12 Eylül döneminin Futbol Federasyonu Başkanı emekli Tuğgeneral Yılmaz Tokatlı, şikeden, Ankaragücü'nün 1. Lig'e çıkartılmasına, Maraş olaylarına pek çok konuda samimi açıklamalarda bulundu. Uzun yıllar "sessizliği" ile dikkat çeken 12 Eylül döneminin TFF Başkanı Tokatlı Aksiyon Dergisi'nden Behram Kılıç'a çarpıcı açıklamalar yaptı. İşte o röportajdan bazı önemli satırbaşları.
- Göreve geldiğinizde Türk futbolunun hâli nasıldı?
Futbol o zaman böyle olaylı değildi. Daha ciddiydi. Başkanlar arasında kavga, dalaşma yoktu. Önemli talimatlar çıkarttık. Mesela altyapıya ciddi önem verdik. Kulüplere, altyapıdan yetiştirdikleri iki oyuncuyu oynatma şartı koyduk.
-Yabancı futbolcu konusunda ne gibi adımlar attınız?
Yabancı futbolcu baskısı geldi kulüplerden. Alalım dedik. Ama şartlarımız vardı. Gelen oyuncu ülkesinin millî takımında oynamak zorundaydı. Yaş şartı da getirdik. En fazla 2 yabancıya bağladık işi. Bizden sonra gelen birçok federasyon kulüplerin oyuncağı oldu.
-Cumhurbaşkanı asker, bakan asker, federasyon başkanı asker. Kulüpler sizden çekiniyorlar mıydı?
Gayet tabii. Ama kulüp başkanlarının hepsi saygın insanlardı. Hiç kimseye şusun busun demedik. Doğruyu söyledik.
-Şike oluyor muydu sizin zamanınızda?
Bir defa oldu. İskenderunspor'un içinde olduğu bir şike olayı. Hakemlerle kulüp arasında bir anlaşma olduğunu öğrendik. Takımı küme düşürdük, hakemin lisansını iptal ettik. Sorun çözüldü.
-Kulüpler sizden benim maçıma şu hakemi gönderme gibi isteklerde bulunurlar mıydı?
Bir defasında Bursaspor bana dedi ki "Yılmaz Önen'i (Yılnur Önen'in babası) maçıma gönderme." Niye kardeşim? "Taraf tutuyor. İyi hakem değil." Ben de dedim ki "Hakem eğer kötüyse cezasını biz veririz. Sen değil. Bu hakemi bu maça göndermeyeceğim. Ama bir sonraki maçta o hakem senin maçında olacak. Hakemi kaybetmeye hakkımız yok." Nitekim o hakemi bir sonraki Bursa maçına gönderdim. Ertuğrul Dilek, Hilmi Ok, Talat Tokat, Sadık Deda, Yusuf Namoğlu, İhsan Türe, Özcan Oal; hepsi benim hakemlerimdi.
-Ankaragücü'nün Türkiye Kupası finalinde Boluspor'u geçmesini (2-1, 0-0) ve sonrasında gelişen süreci konuşalım isterseniz.
Ankaragücü'nü Birinci Lig'e biz çıkardık.
-Nasıl oldu bu?
O zamanlar Ankaragücü 2. Lig'deydi. Türkiye Kupası'nda şampiyon oldular. Ankara'nın 1. Lig'de hiç takımı yoktu. Hâliyle Ankaragücü diyor ki "Şampiyon olduk, bunu mükâfatlandırın. Bu sadece kupa kazanmakla olmaz, bizi 1. Lig'e çıkartın." Vali, belediye başkanı, Genelkurmay'dan arkadaşlar, hepsi "Ankaragücü'nü 1. Lig'e alalım." demeye başladılar. "Başkentin 1. Lig'de bir takımı daha olsun." dediler. Neden? Burası bir memur şehri. Tek eğlence futbol. Hafta sonları maç izlemek istiyorlar. Köşk'e kadar gidiyor bu istekler. Köşk'ten de Kenan Evren vasıtasıyla ricalar geliyor bize, düşünün falan diyorlar. Federasyon yönetimindeki arkadaşlarla toplandık. Dedik ki "Bu bizim için ya git demektir veyahut da bu işi yapın demektir." Gidersek ne olur? Bizim yerimize gelen bunu kabul eder. Onur onlara kalır. Bu kadar sene hizmet verdik. Bırakın bu onuru biz yaşayalım. Topal da olsa Ankaragücü'nü 1. Lig'e kabul edelim. Kendi aramızdaki bu konuşmalardan sonra, Ankara kamuoyunun da saygınlığını dikkate alarak Ankaragücü'nü 1. Lig'e aldık. 16 takımlı lig 17 takımlı oldu. O zamanlar 18 takımlı lig için sahalar yetersizdi. Takım sayısını 16'ya indirmekti plan. Ama Ankaragücü'nü alınca lig topal oldu. Tenkit edildik. Ama fena mı oldu yani! Senelerce oynadı.
-Ankaragücü geçen sezon, 31 yıl aradan sonra küme düştü. Üstelik 12 Eylül yargılamalarının başladığı günlerde...
Geçen yıl Futbol Federasyonu'nun genel kurulunda Cemal Aydın ve İlhan Cavcav'a dedim ki "Bu takımı düşürürseniz vebalini size yüklerim. Bizim sayemizde geldi, buna hakkınız yok." İşe siyaset girdi, menfaat girdi, çıkar girdi. Takımı harcadılar, takım da düştü.
-1981'deki Türkiye Kupası finalinde Ankaragücü Boluspor'u 2-1 ve 0-0'la geçti. Dönemin Boluspor başkanı kendi sahalarındaki maçın hakemi Sadık Deda'nın Köşk'ün talimatıyla maça çıktığını iddia etti. Evren istiyor muydu Ankaragücü'nün kupayı almasını?
