AYLAR yıllar boyunca konuşuldu tartışıldı, “Ankaragücü’nü kim mahvetti” diye…
Herkes kendi penceresinden bakıp, kendi doğrusuyla bir yanıt buldu.
Benimki ise ilk günden bu yana hep, “Melih Gökçek takviyeli Cemal Aydın” idi…
Ne zaman ki, bunlar bir araya gelip el ele verdi, sonra da bitip tükenmeyen kayıkçı kavgasına girdi; Ankaragücü de bitti…
Bu nedenle sağa sola bakıp, “Ama şu da vardı…” arayışları nafile çaba…
İşin doğrusu 30 Ağustos 2008 tarihli o ünlü Altınpark buluşması, Ankaragücü için sonun başlangıcı oldu.
Bitip tükenmek bilmeyen borçlar, icralar ve yüzlerce rezillik, 100 yıllık Çınar’ın 2. Lig Kırmızı Gruba kadar giden trajik yolculuğun ayrıntılarıydı.
Gördüğüm en acı fotoğraflardan biriydi, “Başkan makamında otururken, icra memurlarının odasındaki sandalye ve masalarını alıp gitmesi…”
Sivas maçında yedek forma olmadığından ıslak formalarıyla ikinci yarıya çıkması, Türk Spor Tarihine geçen gerçek bir trajedi idi…
Bu olaylar, sadece futbol değil Türk Kurtuluş Tarihi’nin en önemli unsurlarından MKE Ankaragücü’nün yaşadıklarından ilk akılda kalanlardı.
Doksanlı yılların sonundan başlayarak, son derece kötü yönetilen, gün be gün bataklığa gömülen çok önemli bir kulübün yaşadığı, hesap verilmesi gereken Trajik bir çöküş idi…
KADERİNE TERKEDİLEN TAKIM
Kaderine terkedilmiş, yalnızlaştırılmış, yok edilmek için çaba gösterilen bir kurumun inadına direnişi idi şu son Diriliş süreci…
Tribünlerinde kentinin milletvekillerini, belediye başkanlarını bu şehirden para kazanan iş adamlarını göremeyecek kadar yalnız bırakılmıştı.
Tümüyle tarifle haksızlık etmeyelim... Ankara’nın Milletvekili Aylin Nazlıaka, birçok erkekten daha delikanlı olduğunu gösterdi bu süreçte.
Kendisini “Büyük şov yapmakla” suçlayanlar, minik bir gösteriyi bile başaramadı.
NEDEN ANKARAGÜÇLÜ BU İNSANLAR?
İlginçtir spor arenasındaki birçok kişi, insanların neden Ankaragücü’nü tuttuğuna bir türlü anlayamadı.
Açıklanması zor bu kara sevdayı, 100. Yaş günü nedeniyle Hürriyet Gazetesi’nde yazdığım yazıda,
“Aşkın sarı lacivert haliydi Ankaragüçlülerin yaşadığı...
Karşılıksız aşkın, dayanılmaz ağırlığını yaşadılar yıllarca...
Hepsi hepsi, iki Türkiye Kupası, bir de Devlet Başkanlığı Kupası’ydı 100 yılın hasılatı...
Sadece bu kadarı için verilen sevginin bir tanımı olabilir miydi?
1959’da başlayan resmi 1. Lig’de şampiyonluk görmediler.
Aslında göremeyeceklerini bile bile sevdiler Ankaragücü’nü.
Bu, öylesine bir sevda; dünyada eşi olmayan bir garip tutkuydu.”
Diye özetlemiştim.
İşte o Ankaragücü şimdi ayağa kalkma çabasında…
Tribünlerindeki 15 bin kişilik gönüllü ordusu ile Mehmet Yiğiner yönetiminde yeni bir Kurtuluş Savaşı veriyor Ankaragücü…
Savaşarak ölmek ya da savaşıp inadına yaşamanın kavgasını veriyor…
Okuyucuların Tercihi
Copyleft 2015 - klasspor.com. "İnsan beyninin ürettiği hiçbirşey bize ait değildir." Klasspor editörleri ya da yazarları tarafından üretilmiş tüm haberleri, yazıları, fotoğrafları ve videoları sormadan, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.Kaynak gösterirseniz o sizin güzelliğiniz olur. Göstermeyene küfür, gösterene teşekkür etmiyoruz.
klasspor.com basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Sitemizde yapılan tüm yorumlardan yazarları mesuldür. Boşuna hukuki süreç yaşamamak için biz kontrol etmeye çalışıyoruz ancak gerekli durumlarda IP adresleri "Aman tanıdıktır" diye düşünülmeden savcılara verilebilir.