"A.Gücü'nün ödenmeyecek borcu yok"

Site İçi Arama


"A.GÜCÜ'NÜN ÖDENMEYECEK BORCU YOK"

"A.Gücü'nün ödenmeyecek borcu yok"

Ankaragücü eski futbolcusu ve teknik direktörü Hakan Kutlu ile FourFourTwo Dergisi bir röportaj yaptı.

4538 Okunma

Ankaragücü eski futbolcusu ve teknik direktörü Hakan Kutlu ile FourFourTwo Dergisi bir röportaj yaptı.

Ankara’da doğup büyümüşsünüz. Nasıl geçti çocukluğunuz bu şehirde…Kulübe ilk kaç yaşında ayak basmıştınız?

Ankara’da doğdum. Kulübün minik takımına 8 yaşındayken girdim, bir daha da ayrılmadım. Ailemdeki herkes Ankaragücü taraftarıydı. Ben de doğal olarak o takımın taraftarıydım. Ankaragücü’nde bütün altyapı kategorilerinde kaptanlık yaparak A takıma kadar yükseldim. Yanlış hatırlamıyorsam 17 yaşında A takımda oynamaya başladım. Fatih Terim’in teknik direktörlüğümüzü yaptığı dönemde de ara ara A takıma çıkıyordum. Samet Aybaba’nın geldiği zaman takımda sürekli oynamaya başladım. Sonra da hep devam ettim. 15 profesyonel olarak 27 yıl boyunca Ankaragücü’nün futbolcusu oldum. Bu sürenin çoğunda da kaptandım.

Fatih Terim de Samet Aybaba’da teknik direktörlük yapmaya Ankaragücü’nde başlamışlardı. Nasıllardı o dönem? Acemiliklerinden başınızın ağrıdığı oluyor muydu?

Samet Aybaba’nın ilk yılında A takıma çıkmıştım. Fatih Hoca’nın 2. Yılıydı. İkisinin de çok ciddi futbolculuk birikimleri olduğu için sorun yaşamadık. Bize acemilik hissettirmediler. Zaten ben de onların acemiliklerini hissedecek yaşta değildim. Ankaragücü’nde ikisi de çok başarılı oldu.Ankaragücü her sezon en az 2 hocayla çalıştığı için Türkiye’de çalışmadığım teknik direktör kalmadı diyebilirim. Her hocanın benim teknik direktörlüğüme katkıları olmuştu. Onlar sayesinde güzel deneyimlerim oldu.

Takım kaptanlığı yaptığınız dönemde Ersun Yanal Teknik direktörünüzdü. O zaman mesleğin başındaydı ve futbolun içinden de gelmiyordu. Bunun zorlukları oldu mu? İyi teknik direktör olmak için iyi bir futbolculuk dönemi geçirmiş olmak şart mı?

Teknik direktörlükte başarılı olmak için futboldan gelmiş olmanın önemi çok büyük. Futbol oynamadan Mourinho gibi teknik direktörlerin çıkması çok görülen şeyler değil. UEFA’nın da ilk kıstası futbolculuk yapmış olmak. Ersun Hoca da futbolculuktan gelmiyordu ama bunu başka şekillerde kapattı. Çok çalışkan bir insan. Etrafındaki insanlardan faydalanmayı da iyi biliyor. Futbolla ilgili bilimsel çalışmaları takip ederek futboldan gelen insanların desteğini alarak başarılı oldu. Şu an zaten en az futbolun içinden gelen hocalar kadar bu işi biliyor ama onun gibiler de az çıkıyor.

Başka bir takıma transfer olma gibi bir düşünceniz hiç olmadı mı?

Ben bu yolu seçtim.Çok fazla kulüpten teklif aldım ama hiçbirini değerlendirmedim. Çünkü ben ligin en istikrarlı oyuncularından biriydim. Kariyerimi Ankaragücü’nde bitirmek istedim ve yaptım.Mutlu da oldum. İstikrarıseviyorum.

Oyunculuk kariyerinizi bir takımda bitirmiş olmanız kariyeriniz açısından olumlu mu oldu?

Bu çok güzel bir duygu. Ben bu camiaya aidim. Bunun zorlukları ve kolaylıkları var. Zor tarafı taraftarın sürekli aynı yüzü görmekten sıkılması. Zaman zaman onlar da yeni yüzler istediler ama ben görevimi yapmaya devam ettim.

Ankaragücü’nün sizin futbolculuk zamanlarınızda da maddi olarak zor durumda olduğu dönemler olmuş muydu?

Elbette olmuştu ama bu kadar fazla değil. Yine paramızı uzun süre alamadığımız olmuştu. O zamanlar bir şekilde atlatıyorduk çünkü hem ortamda bu kadar büyük bir sorun yoktu hem de kimse kulüpten ayrılmadığı için dayanışma içinde sorunları atlatabiliyorduk. Hiç Süper Lig’den düşmemiştik.

Ankaragücü için efsane futbolcu olduğunuzu nezaman hissettiniz? Size ‘Ulubatlı Hakan’ denmeye ne zaman başladılar?