Onu bilemem. Ama Sadık Deda o zamanların en iyi hakemiydi. Biz onu o bakımdan vermişizdir o maça. Köşk'ün bana herhangi bir şekilde ‘Maça bu hakemi verin' diye bir baskısı olmamıştır.
-Kenan Evren hangi takımı tutuyordu?
Bilmiyorum. Malumatım yok. Biz onunla oturup konuşmuş değiliz hiç.
-Bir de Fenerbahçeli Onur Kayador'a sakalını kesmesini söylemişsiniz. Trabzonspor ile oynayacakları bir Cumhurbaşkanlığı Kupası maçından önce. Kenan Evren maça gelecek diye.
Siz hatırlıyorsunuz da ben hatırlamıyorum.
ŞİKE AÇIK AÇIK VAR
-Siz hangi takımı tutardınız?
Muhafızgücülüydüm. Millî Takım'ı tutardım. Şimdi ise Beşiktaş... Çok arkadaşım var Beşiktaş'ta. Ama benim için hepsi kıymetlidir. Kulüplerin yönetimi çok önemli. Yöneticiler saygınsa, hakikaten hakkını vererek hizmet ediyorlarsa o kulübe saygım vardır her zaman. Bakıyorum şimdi hepsi kavga ediyor. Şike mesela, ne olaylar oldu? Bu hâle gelmesi mi lazımdı Türk futbolunun? Herkes kendisini haklı görüyor. Değil. Var bu şike. Açık açık var. Yani ‘Şike sahaya yansımamıştır' sözünü ben kabul edemiyorum. Kişi de yapsa bu şikeyi kimin için yapıyor? Kendi adına mı? Hayır, kulübü adına yapıyor. Teklif eden de suçlu, kabul eden de... Emeği çalıyorsun. Yazık değil mi?
-Konuyu siz açtınız. Şunu sorayım, mahkemeye haksızlık yapıldı mı sizce?
Mahkemeyi niye eleştiriyorlar? Mahkeme delillere göre karar verdi. Hâkim veya savcı taraf mı tutmuş?
-Futbol Federasyonu şike sürecini iyi idare etti mi sizce?
Kanımca federasyon başlangıçta hata yaptı. Ben olsam, mahkemeyi beklemeden, UEFA'ya da teslim olmadan, belgeleri toplar, kararımı verirdim. Disiplin Kurulu'm var, Etik Kurul'um var, Tahkim Kurulu'm var; kanun bana bu yetkiyi veriyor. Bir yandan da mahkeme devam ederdi. Onlar bunu yapmadı. Çifte standart mı olurdu? Olmazdı. Sen kararını verirsin. Uygulayabileceğin kadar uygularsın. Ondan sonra da mahkemenin kararına göre de gerekirse düzeltme yapabilirsin.
-6222 sayılı kanunun değiştirilmesini nasıl karşıladınız?
Federasyon ve kulüplerin isteği ile çıktı bu kanun. Şike olayı patlak verince baktılar ki saygın kişiler mahkemelere gidiyor. Bu cezalar fazla. Ne yapalım, adamına göre indirelim. Kişiye göre kanun yapılır mı? Yapılmaz. Bu bir defa yanlıştır, insan korumadır. Olmaz. Şike olayı, başlangıcından bugüne kadar, Türk futbolu için bir milattır. Bundan herkesin ders çıkartması lazım.
EVREN MARAŞ'IN ÇIKARILMASI İÇİN RİCACI OLDU
-Ankaragücü'nün 1. Lig'e alınması dışında başka bir baskı gelmedi mi Köşk'ten?
Maraş'ta olaylar oldu. Aleviler ile Sünniler arasında. O ara Kahramanmaraşspor Amatör Lig'de oynuyor. Oradaki tugay komutanı da arkadaşımız. Valisi, belediye başkanı, şehrin ileri gelenleri doğru Başbakan Bülent Ulusu'ya çıktılar, bakanın kapısını çaldılar, olmadı Köşk'e gittiler. Nedir mesele? "Maraş'ı 2. Lig'e çıkartın." Usulü var, yordamı var bu işin. Sahası yok, parası yok, sistemi yok. Şartlar uymuyor. Nasıl olacak bu iş? Hem niçin yapacağız? Dediler ki oradaki olaylar önlenirmiş. Futbol sayesinde birlik beraberlik sağlanırmış. Dedim "Bana gazel okumayın!" Bugüne bakın Allah aşkına birlik beraberliği sağlıyor mu futbol! Herkes birbirine giriyor. Dedim ki "Bu durum mevzuatlara aykırı." Başkalarına yol açar. Yapamayız bunu. Köşk'ü de ikna ettik. Köşk'ten de "Haklısınız, karar sizin." dediler ve Maraş'ı 2. Lig'e almadık.
Okuyucuların Tercihi
Copyleft 2015 - klasspor.com. "İnsan beyninin ürettiği hiçbirşey bize ait değildir." Klasspor editörleri ya da yazarları tarafından üretilmiş tüm haberleri, yazıları, fotoğrafları ve videoları sormadan, kaynak göstermeden kullanabilirsiniz.Kaynak gösterirseniz o sizin güzelliğiniz olur. Göstermeyene küfür, gösterene teşekkür etmiyoruz.
klasspor.com basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Sitemizde yapılan tüm yorumlardan yazarları mesuldür. Boşuna hukuki süreç yaşamamak için biz kontrol etmeye çalışıyoruz ancak gerekli durumlarda IP adresleri "Aman tanıdıktır" diye düşünülmeden savcılara verilebilir.