Ankaragücü düştü, Hükümet de düşecek..

Site İçi Arama


ANKARAGÜCÜ DÜŞTÜ, HÜKÜMET DE DÜŞECEK..

Ankaragücü düştü, Hükümet de düşecek..

Ot dergisinin bu sayısında Ankaragücü taraftarlarından mesaj var. Ankaragücü düştü, hükümet de düşecek!

11754 Okunma

Sabah dört gibi berbat ötesi bir Ankara kışıydı. Gecekondumuzun kapısını çekerken akşam yiyeceğim dayak geldi aklıma. Evden ilk defa kaçıyordum yaşım on iki ya da on üç. Mahallemizin ağır abileri kahvenin önünde hepimizi iyice tembihlemişti ''en geç sabah beş gibi burada buluşuyoruz'' annemden ya da babamdan izin istesem eminim bir amerikan dizindeki gibi ''hayır genç adam on altı yaşına kadar beklemek zorundasın ve bugün cezalısın sana televizyon yok'' demez sadece bir temiz dayak yer sümüğümü çeke çeke otururdum sobanın yanına.

Büyük abilerimiz ile buluşacağımız mahallenin kahvesinin önüne geldiğimde benim gibi uzaklardan tiplerine baktığınızda hurdacıya benzeyen çoğunun kafası üç numara elleri ceplerinde kafalarında bereye benzeyen çaputlar olan yaşları on ile yirmi küsur arası birçok gecekondu çocuğu birikmişti. Bu suratsız ellerinden sigara düşmeyen ve buram buram bela kokan çocukların hepsini tanıyordum. Hiç konuşmadan bekledik bir saat kadar sonunda yaklaşık yirmi kişilik bir grup olmuştuk. Hiç konuşmadan yürümeye başladık. Türközü'nden çıkıp İncesu üzerinden Kurtuluş oradan Cebeci'ye geçtiğimizde saat neredeyse sekiz olmuştu. Biz tıfıllar dışarıda beklerken abilerimiz adına piknik denilen birahanelerde kahvaltı yaptı. Birkaç saat bekledik birahanelerin önünde ki kaldırımda ne bir ses ne bir haraket hiç konuşmadan. Abilerimiz içtikleri biranında etkisi ile zaten kayık olan sıfatları iyice tipsizleşmiş iyice mendeburlaşmış bir biçimde sallanarak çıktılar. Cebeci den ilerleyip Hamamönü'ne vardığımızda kıyamet koptu. Yaklaşık üç yüz kişilik gurubu gördük. İmrahor, Tuzluçayır, Yenidoğan, Çinçin ve Gölbaşı tayfası çoktan toplanmış her taraf rengi solmuş sarı lacivert bayrakları sallayarak şarkılar söylüyorlar. O zamanlar tek şarkımız vardı zaten küçük ceylan'ın ''seni sevmeyen ölsün'' her derdimize devaydı. Gruba biz de katıldık ve Ulus üzerinden bağıra çağıra indik Gençlik Parkına. İlk defa gidiyordum 19 mayıs stadyumuna bir Ankaragüclü olarak.

O stadın önüne geldiğimizde hiç unutmam bir Galatasaray maçıydı. Üzerlerinde gıcır gıcır formaları, atkıları, özel arabaları ile on binlerce Galatasaray taraftarının arasında sanırım beş yüz kişi bile değildik. Ellerimizde rengi solmuş bayraklarımız, kimimizin üzerinde artık lime lime olmuş formaları. Bize bakıp gülüyordu hem o süslü ve tertemiz Galatasaray taraftarı ve çevremizi saran polisler. Bir köşede beklemeye başladık eskisi gibi önceden bilet almak yoktu sıraya girersin, gişeden şansın varsa alırsın biletini. Abiler bizi sıraya bırakıp Gençlik Parkının giriş deki çukurda içmeye gittiler. Geldiklerinde tam bir felaketti. Sanırım polis bunları bir güzel coplamış. Kafamızı bir kaldırdık üzerimize yirmi kişilik bir taraftar arkalarında ellerinde coplar ile onlarca polis. Kaçsak sıra gidecek, kalsak dayak yiyeceğiz. Kaçmadık öylece bekledik o yirmi kişilik gurup bize karışında polis sağ olsun hiç ayrım yapmadan kaba etlerimize girdi. İlk copumu orada yedim ama sıramızı bırakmadık. Polisler artık bizi dövmekten yoruldu sanırım bir tanesi ''Allah belanızı versin'' dedikten sonra bizi bıraktılar. Beklemeye devam ettik. Çincin, Yenidogan, İncesu tayfası ile birleştik. şenlik (kepazelik rezillik) başladı. 

