YILMAZ VURAL: 'BU NE TERBİYESİZLİK!'

Yılmaz Vural, 360 Spor Bülteni’nde Elif Şen Yılmaz’a yaşananlarla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Elif Şen Yılmaz: Mersin İdmanyurdu ile sizin yaşadıklarınız malumunuz. Dün de olaylarla ilgili basın toplantısı yaptınız. Öncelikle bu olayın başına gidecek olursak neler söylemek istersiniz? Mersin’de neler yaşandı? Siz neden İstanbul’a döndünüz?

Yılmaz Vural: "Basın toplantısında kelimeleri seçerek ve dikkat ederek konuşmaya çalıştım. Ama bu olayın temelinde şu var, bu futbolun bozuk sisteminin yarattığı insan tiplemesidir. Bu benim 28 yıllık antrenörlük hayatımda hep başıma gelen ama fazla konuşmadığım, sineye çektiğim bir konu. Bunun sonuçlanması lazım artık. Bu kadar medyanın boş, oyuncuya dayalı sistemin, oyuncuları bu duruma düşüren yöneticilerin olduğu sıkıntıların bir sonucudur. Bu düzenin yarattığı bir üründür. Sonuç olarak hep benim başıma böyle ekstrem olaylar geliyor. Ben de bu keyifsiz olayı yaşamak zorunda kaldım. İnanın tek başıma yaşadım; bunları ne bir arayan var, ne bir federasyon var. Bizim ülkemizde insanların sosyal yapısı gelişmediği için, daha doğrusu sosyal egosu değil de bireysel egosu geliştiği için bu tür olaylarda “bana ne onun başına gelmiş” diyenler var. Buradan yine söylemek istiyorum. Benim yaşadıklarım Türkiye’deki bozuk sistemin ürünüdür. Tabi ki üzüntülüyüm. Çok emek verdim. Final maçına çıkardığım vakit sözleşmem feshedildi. Topluma “parasını istedi vermediler diye gitti” gibi mesaj yayılmaya çalışıldı. Kendisi terk etti denildi. Ne istifa ettim, ne de terkettim, terkettirildim ve gerekçesini de bilmiyorum. Bunun ne insani bir dayanağı var ne de mesleki bir dayanağı var. Neden oyuncular önce sahaya çıkmayız dedikten sonra, kendi antrenörleri onlara sahip çıkmışken böyle ortada bıraktılar anlamış değilim. Bu konuyu çözemiyorum. Ama yapılacak bir şey yok yaşandı. Tabi bunun Türkiye’de bir daha yaşanmaması adına mücadele edeceğim. Ben 61 yaşındayım. Biz çok önemli değerlerle büyüdük. Şimdi bakıyorum, insanımızın bir tek şeye değeri kaldı; o da para. Bu kadar paraya tapılan, kendi parasına bakılan bir yerde insanlık diye bir şey olamaz. Türk toplumu bu konuda çok yozlaştı.

“Elimize ulaşan bir iddia var. “Sağlık sorunları var fakat uçağa nasıl biniyor?” gibi sorular yöneltiliyor. Forma söylentileri var neler söyleyeceksiniz bu konuda?
“Ne saçmalıyorlar ya. Benim formayla ne alakam olur. İnsanlar o kadar saf ki. Her söylenene bu kadar inanmak var mı; ne yapacağım ben formayı. Mersin İdmanyurdu’nun bende bir tek forması yok. Öyle bir merakım da yok, alayım koleksiyon yapayım tarzında. Çok ayıp. Ben 61 yaşındayım. Allah’a şükür dünyada her şeyi alabilecek güce sahibim. Onların iki tane formasını alıp ne yapacağım. Böyle bir saçmalık olamaz. Ben by-pass ameliyatı geçirdim. Ama şimdi sağlığım yerinde çok şükür. Ben iki gün takımımı antrenmana çıkaramamışım, o kadar emeğim gitmiş, yöneticiler bana bir şey demiyor her insan doğal olarak bu durumda kendini kötü hisseder. Doktorumu aradım. “Aman hocam elletme kimseye gel buraya bakalım” dedi. İstanbul’a eve geldim. Doktora gittim hemen bu adamlar babamın oğlu değil ki benim adıma yalan konuşsunlar. Doktor bana diyor; “anjiyo yapalım”. Ben diyorum “benim maçım var” bir de böyle fedakarlık yapıyorum ve bunun karşısında insanların buna bile saygısı yok. Bu ne terbiyesizliktir. Hangi kasıtla bu yapılmıştır. Anlam veremiyorum. Mersin İdmanyurdu Başkanı sene başında bana yalvardı, ”Hocam biz battık. Uefa’dan da ceza gelmiş bu takım 1. lige çıkamazsa battık. Ne olur gel takımın başına biz anlamıyoruz” diye. Ben kulübü çıkarmışım final oynatmışım. Bana teşekkür edileceği yerde, hem maddi hem de manevi anlamda mağdur olmuşum. Bir de bana “forma aldı, uçağa bindi” gibi şeyler söylüyorlar“