Ben A takımın sembol ismiydim. Bu takımda aralıksız ismiydim. Bir takımda aralıksız 27 yıl oynamak kolay bir şey değil. ‘Ulubatlı Hakan’ yazan bir pankart açmışlardı. Gördüğümde çok duygulandım. Bir Gençlerbirliği maçında sahaya Ankaragücübayrağı dikmiştim. Ondan sonra bana ‘Ulubatlı Hakan’ demeye başladılar.

Graem Souness’ın Kadıköy’e bayrak dikmesinden önce miydi sizinki?

Sonraydı. Sanırım Souness 1996’da yapmıştı. Ben bayrağı yanlış hatırlamıyorsam 2002’de diktim. Ama aklıma o olay gelmemişti. Maçı 1-0 kazanmıştık. Aynı stadı kullanıyorduk ama o maçta ev sahibi takım Gençlerbirliği görünüyordu. Tamamen kendiliğinden gelişen bir durumdu. Saygısızlık da yapmadım. Bugüne kadar Ankara takımı profesyonel liglerde karşılaştı ama Ankaralılar için asıl maç Gençlerbirliği ile Ankaragücü arasında oynanan maçlardır.

Sizin için en önemli Ankara derbisi o muydu? Neler olmuştu o maçta?

Gençlerbirliği bizim en önemli rakibimiz hem en önemli dostumuzdur. Geçen sezon yaşadığımız kötü günlerde en büyük desteği Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav’dan gördük. Faturalarımızı ödeyemediğimiz için kulübün elektrikleri kesilirken borçlarımızı o ödedi.

Ankaragücü sizin futbolcu olduğunuz dönemde hiç küme düşmedi ama küme düşme tehlikesi atlattığınız sezonlar oldu mu?

Öyle sezonlarımız oldu ama Ankaragücü’nün farklı bir ruhu vardı. O ruh orada her zaman yaşadı. Sıkıntılı zamanlarımızda düzlüğe çıkmamızı da o ruh sağladı. Ta ki son dönemde yaşadığımız olaylara kadar. Zaten küme düşmemizde performansımızla alakalı değil. Mali açıdan yaşadıklarımız bizi bitirdi. Sporcuların ve teknik direktörlerin bunda bir kabahati yoktu. Futbolcularının neredeyse tamamını kaybeden bir takım ligde ne yapabilirse onu yaptık.

Ankaragücü’nün en başarılı olduğu dönemlerden birinde de takımın başında siz vardınız, yıllar sonra küme düştüğünüzde de. 27 yıl formasını giydiğiniz kulübün küme düştüğünü görmek sizi nasıl etkiledi?

Ankaragücü Ersun Yanal döneminde sezonu dördüncü ve altıncı bitirmişti. Beni teknik direktörlüğümde sezonu sekizinci bitirdik. Ankaragücü bunun haricinde hep küme düşme hattının biraz üstünde duruyordu. Küme düştüğümüz sezon sezon kimse teknik direktörlük görevini üstlenmiyordu. Yardımcılarımın da bazıları dahil etrafımdaki herkes görevi üstlenmemem gerektiğini söylüyordu. Geleceğim açısından kötü bir karar olcağını düşünüyorlardı ama ben gönül verdiğim takımı yüz üstü bırakamazdım. Pişman da değilim. Çünkü bence başarılı olduk. Zaten ben görevi aldığımda takımın küme düşeceği belli idi. Biz o takımla hiçbir takımdan açık fark yemediğimiz gibi son dakikalarda kaybettiğimiz maçlar da oldu. En önemlisi de o yetenekli genç futbolcular yetişti. Çünkü A2 takımının oyuncularıyla oynamak yerine altyapıdaki gençleri oynattım.

Küme düşülen sezondaki futbolcuların neredeyse hepsi şimdi farklı takımlarda oynuyor ama hiçbiri Ankaragücü taraftarlarının yaptıklarını unutmamış. Yemeklerinizi bile getirdikleri doğru mu?

Ankara’da hiçbir işadamının sahiplenmediği kadar taraftarlar takıma sahip çıktı. Yemeklerimizi onlar getiriyordu. Sularımızı bile onlar taşıyordu. Haldeki taraftarlar sebzemizi, meyvemizi getiriyordu. Türk futbolunun geleceği açısından Ankaragücü’nün hali önemli bir örnektir. Herhangi bir yönetici gelip kulübü istediği kadar borçlandırıp, çekip gidebiliyor. Bence asıl konuşulması gereken kulübün bu hale nasıl geldiği…

Ankaragücü’nün ödenmeyecek borçların altında altında olduğunu mu düşünüyorsunuz yoksa her şeyin güzel olacağını mı?

Aslında ödenmeyecek bir borcu yok. Süper Lig kulüplerinin bazıları da yine bu kadar borcun altında ama Ankaragücü’nün o borçları öteleyecek gücü yoktu. Yüklü bir borç var ama ben umutsuz değilim.