biralar havada uçuşuyor. içip kendinden geçenler, zurna kafayla adak adayanlar, muska yazanlar.

neyse;

kafalar leyla olmuş. oyun havaları eşliğinde, bağrış, çağrış içinde; polis hemen damladı. 

bin bir tehdit ve gözdağı bir o kadar nasihat verdikten sonra amir ''aklınızı başınıza  alın yoksa aklınızı alırım'' dedi ve bitirdi.

içeri girdik.

kale arkasına yerleştik. zaten; o zamanlar şimdi olduğu gibi çok taraftarı yoktu canım Ankaragucü'mün.

maçın başlamasına, dakikalar kala;

önümüzde omuzlarında bir sürü yıldız olan üniformalı bir abi, elinde megafon; rahat durmamızı yoksa olacaklardan sorumlu olmayacağını tatlı bir dille anlatırken, bizim arka taraflarımızdan cengaverin bir tanesi  dolu ayran fırlattı yıldızlı abinin tam kafasına.

Bir alkış bir tufan bizde fazla uzun sürmedi ''amoogaa goduhlarımm'' diyerek homurdanan çevik abiler bize bir güzel daldı kafamıza, belimize, kaba etlerimize inen copun hesabi yok ben iki tane yedim kaba etlerime. milletin kafa zurna olmuş. Ankara ayazı bir taraftan. Çevik bizi döverek kale arkasının köşesine sıkıştırdığında kaçacak yerimiz kalmadı birbirimizin üzerine çıkmaya başladık. Dayak faslı tam surat devam ederken, birden; İstiklal marşı okumaya başladık. polisler, şaşırdı. durdular bir an geri çekildiler. istiklal marşı bitti polisler tekrar üzerimize gelmeye başladıklarında tekrar okuduk. Hatırladığım kadarı ile karşımızda ellerinde ki copları sallayarak bizim marşı bitirmemizi pekleyen polisler altıncı ya da yedinci defa okuduğumuz istiklal marşından sonra pes ettiler. Baktılar bizim marş bitmeyecek sıkıldılar ve geri çekildiler. Onlar geri çekilince ilahi okumaya basladık. Ne alakası varsa ''sordum sarı çiçeğe'' ilahisini söyledik bir süre. ilahi bitti.

Üzerimizi çıkarıp oradan oraya koşmaya başladık. Maçı seyreden kim? Tüm stat bizi seyrediyor. Ondan da yorulduk polisi öven sloganlar başladı. sloganlar bitti oyun havaları başladı. kafasına ayran yiyen yıldızlı abi; şaşkın bir halde bize bakıyor. gülmeye başladı. O gülünce polisler gülmeye başladı biz de alkışladık barıştık.

maç başlamış;

maçı seyreden kim?  Böyle başladı sevdamız. Futbol sadece futboldu bizim için Bir daha da vazgeçemedik.

