanı Yıldırım Demirören, talimatları değiştirerek Türk futbolunun zengin kulübü Fenerbahçe ve kendisinin eski kulübü Beşiktaş'ı küme düşmekten kurtardı. Bugüne kadar TFF, şike olduğunu inkar ediyor.
Okuyucuların Tercihi
Copyleft 2015 - klasspor.com. "İnsan beyninin ürettiği hiçbirşey bize ait değildir." Klasspor editörleri ya da yazarları tarafından üretilmiş tüm haberleri, yazıları, fotoğrafları ve videoları sormadan, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.Kaynak gösterirseniz o sizin güzelliğiniz olur. Göstermeyene küfür, gösterene teşekkür etmiyoruz.
klasspor.com basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Sitemizde yapılan tüm yorumlardan yazarları mesuldür. Boşuna hukuki süreç yaşamamak için biz kontrol etmeye çalışıyoruz ancak gerekli durumlarda IP adresleri "Aman tanıdıktır" diye düşünülmeden savcılara verilebilir.