“Teknik direktörlük kariyerimi bitirdikten sonra bir gün mutlaka Ankaragücü’ne başkan olarak döneceğim” demiştiniz. Paralı iş adamlarıdururken başkan olabilmeniz kolay mı sizce?

O anki hislerimle söylediğim bir şeydi. Teknik direktörlükteki hedeflerime ulaştıktan sonra yönümü başkanlığa çevirebilirim. Bunu yapmak istediğim kulüp de tabi ki Ankaragücü olur. Şartlar da uygun olursa neden olmasın? Ben açıklama yaptığımda Ankaragücü’nün bir sahibi yoktu.

Ankaragücü’ne kulüp başkanı olduğunuz gün hayaliniz neleri değiştirmek?

Zaman şartları çok hızlı değişiyor. Bilemiyorum. Şimdilik söylemek boş.

Ankaragücü’nün Süper Lig’e çıkması için Kenan Evren’in devreye girmiş olması kulübün tarihine baktığınızda sizi rahatsız ediyor mu?

Ankaragücü’nün o dönem bir başarısı olduğu için rahatsız olmuyorum. O sezon 2.Lig’de oynayıp Türkiye Kupası alma başarısını göstermişiz. Bunun yapan başka bir takım var mı bilemiyorum ama büyük bir başarı.. O dönem en yetkili karar verebilecek kişi Kenan Evren’di, o yaptı. Keşke şu anda da 1.Lig’deki takımlar Türkiye Kupası aldığında Süper Lig’e çıkarılsa. Bence bu önemli bir başarı ve takım Süper lig’de oynamayı hak eder.

O zaman daha yakın tarihe gelelim. Teknik direktörlükteki hedefleriniz neler?

Benim farklı hedeflerim var. Beni hayallerime götürebilecek bir takımda altyapıdan en az sekiz oyuncuyla devam edibileceğim uzun süreli çalışma istiyorum. İstikrarı seven bir insanım. Altyapıdan futbolcular kazanmak bana çok büyük bir haz veriyor. Türkiye’de uzun süreli takımda kalmak çok zor. Ben bunu altyapıdan kazanacağım futbolcularla yapmak istiyorum.

Bu aralar ne yapıyorsunuz?

Yurt dışına gidip Avrupa’daki başarılı kulüplerin antrenmanlarını inceliyorum. Ben bunun takım çalıştırdığım zamanlarda da yapıyordum. Dünya’nın her yerinde genç oyuncuları izlemekten zevk alıyorum. UEFA’nın açtığı kurslara katılıyorum. Dil öğrenmek için uğraşıyorum. İngilizce ve İspanyolca’ya odaklanmış durumdayım şu an.

Ankaragücü’nü sizden başka çalıştıracak teknik direktör bulunması çok zordu. Siz geldiniz ve takım tahmin edildiği gibi küme düştü. Bu da sizin kariyerinize yazıldı. Denizlispor, Manisaspor ve Ankaragücü… Bundan sonraki hedefleriniz için bu kulüplerdeki durumunuzun önünüze engel olarak çıkacağını düşünüyor musunuz?

Ankaragücü’nde göreve başladığımda başarılı bir dönem geçirdik. Daha sonra Denizlispor’a gittim. Orada takımın 10. Haftada sadece bir galibiyeti vardı. Yani ben takımı teslim aldığımda durum bu kadar kötüydü. Mali açıdan da çok kötü durumdaydık. Sekiz ay boyunca 1 lira para almadan çalıştım orada. Futbolcular da para almıyordu, haklı olarak bunu sahaya yansıttıkları oluyordu. İkinci yarıda sadece Youla’yı transfer edebilmiştik. Ben gittiğimde herkes küme düşmeyi kabullenmişti ama ligin ikinci yarısında çok iyi bir çıkış yaptık. Zaten orada yaptığım çıkış sayesinde Manisaspor’dan teklif aldım. Manisaspor’da 4 maçta puan alamayınca ben ayrılmak istedim.


  • FourFourTwo 

Durali Akpınar'ın acı günü
Faruk Koca: Yeni stada yakışır bir takım yaratacağız.
Balıkesir engeli de aşıldı, Süper Lig'e 1 puan kaldı!
7
Ankaragücü'nden beklenmedik yenilgi!
1
Ankaragücü Şampi...!
4
İyi, kötü, çirkin!
Facebook Yorumları
Facebook üzerinden yorum var.
Site Yorumları
YORUM YAZ
Adınız:
Yorum:
Okuyucularımızın görüşleri bizim için çok önemlidir.
İçinde küfür, hakaret, tehdit, aşağılama bulunmayan; aynı bilgisayardan farklı isimler ile yazılmayan tüm yorumlar yöneticilerimizin onayından geçtikten sonra en kısa sürede yayınlanacaktır.
2
büyük kaptan
6 Aralık 201212:54
sen başkasın kaptan
1
daha kesinlikle
5 Aralık 201222:36
hakan daha bu külüpden içeriye bile giremez hatta maça bile gelemez. biz iyi tanıdık seni hakannn. GECEKONDU.