Yıllar geçti. her şey değişti. Sevdaların rengi kirlendi. En son iki hafta önce gittim artık örselenmiş, yorgun ve üzerinde asalaklardan bunalmış Ankaracümün yanına. Her şey değişmiş ellerinde bir külah tuzlu çekirdek ile aç karına içtikleri biranın mide kazıntısını gidermeye çalışan tribün çocukları hep aynı kalmış. Sırtında ki asalaklar gitmiş, başında bekleyen akbabalar çoktan terkletmiş geriye 19 mayıs stadını tıklım tıklım dolduran gözü yaşlı tek sevdasına, futbola ihanet etmeyen birkaç çocuk kalmış. Tribün sevdasını her an yıkılmayı bekleyen yıkık dökük bir gecekondu tarzı yaşayan adamlar bir pavyon kahpesine karşılıksız sevda gibi.

rezil, kepaze, kokuşmuş, kaybetmiş adamların ıskaladıkları ve yaşayamadıkları güzelliklere isyanın adı aslında bu sevda pasaklı kontes tadında.

başarı, flaş transfer, şampiyonluklar, göz kamaştıran yıldızlar ile işleri olmaz akıllarına bile gelmez müşteri değillerdir inadına, orijinal forma almazlar. puştluk olsun diye bilet parası vermezler. inadına küfür ederler.

orijinal, janjanlı ürünler eğrelti durur üzerilerinde. Bulaşık, yüzsüz ve arsızlar. saatlerce kafa yorup marş besteleyen adamların, dizelerini anında uydururlar kendilerine. maçtan önce çakılan üç bira ve bir külah tuzlu çekirdek her zamnki gibi

her gün bir dozer girer, gecekondu tadında yaşadıkları Ankaragücü sevdalarına her gün bir yıkım olur,

uzaktan severler yanına bile yaklaşamazlar.

pavyon karısı gibidir Ankaragüçü onlara.

sahipleneni çok, sömüreni bol, üzerinde oyunlar oynayan çakallara inat.

bu sevda gönüllerinde bir gecekonduymuş halen.

Reco baba'yı çok özlemişler, Ali İmdat ile gülen, Çingene Kemal ile gurur duyan ve Bursaspor'un gülü Pire ile coşan bir gün Real Madrid'e çok fena koyacağına hep inanan ve boğaza Ankaragücü bayrağını bir gün  çekeceklerini bilen  takımın taraftarları ile seyrettik on binlercemiz.

104 yaşına yaşına bastı koca çınar..

koskoca 104 yıl....düşmesi kalkması, kümelerin dibine inmesi hiç umurumda olmadı. 

Eski kaliteli Beşiktaş taraftarını istasyonda beklerken daha bir güzeldi Ankaragücü. Göztepe, Altay, Karşıyaka, Adana Demir, Kocelispor, Sakaryaspor ve onlarcası ile güzeldi Ankaragücü. Hele Karadeniz fırtınası Trabzon'un futbol karteline kafa tutuğu yıllarda güzeldi Ankaragücü.

Ama halen güzel hem de çok güzel Ankaragücü.

pisliklere bulanmış, siyasilerin oyuncağı olmuş, memleketin atarlı ergeni ama sokağa çıktığında Avrupa'nın şamar oğlanı ''böööyüük'' kulüplerimiz ve badem bıyıklı belediyelerin kulüpleri kendi aralarında top tepsin adına süper lig denilen rezillik, kepazelik ve buram buram kalitesizlik kokan çirkef deryasında. Yanlarına kar kalsın ayak oyunları, kiralık kalemleri ile yıktıkları  küçük şehirlerin kocaman yürekli taraftarları olan köklü kulüpleri.

Ankaragücü tek başına bir hiç yanında Göztepe, Altay, Karşıyaka ve Adana olmadan keyifsizdir Sakaryaspor ile cebelleşmeden.

rakip gibi rakiplerimiz, adam gibi düşmanlarımız bizi silkeleyecek deplasmanlarımız olmadan süper lig değil şampiyonlar ligi bile kesmez beni.

kupalar, statlar, janjanlı formalar ya da yıldız eskisi topçuların transferi olmadı bizim beklentimiz.

alın teri, emek ve terleyen futbolcular yeterli.

adı üstünde bir oyun bu. oyun artık kurallarına göre oynanmıyor. kalleşlik, kiralık kalemler, para babası karanlık adamlar ve badem bıyıklı belediye başkanlarının futbol topu. 

biz tribün çocuklarının göz yaşları kaldı geriye..

 

bir külah tuzlu çekirdek ile sevdik biz Ankaragücü'nü.. 

Ankaragücü..halen bir külah tuzlu çekirdek kadar güzel..

lafın kısası.

Kazım Koyuncu gibi bir adam bile sitem etmeden bıraktı gitti. Neşet ağa, Müslüm baba, Zeki Müren Paşa terk etti.. Behzat Ç de siktir çekti bize.. Bir sen kaldın koca çınar..sen hiç gitme hep bizim ile kal.

Beynimi yıkayan Koyu Galatasaraylı dayıma, kafayı Fener ile bozmuş amcama ve tam bir Beşiktaş sevdalısı öğretmenime siktir çekmekmiş Ankaragücü sevdası aslında..dayatılana isyanmış.

Nice yüzyıllara Gecekondu sevdam.. nice nice yıllara İmalat-ı Harbiye.



Durali Akpınar'ın acı günü
Faruk Koca: Yeni stada yakışır bir takım yaratacağız.
Balıkesir engeli de aşıldı, Süper Lig'e 1 puan kaldı!
7
Ankaragücü'nden beklenmedik yenilgi!
1
Ankaragücü Şampi...!
4
İyi, kötü, çirkin!
Facebook Yorumları
Facebook üzerinden yorum var.
Site Yorumları
YORUM YAZ
Adınız:
Yorum:
Okuyucularımızın görüşleri bizim için çok önemlidir.
İçinde küfür, hakaret, tehdit, aşağılama bulunmayan; aynı bilgisayardan farklı isimler ile yazılmayan tüm yorumlar yöneticilerimizin onayından geçtikten sonra en kısa sürede yayınlanacaktır.
4
Berat
3 Ocak 201413:21
Şu güzelim yazıyı yazan ellerin dert görmesin üstadım. önce çok eskilere gittik, sonra soğuk deplasmanlara bu yazıyla. müşteri hiç olmadık, biz hep sevdamıza koştuk.. nice senelere Ankaragücü'm
3
güçlü06
3 Ocak 201409:57
muhsin eminimki yukarıdaki yazıyı okumadın bile.önce bir tebrik etmesini öğren.sonra kendini sorgula ben nekadar ankaragüçlüyüm diye.sizin gibi zihniyetlerin yüzünden bu takım bu hale düşmedimi.kaç kere -10 larda maç izledin?kaç kere gözünü karartıp deplasmana gittin?bu takımın 20 sene önceki halinide biliyorum şimdiki halinide...bu takımı bu hale bizler getirdik.ortadaki pastadan en büyük payı almanın ugruna.yazıklar olsun.şimdi çıkıp kimse kimseyi savunmasın....emin ol yazacak okadar çok şey varki..ama boşver kimin umurunda ankaragücü...siyaset var,yalan var dolan var palavra var...varda var.ankaragücü kimin umurunda...ama inş bu takım 1 liğe yükselecek duruma gelsin buradan yazıyorum unutma akbabalar üzerine üşüşmeye başlarlar....bak bi trübüne bu zor durumda takımını bırakmayanlar kimler...???
2
Muhsin
3 Ocak 201409:13
Bırakın boş taraftarlık işlerini lügat parçalama ile hiç birvsorun çözülmedi kulübün muhasebesine giren hırsız işgal altındaki Cemal dönemi ve kongrelere yapılan itirazlar kukla başkanlar alınan cezalar ve burda dönen filimler bunları yazaydın bana bunlardan bahsedecek adam lazım
1
doncuosman
2 Ocak 201422:41
ellerinize yüreginize saglık